3 Ekim 2024
Şehirler ve İlçeleri

AFYONKARAHİSAR İSMİ NEREDEN GELİYOR?

AFYONKARAHİSAR: Afyon türkülerinde sık sık “Hisar” sözcüğü geçer. “Hisarın bedenleri çevirin gidenleri” Bu hisar sözcüğünün Afyon türkülerinde sık sık yinelenmesi nedensiz değildir. Eski adı Akroenos olan şehri Selçuklular uzun süren bir kuşatmadan sonra ele geçirdiler. “Hisar” kuşatma anlamına gelir. Acılarla elde edilen yere “Karahisar” dediler ve orada, kara taşlardan bir kale kurdular. On altıncı yüzyılda bölgede afyon yetiştirilmeye başlayınca, Karahisar’ın başına bir de Afyon eklendi ve şehir “Afyonkarahisar” adını aldı.

Afyonkarahisar, eski ve halk arasındaki ismiyle Afyon, aynı isimli ilin merkezidir. Mermercilik ve gıda sektöründe Türkiye içinde ve dışında isim yapmıştır. Şehrin Afyon olan ismi, 2005 yılında Afyonkarahisar olarak değiştirilmiştir.

ETİMOLOJİ

Yerleşimin eski adı Karahisâr-ı Sâhib’dir. Karahisar ismi, şehrin ortasında yükselen koyu renkli volkanik kayaların renginden ve üstünde bulunan hisardan gelir. Sâhib adı ise, Anadolu Selçukluları’nın son devirlerinde yaşayan ve Moğol istilası sırasında buraya gelen Sâhib Ata Fahreddin Ali’nin unvanından gelmektedir. Günümüzde kullanılan Afyon adı da bölgede eskiden beri büyük alanda yapılan haşhaş ekimine dayanmaktadır.

TARİHÇE

Kentin tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar uzanmaktadır. M.Ö. 2000 ilk dönemlerinde Hattiler’in egemenliğinde bulunan yerleşim, M.Ö. 2. bin yılın ortalarında Hititler’in denetimine geçmiştir. Hitit devleti yıkılınca M.Ö. 1000 yılı dolaylarında yerleşim Frigler’in egemenliği altına girdi. Frigler döneminde kale içine “Akronium” ismi verilmiş daha sonra bu isim şehir içinde kullanılmaya başlanmıştır. M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına doğru Frigler’in egemenliği bitmiş ve yerleşim Pers hakimiyetine geçmiştir. Pers egemenliği, M.Ö. 333 yılında Makedon Kralı III. Aleksandros’la yapılan İssos Savaşı’nda alınan yenilgiyle son bulmuştur. M.Ö. 30 yıllarından itibaren yerleşiminde içinde olduğu bölge Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiştir. Romalılar döneminde yerleşim “Akroenos” adını almıştır. Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395 yılında bölünmesiyle yerleşim Bizans İmparatorluğu topraklarında kalmış ve yerleşime “Akronion” ismi verilmiştir.

12. yüzyıl sonlarına doğru yerleşim Türk egemenliğine geçmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kösedağ Muharebesi’nde aldığı yenilgi sonucunda Afyon’un da içerisinde olduğu bölge vezir Sâhib Ata Fahreddin Ali denetimine verilmiş ve 1275 yılında Afyonkarahisar’ın başşehri olduğu Sâhib Ataoğulları Beyliği kurulmuştur. 1341 yılında Germiyanoğulları Beyliği topraklarına katılan yerleşim 1390 yılında Osmanlı egemenliğine geçmiştir. 1402 Ankara Savaşı sonucunda Afyonkarahisar yeniden Germiyanoğulları’nın eline geçmiştir. II. Yakub Bey’in vasiyeti üzerine yerleşim 1429 yılında yeniden Osmanlı egemenliğine katılmıştır.

Osmanlı döneminde ilk önceleri “Karahisar-ı Devle”, “Karahisar” ve “Karahisar-ı Sahib” adıyla sancak merkezi olarak anılan yerleşim, 1684 yılındaki belgelerde ise “Afyonkarahisar” adıyla da anılmaya başlamıştır. “Yerleşim 1833 yılında Kavalalı İbrahim Paşa kuvvetlerince ele geçirilmiş, ancak aynı yıl içerisinde tekrar Osmanlı egemenliğine geçmiştir.

EKONOMİ

Afyonkarahisar mermer tesisleri ile, 2005 yılı itibarıyla büyüklü küçüklü 356 mermer işletmesinin faaliyet gösterdiği Afyonkarahisar’da, zengin ve kaliteli mermer yataklarının işletilmesi ve işlenmesi, sektörün hızla gelişmesini sağlamıştır. Gıda sektörü de gelişmiş durumdadır. Özellikle kaymaklı kadayıfı ve Afyon lokumu meşhurdur. Bunun yanında sucuk da diğer önemli gıda maddesidir. Ayrıca patates ve yumurta üretiminde de adını duyurmuştur. Afyonkarahisar konumuna ve nüfusuna oranla çevresindeki illere göre daha az sanayileşmiş durumdadır. Kalkınmada öncelikli yöre kapsamına girmesine rağmen ciddi bir yatırım almamıştır.

Ömer-Gecek, Hüdai, Heybeli ve Gazlıgöl termal alanları Kültür ve Turizm Bakanlığınca Termal Turizm Alanı olarak ilan edilmiştir. Bu kapsamda son yıllarda termal turizme yönelik olarak özel sektör tarafından birçok otel ve konaklama yerleri yapılarak hizmete girmiştir.

KAYNAK: TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ