29 Mart 2024
Özel Mekanlar

NECİP PAŞA KÜTÜPHANESİ – TİRE / İZMİR

Kütüphane, 1827 yılında II. Mahmut dönemi devlet adamlarından Gürcü Mehmet Necip Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yörenin en önemli kültür miraslarındandır.
Tireyle doğrudan bir ilişkisi tespit edilemeyen Mehmet Necip Paşanın böyle önemli bir eseri neden bu kentte yaptırdığı tam olarak bilinememektedir. 
XIII yy sonlarında başlayan Beylikler Dönemi Anadolu’da yeni bir oluşumu başlatmış, yeni merkezler oluşmuştur. Türk şehir zevkinin etkilediği bu merkezler arasında Osmanoğulları’nın merkezi Bursa, Saruhanoğullarının merkezi Manisa ve Aydınoğullarının merkezlerinden birisi olan Tire, önemli örneklerdir. Bu şehirlerin benzer yönleri sadece coğrafi konumları ve tarihi özellikleri değildir. Her üç kentte bulunan kültürel varlıkların en az kayıpla günümüze kadar gelebilmesi, onların bir başka ortak yönlerini ortaya koymaktadır.
Muhtemeldir ki; aynı zamanda pek çok devlet ve bilim adamı yetiştiren bu tarihi kentin eğitim hizmetlerine bir katkı sağlamak amacıyla Necip Paşa Kütüphanesini burada kurmuştur.
Rivayet odur ki, 1826 yılında Tireye sürgün edilen ünlü tıp bilgini, tabip Şanizade Atâullah Efendinin Tireye gelişini nezaret eden Paşa, Tirede uzun yıllar eğitim ve öğretim faaliyetiyle ülkeye hizmet eden tarihi İbni Melek Medresesi öğrencilerinin orada burada, ağaç gölgelerinde ders çalıştığını görür ve onların buna layık olmadıklarını düşünür. Cömert kişiliği, ve ilim severliği gereği bir kütüphane yaptırmaya karar verir. Hemen adamlarına gerekli talimatları verir; çok kısa bir zamanda kütüphaneyi yaptırarak hizmete açar. 
Vakfiyede yer alan (Hâlâ Baruthaneler Nâzırı atûfetlü, refetlü Mehmed Necib Efendi İbn AbdülMûcib hazretleri..) ifadelerinden, kütüphanenin kurulduğu yıllarda baninin (Baruthane Nazırı ) olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Sarayda bulunmanın avantajıyla pek çok değerli kitap elde etmiş ve bunları kütüphaneye bağışlamıştır. Gerek kitapların temininde, gerek kütüphanenin yapılışında hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştır. Ayrıca bu eserinin sonsuza dek yaşaması için geniş akarlar (gelir getirici mülkler) vakfederek bunların nasıl yönetileceğini açıklayan bir vakfiye düzenlemiştir. Burada kütüphaneye konan kitapların özelliklerinden, görevlilerin niteliklerine, sayım ve denetim yapacak heyetin seçimine, binanın bakım ve onarımı için yapılacak giderlere kadar her ayrıntı açık açık sıralanmıştır.
Necippaşa Vakfına ait toplam 671 cilt kitap mevcuttur. Bunların tamamı onarım ve bakımı yapıldıktan sonra kırmızı deri mahfazalar içine alınarak vakfedilmiştir. Bu mahfazalar cilt sanatının eşsiz örneklerindendir. Üzerlerine kaplanan çeşitli ebru örnekleriyle cilt sanatıyla ilgilenenlerin hayranlığını çekmektedir. 
Bunların dışında, kütüphaneye sonradan kazandırılan ve (Diğer Vakıf )adıyla tasnif edilen bir kısım eserlerle birlikte yazma ve matbu eserlerin cilt sayısı 3 bine yaklaşmaktadır. Bu ciltlerin içinde bazen birden fazla risale ve kitapçığın yer aldığı da dikkate alınırsa bu sayının daha da yüksek olduğu görülür. 
Türkçe harflerle basılı kitap ve dokümanların sayısı ise 9 bin civarındadır. Bunların da büyük bir kısmı Cumhuriyetin ilk yıllarında basılmış bazı kitap ve ansiklopedilerle batı klasiklerinin tercümelerinden oluşmaktadır. 
Kütüphanedeki önemli eserlerden bazıları, 1948 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Genel Müdürlük Kütüphanesine alınmıştır. Bunlar birisi, 99/717 yılında Hasan el Basrînin yazdığı Kur’ân-Kerim den Mehmet bin İdris tarafından istinsah edilen Kurân-ı Kerimdir. 210×145 mm. Ebadında ve kûfî hatla yazılmıştır. 
Halen Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesinde teşhir edilmektedir. Diğerleri, ilk üç sayfasında fevkalade değerli katı` süsleme örnekleri bulunan 230×130 mm. ebadındaki Mehmed Selim Tahranî Dîvânı, Fahreddin Râzî’nin Mefâtîhu’l-Gayb adlı Tefsîr-i Kebîr’i, Tefsîr-i İsfehâni, Mecmua-i Zâifî, Bidâyetü’l-Mübtedî gibi kayda değer eserlerdir. 
Kaynak: A. İhsan Yıldırım