12 Ekim 2024
Hanlar

CIRGALAN HANI – KOCASİNAN – KAYSERİ

Yeri: Kayseri-Sivas yoluna yakın Cırgalan mevkiinde yer almaktadır.

Bugünkü durumu: Günümüzde duvarlarının büyük bir kısmı yıkık olan hanın, dış ölçüleri, temel izlerinden hareketle 20×30 m. Olduğu anlaşılmaktadır. Duvar kalınlığı ise 0.90 m. dir.

Tarihi: 13. yüzyıl

Plan ve mimari özellikleri: Mevcut kalıntılarına bakıldığında avlusuz bir han olduğu anlaşılmaktadır.

Yapının kuzey cephesinde açılan giriş kapısının dışında duvar izlerinin bulunmaması avlusuz olduğu kanaatini güçlendirmektedir. Mevcut kalıntılardan; giriş kısmı belli olan hanın, girişinin kuzey-batı köşesinde bir mekân bulunmaktadır. Bu mekân yaklaşık 6.50×6.50 m. ebatlarındadır ve güney köşesinde kemerlerle beden duvarlarına bağlanan kare formlu paye bulunmaktadır. Kare mekânın üst örtüsü sivri tonozludur. Bu mekânın simetriğindeki mekânın beden duvarları kısmen günümüze ulaşabilmiştir.

  Toplam 10 bölümden oluşan kapalı mekânların 7 m. genişliğindeki holün iki yanına dizilmesi dikkate alındığında, mevcut kalıntılarla düşünülen yeniden tasarımlama planına göre “kapalı tip” han grubuna dâhil edilebilir. Tüm mekânların üst örtüsü sivri tonozdur. Örtüsü kuzey-güney doğrultusunda, kapalı mekânların doğrultusu ise doğu-batı yönündedir.

Süslemesi: Yapının günümüze ulaşan kalıntıları süslemesi hakkında fikir verecek nitelikte değildir.

Malzeme ve teknik: Eserde yapı malzemesi olarak düzgün kesme taş ve moloz taş kullanılmıştır. Moloz taş daha çok üst örtüde, tonozlarda kullanılmakla birlikte, kuzey-batıdaki duvar kalıntılarında blokaj malzemesi olarak uygulanmıştır.

Kitabesi: Yapının kitabesi bulunmamaktadır.

Tarihlendirme: Hanın tarihlendirilmesi için benzer han örnekleri ile karşılaştırma yapıldığında; 13. yüzyılın sonlarında yapıldığı bilinen Iğdır Hanı plan olarak benzemektedir. Bu benzerlikten dolayı yakın bir tarihte yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Diğer bir husus Cırgalan hanının duvarlarında bulunan taşçı işaretleridir. Kayseri yapılarında bulunan taşçı işaretlerinin 14. yüzyıldan itibaren görülmediği fikri ileri sürülmüştür. Buradan hareketle yapının 14. Yüzyıldan önce yapıldığı kabul edilebilir.

Kaynakça: Mehmet Çayırdağ “Kayseri’de Selçuklu ve Beylikler Devri Binalarında Bulunan Taşçı İşaretleri”, Türk Etnoğrafya Dergisi, S. XVII, Ankara, 1982.