28 Nisan 2024
Camiler

SOLAK AHMET AĞA (TEPE) CAMİ  – MUCUR / KIRŞEHİR

    Mucur’un Solaklı Mahallesindeki camilerden bir olan Tepe Camii ilçenin en eski camilerinden biridir.

    Anlatıldığına göre Tepe Camiinin şimdiki yerinin Kıble tarafı gece sabaha kadar pencerelerin hizasına kadar bilinmeyen kişilerce yapıldığı söyleniyor. Mahalleli sabah bakıyorlar ki; boydan boya kerpiçten bir duvar yapılmış. Mahalleli yapılan duvarı yıkıyor. Ertesi gece aynı duvar yine pencere seviyesine kadar kimliği bilinmeyenlerce yapılıyor. Mahalleli bir kez daha gündüz duvarı yıkıyor. Üçüncü gece duvarın aynı şekilde yapılması üzerine, “Bunda bir keramet var”, diyerek cami yapımına hep birlikte devam ediyorlar. Cami tamamlanıp ibadete açılıyor.

    Caminin avlusunun içerisinde iki mezar olduğu, ancak üzerlerinde ağaç dikili olduğu o mahalledeki vatandaşlarca dile getirilmektedir. Camiye önce Solak Ahmet Ağa ismi veriliyor. Sonradan Tepe Camii ismini alır.

    Tepe Camii’ ne 20 metre uzaklıkta Mucur Emniyet Müdürlüğü’nün yanında mezarı bulanan Ebceloğlu Hakkında geniş bir bilgi olmamasına rağmen 45 yıl önce ortaya çıkan bir mezarın Ebceloğlu’na ait olduğu öğrenilip, mezar demir kafes içine alınmıştır. Solaklı Mahallesi’nde ikamet eden Dokuzun Salih (Dokuzun Şali) adında birisi, sık sık mezarlığa gider dualar okuyup gelirmiş. Sorduklarında, “Oğul, burada mübarek bir zat yatıyor, onu ziyaret ediyorum. Ruhuna okuyorum.” dermiş. Mucur’un tanınmış simalarından Köse vaiz de sık sık Ebceloğlu’nun mezarını ziyaret edip dualar okuyanlardan birisiymiş.

    Mucur ün köklü ailelerinden merhum emekli müftü köse vaiz Hacı Ahmet Canatan Efendi 1886 doğumludur. 1958-64

     Menkıbeye göre, Ebceloğlu, camiye gelir, sessizce oturur, ibadetini yapar, gidermiş. Camii cemaatinin dikkatini çekmiş. Bir gün demişler ki, “Derviş, sen kimsin? Geliyorsun, namazını kılıp gidiyorsun.

    Yaktığımız ateşte ısınıyorsun. Senin odun, yakacak gibi şeyler getirme durumun yok mu?” Demeleri üzerine, o akşam namazdan önce iki kurdun üzerleri odun yüklü olarak geldiklerini, üzerlerindeki odunları caminin önüne bırakıp gittiklerini namaza gelenler görüyorlar. Herkes hayretler içerisinde kalıyor. Ebceloğlu’ nun nasıl bir insan olduğunu o zaman anlıyorlar.

Okul yapımı için mezarlıklar dozerlerle kazılırken kemiklere rastlandığı gibi, kanlı kefen parçalarının da görüldüğü ve Ebceloğlu’nun şimdiki mezarının bulunduğu yerde dozerin hareket edemediği, sık sık arızalandığı, defalarca denendiği halde dozerin iş yapamadığı anlatılır.

    Hem Tepe Camii, hem de Ebceloğlu’nun mezarının birbirlerine yakın olması, oranın çok geniş bir eski mezarlık alanı olduğunu göstermektedir.

Kaynak: Evliyalar Şehri Kırşehir