24 Nisan 2024
Şehirler ve İlçeleri

BİLECİK ADI NEREDEN GELİYOR

   Tarih ve medeniyet yönünden büyük bir zenginliğe sahip olduğunu her fırsatta dile getirdiğimiz, Bilecik, bu zenginlikten dolayıdır ki mekan olduğu tüm medeniyetlerde ayrı ayrı isimler almıştır.

    Bir yerde ikamet eden kimseler olarak, o yerin ve şehrin isminin nereden geldiğinin bilinmesi belki de o kimseler için en önemli bir konudur. Bununla birlikte o yerin tarihi,  kültürel yaşantısı ve miras kalan eserleri hakkında bilgi sahibi olması gerekir.

Bilecik, tarihte birçok kavmin, uygarlık ve  egemenliğine sahne olmuş bir coğrafyadır. Bilecik’te ilk yerleşim yeri tarihi, M.Ö.  3000’lere dayanır.  Tarih kaynaklarında ise Bilecik,  Bithynia  (Bitinya)  bölgesi genel tarihi içinde gösterilir. İstanbul’un Anadolu yakası, Kocaeli, Adapazarı, Bolu, Bursa ve Bilecik illerinin kuzey kesimlerini içine alan ve “Bithynia” olarak adlandırılan bölge, ismini bir Thrak boyu olan Thynler’den almıştır. Şehrin bilinen eski isimleri arasında Agrillion ve Belekoma’yı görmekteyiz. Agrillion  ‘Dorukların Boğaz Yeri’ anlamına gelir. Bilecik kentinin atası olan yerleşimin son Bizans çağındaki adı ise Bele Koma’dır. Bele Koma ‘Şirin Köy’ anlamı taşır. Bele Rumca da şirin yer, Koma ise köy anlamı taşır. Bele Koma adı Rumca da  Vilo Komi olarak ta  okunur.

    Bilecik adının nereden geldiğiyle ilgili halk arasında da söylene gelen farklı hikâyelerde  vardır. Şöyle ki; Anadolu’ya doğudan gelen bir topluluk Bilecik yöresinde kendilerine bir yerleşim yeri arar. Kentin kurulacağı yeri belirleyip temellerini kazarken ilginç bir olayla karşılaşırlar. Kullandıkları araçların bıraktıkları yerden başka bir yere taşınmış olduğunu görürler. Aynı olay birkaç kez tekrarlanınca topluluğun yaşlı üyelerinden biri araçların bulunduğu yeri göstererek, “Bileydik” kentin temellerini buraya atardık” der. Söylentiye göre bu ‘Bileydik’ sözcüğü zamanla değişerek, Bilecik olmuştur. Yöredeki yaşlıların anlattığı ikinci bir söylentiye göre de;  Osman Bey, çevredeki kasabaların fethine çıkmadan önce yiğitlerine ‘Kılıçlarını iyi bileylemelerini’ söylermiş. Böylece Osman Gazi’nin ‘Bileyleme’ sözü zamanla değişmiş ve Bilecik olmuştur. Bunlar tabi ki günümüze kadar gerçekliği kanıtlanmamış halk arasında geçen rivayetlerdir.

    Bölge daha sonra Mısır, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Makedonya, Bitinya Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu Emeviler, Abbasiler ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimine geçmiştir. Bilecik bölgesinin bilinen tarihi M.Ö. 1950’lerde burada yaşayan Trakya kavimlerinden Thynler’le başlar.  Bilecik bölgesi, Mısır firavunlarından II. Amozis döneminde bir süre Mısır’ın egemenliğinde kaldı. Hititlerin ihtişamlı dönemlerinde ise Bilecik, Hitit hâkimiyetine girdi. M.Ö. 1190 yıllarında Hititlerin tarih sahnesinden çekilmesi ile Trakya ve Balkanlardan göç eden Frigler ön Asya’ya gelerek Bilecik bölgesine hâkim oldular.

Friglerin toplu olarak oturdukları yerler Bilecik-Belekoma, İzmit, Bolu civarlarıdır. M.Ö. 676’da Kimmerler, Frig egemenliğine son vererek Anadolu’nun birçok şehirleri ile birlikte Bilecik şehrini de yağmaladılar. M.Ö. 553 yılında Bilecik, Lidyalıların egemenliğine geçti. M.Ö. 546 yılında ise bu kez Persler bölgeye hâkim oldular. Persler Anadolu’da Yuana, Çaparda, Helespont ve Kilikya adlarıyla dört büyük satraplık (yönetim bölgesi) kurmuşlardı. Helespont, Bithynia, Paflagonya, Frigya gibi bölgeleri ihtiva ediyordu. Bilecik, Bithynia ve Frigya’nın komşu kesimleri içinde yer alıyordu.

M.Ö. 344’te şehir Makedon kralı İskender’in  bir parçası hâline geldi. İskender’in ölümü ile birlikte komutanlarından Antigone’nin eline geçti. Sonrasında İskender’in komutanlarından Lizimahos ve Nikomed 32 yıl boyunca Bithynia hükümdarlığı yaptılar. Bilecik M.Ö. 74 yılında Romalıların hâkimiyetine girdi. Uzun yıllar Romalılar tarafından yönetilen bu topraklar M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Bizans yönetimine girdi.

Bilecik, Müslümanların Anadolu’ya gelmelerine kadar Bizans hâkimiyetinde kaldı. Muaviye döneminde (673-678) Müslümanlar başta Bilecik olmak üzere Söğüt ve Bozüyük, Müslümanların İstanbul önlerinde Bizanslılara yenilmelerine kadar Emevilerin elinde kaldı. Halife Harun Reşit döneminde Bilecik de Abbasi yönetimine geçti. Bizans yönetimi ile Harun Reşit’in anlaşması ile Bilecik bir kez daha Bizans himayesine verildi. Bilecik’in Romalılar ve Bizanslılar zamanında küçük bir yer olduğu düşünülmektedir. Fakat İstanbul şosesi olarak anılan İstanbul-Bağdat kervan yolu üzerinde bulunması adının çok eskiden beri bilinmesini sağlamıştır. Son olarak Müslüman Türk Devleti olan Osmanlı hâkimiyetine giren Bilecik, Kayı Boyu’nun Orta Asya’dan 400 çadırla gelip Söğüt’te, Osmanlı Devletinin kuruluş merkezliğini yaptığı yerdir. Osmanlının kurulduğu yer olması ayrıcalığı yanında, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği çetin mücadeleler ve kazanılan zaferlerle Cumhuriyetin kuruluşunda da önemli bir role sahip olmuştur. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşuna ev sahipliği yaptığını, gururla anlattığımız Bilecik, aynı zamanda Kuruluş’un da şehridir. Cumhuriyet döneminde coğrafik ve stratetijik önemine binaen birçok devletin göz koyduğu Bilecik, maalesef işgal edilen şehirler arasında yer almıştır. 3 kez düşman işgali sonucu yakılıp, yıkılan şehirde, Osmanlı’ya ait birkaç eser günümüze kadar ulaşabilmiştir.