TARİHİ ÇULLU CAMİSİ – KARABURUN / İZMİR
İzmir ilinin Karaburun ilçesinde ilçe merkezine yaklaşık 2 km, Hıdırellez şenliklerinin, bahar şenliklerinin yapıldığı Çullu Mesire alana 150 m. mesafedeki, daha önceleri kaderine ve definecilerin yok edici ellerine terk edilmiş bir tarihi eser şimdi restore edildi. Karaburun’un en eski camilerinden biri olan ÇULLU CAMİ yıkılmaktan son anda kurtarıldı.
Çullu köyündeki cami (env. No: K16.C5.1) yerleşmenin kuzey ucunda, kısmen düz (eştirilmiş hâkim bir noktada konumlanır. Yapının giriş kapısı üzerinde 163.5 x 35.5 K 7 cm boyutlarında üç satırlık bir inşa kitabesi yar almaktadır. Kitabe için uzun kenarlarından birinde girift örgüyle bezeli bir kenar silmesi bulunan devşirme bir mermer levha parçası kullanılmıştır. Kitabenin transkripsiyonu ve çevirisi şöyledir:
Binonaltı târihinde bir eser kıldı bınâ.
Hakk-teâlâ rahmet etsün sahibine dâima
Bir ferah-câh olmuş kim teki yokdur,
Her gören etdi taaccüb dedi hayye-ale-l-felâh
Târih fi şehr-i safer-ûl- muzaffer-min-şuhür sene 1016
(Bin onaltı yılında bir eser binâ kıldı bir yapı yaptırarak ortaya bir eser koydu
Tanrı sahibini daima esirgesin. Burası [oy leşin el ferah bir yerdir ki benzeri yoktur. Her gören büyük şaşkınlık geçirip “kurtuluş Tanrıdadır” dedi. [Yapım) tarihi en üstünü olan Safer ayıdır, • 1016 (Mayıs Haziran 1607)
İnşa kitabesine gör e cami H 1016 (1607) yılında inşa edilmiştir, ancak kitabede yapının banisiyle ilgili bir açıklama yoktur. Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğün e bağlı Karaburun vakıfları fihristinde “Çullu karyesinde kâin el-Hac Hüseyin câmi-i şarifi”ne ait bir vakıf kaydı bulunmaktadır.
Cami 7.77 x 10.22 m boyutlarında enine bir harim ile 3.50 m derinliğinde dört açıklıklı bir giriş revakından oluşur. Yapını n ö n tarafında üç yandan alçak bir duvarla çevrili küçük bir hazire yer almaktadır. Hazirenin güneye dönen doğu duvarı, caminin doğu tarafındaki yatırın bulunduğu dar alan tanımlar ve mezarlıktan ayırır. Hazirenin batı duvarına bitişik olarak bir kaide üzerine inşa edilmiş, minare gövdesin i anımsatan silindirik bir yapı dikkat çekicidir Kuzeyde, hazîre duvarının altındaki patikadan hemen sonra arazi dik bir yamaç halinde aşağıya doğru devam eder. Camiye ulaşılan yoldan kenar taşlarıyla kabaca biçimlendirilmiş basamaklarla kuzeybatıdaki çeşmeye inilir.
Yapının düz toprak dam biçimindeki örtüsü giriş ekseninde uzanan ve duvarlarla birlikte ortada üç ahşap direğe oturan iri kesitli üç ağaç kiriş (yerel deyişle düver) tarafından taşınır. Bu düverler üzerinde sırasıyla sık bir ağaç kirişleme, ahşap rabıta döşeme ve yalıtım için kullanılan deniz yosunu (yerel deyişle kara saman ya da deniz samanı) yer alır, en üste köylünün geren toprak adını verdiği toprak serilmiştir. Geren toprak dam, konutlar için de geleneksel örtü biçimidir,
Çoğunlukla küçük boy kaba yonu taşlarla inşa edilen duvarlarda bağlayıcı olarak kireç harcı kullanıldığı görülüyor. Yapı köşeleri ile açıklık hafifletme kemerleri ise kesme taştandır. Giriş kapısının her iki yanında birer pencere açıklığı, mihrabiye ve küçük nişin yer aldığı cami giriş cephesi oldukça özenli ve gösterişlidir. Doğu duvarında bulunan iki pencere açıklığından revak tarafındaki, dışarıda duvara bitişik yatır nedeniyle döşemesi yükseltilerek adeta bir hacet penceresine dönüştürülmüştür. Batı duvarında doğudakilerle eşdeğer bir altlık penceresi, mihrap duvarında ise yalnızca iki üstlük pencere bulunmaktadır. Dikdörtgen bir çerçeve içinde yer alan mihrap yalın bir niş biçimindedir. Özgün harim döşemesi, kireç harcıyla bağlanmış küçük boyutlu yassı taşlardan bir taban üstüne oturtulan ahşap kirişleme ve rabıta kaplamadan oluşmaktadır.
Duvarlarda, dip kısımları harim tarafına gelecek ve duvarla hemyüz olacak biçimde çok sayıda testi kullanıldığı görülmektedir. Revak yan duvarlarındaki nişlerden batıdakinin döşemesi altına ağız çapı 22, gövde çapı İse yaklaşık 50 cm olan bir çömlek yerleştirilmiştir.
Caminin muhtemelen 19. yüzyıl başlarında kapsamlı bir onarım ve ihya gördüğü anlaşılıyor. Bu onarımda revak yan duvarları arasına cephe boyunca kesme taş ayaklarla taşınan (ın sitü düverin revak tarafına devam edişine bakılırsa özgün revak taşıyıcıları yarımadadaki camilerin hemen tümünde gördüğümüz gibi ahşap direkler olmalıydı) yeni bir revak duvarı,
hazîre duvarıyla bütünleşen basamaklı bir avlu girişi, batıdaki revak yan sekisiyle hemzemin bir giriş sahanlığı ve harimde cami giriş duvarına bitişik fevkâni bir ahşap mahfil inşa edilmiş, revak yan sekileri arasında kalan cami giriş sahanlığı da yenilenen taşıyıcı düzenine göre yeniden biçimlendirilmiştir. 2003 yılı çalışmalarında revak orta ayağında saptadığımız bir tarih kaydı bu onarım ve İhya etkinliğini belgeler niceliktedir. Ayak taşlarından birine özenle kazınmış olan H 1226 {1811) tarihi herhalde yeni revakı inşa eden yapı ustasının yadigârıdır. Bu oldukça geniş kapsamlı onarımdan sonra (etkilendiği bir deprem dışında) yapı. Köyün boşaltılmasına yol açan 1943 depremine kadar önemli bir değişiklik geçirmeden günümüze ulaşmış görünüyor.
Bu caminin dibindeki haziresinde Yağmadoğu Abdullah Ağa’nın mezarı var, Börklüce Mustafa’nın da mezarının burada olduğu söyleniyor.
Kaynak: Karaburun Yarımadası İzmir Kırsal Mimarlık Envanteri
Fotoğraflar: Mustafa Gürelli
RESTORASYON SONRASI