KURŞUNLU KÜLLİYESİ ve CAMİİ – ODUNPAZARI / ESKİŞEHİR
Odunpazarı Belediyesi sınırlarındadır. Kurşunlu Külliyesi’nde “Tabhane” olarak adlandırılan bölümde bulunuyor. Lületaşı Müzesi’nin yanı başındaki çarşıda lületaşı, ebru, tezhip, hat, gümüş işlemeciliği, kilim halı dokumacılığı gibi el sanatları yapılıyor ve satılıyor.
Eskişehir’in en turistik bölgesi olan Odunpazarı semtinde yer alan Kurşunlu Camii ve Kurşunlu Külliyesi, günümüze kadar iyi korunmuş olması sebebiyle sağlam bir şekilde ayaktadır. Tabi Odunpazarı bölgesindeki tarihi yapılara uygulanan restorasyon çalışmalarının da yapının sağlam kalmasında rolü büyüktür.
Çoban Mustafa Paşa tarafından Acem Ali’ye 1525 yılında yaptırılan külliye, birçok bölümden oluşmaktadır. Cami, zaviye, öğretim yeri, misafir odaları olarak kullanılan imaret, misafir yeri gibi yapılar bulunmaktadır. Külliyenin en dikkat çekici yanı sıra Kurşunlu Cami’dir. Bölgeye Kurşunlu Külliyesi denmesinin sebebi, caminin kubbesinin kurşunla kaplı olmasıdır.
ESKİŞEHİR KURŞUNLU KÜLLİYESİ TARİHİ / TARİHÇESİ
Eskişehir’de bulunan Kurşunlu Külliyesi, Çoban Mustafa Paşa’nın emri üzerine 16. yüzyılın ilk çeyreğinde inşa edilmiştir. Külliyedeki yapılardan biri olan Kurşunlu Cami’nin girişinde yer alan kitabede 1515 yılından bahsedilmektedir. Ayrıca kitabede Kanuni Sultan Süleyman’ın ve döneminde veziri Mustafa Paşa’nın isimleri geçmektedir. 1515 ve 1526 yılları arasında külliyenin inşası gerçekleşmiştir.
Mimar Sinan döneminden önceki dönemde baş mimar olan Acem Ali’nin külliyenin mimarı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Mimar Sinan’ın külliyenin içindeki Kervansaray adına tamir yaptığı düşünülmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1955 yılından itibaren külliyedeki onarım çalışmalarını gerçekleştirmiştir.
Eskişehir Kurşunlu Külliyesi; cami, zaviye, mektep, misafirhane, mutfak, odun deposu, fırın, yemekhane, düşkünler evi, çeşme ve ahır gibi bölümlerden oluşmaktadır. Günümüzde bu yapıların büyük bir kısmı halen ayaktadır. Caminin kuzey kısmında yer alan baklava başlıklı 8 mermer sütundan oluşan şadırvan, 1960’lı yıllarda yapılmıştır. Külliye içerisinde yapılar U şeklinde yapılmıştır. Bu sayede bir avlunun oluşmasını sağlamıştır.
KURŞUNLU CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Kurşunlu Cami ve Külliyesi Odunpazarı semtinde yer almaktadır. Tarihi Odunpazarı Evleri’nin yanında bulunan külliye ve tarihi evler adeta birbirini tamamlar ve sizi geçmişe götürecek bir yolculuğa çıkartır.
Kurşunlu Külliyesi, 16. yüzyıl Osmanlı dönemine ait bir eserdir. Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yapılmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunan vakıf kaydına göre, Büyük Kervansaray hariç, Külliye içinde bulunan binaların tamamı vezir Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517-1525 yılları arasında inşa ettirilmiş ve muhtemelen 1525 yılında tamamlanmıştır. Kurşunlu Külliyesi’nin mimarı muhtemelen, Mimar Sinan’dan önce mimarbaşı olan, Acem Ali’dir. Gerçek adı Alaeddin Ali Bey olan Acem Ali (Acem Alisi ya da Esir Ali diye de bilinir) klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk mimarbaşıdır (1519-1537).
Külliye; cami, şadırvan, zaviye (küçük tekke), talimhane, harem, imaret, Mevlevi şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır.
İMARET; Vakfiyede bildirilen ambar, yemek salonu ve mutfaktan dolayı bu birim karşısındaki kubbeli aşhane ile birlikte yemekhane yapısı olduğu belirtiliyor. Yapı, giriş bölümünden sonra enlemesine atılmış dört sivri kemerle desteklenen tonozla örtülüdür.
AŞEVİ; İmaretin mutfağı olabilecek batı girişinin kuzeyindedir. Batı duvarında, ocak nişinin bulunduğu noktada anıtsal tutulan bacasıyla ve halkın verdiği bilgiye göre 19. yüzyılın sonlarından itibaren saat kulesi olarak 1960’lara kadar kullanılmıştır.
KERVANSARAY; günümüzde nikâh salonu olarak kullanılıyor. Ayrıca; Sıcak Cam Üfleme Atölyesi ve Cam Sanatları Merkezi bulunmaktadır. Bu kısım Uluslararası Odunpazarı Cam Festivali ve birçok etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.
CAMİ; Cami’nin kubbesi kurşunla kaplı olduğundan Kurşunlu Camii adını almıştır. Kubbe içi kalem işleriyle süslüdür. Cami, kare planlı kubbeyle örtülü, beş bölümlü, son cemaat yeri bulunan ve Külliye’ de kitabeye sahip tek yapıdır. Kesme taş malzemeyle yapılmış caminin son cemaat yerinde bulunan sütunlar ve başlıklarında mermer kullanılmıştır. Klasik Dönem özelliği olan sivri kemer ve mukarnaslı sütun başlıkları da görülür.
Kitabesinde:
KÜMMİLET HAZİHİ’L-İMARETÜL-MÜBAREKETÜ Fİ DEVLETİ MELEKİL-ASRİ
VEL-ELVANİ SÜLEYMANİL-VAKTİ VEZ-ZAMAN DAME MÜLKEHÜ
MUHALLEDEN VE MÜCEDDEDEN SE’ADEHÜ Bİ TEVFİKILLAHİ Lİ- VEZİRİHİ
VE MÜDEBBİRLİ MÜLKİHİ NASİRUN VE ASAFUD-DEHRİ VE AZİMÜL-ASRİ
MEVLANA MUSTAFA PAŞA DAME SE’ADEHÜ HASRETEN LİLLAHİL HAMİD
VE CAE TARİHUN MİNNİ HAYRUN CEDİD…
KİTABENİN ANLAMI;
Bu mübarek yapı övülmeye layık olan Yüce Allah’ın rızası için, asrın ve devrin Meliki,
Vaktin ve zamanın Süleyman’ı (Allah onun devletini ebedi ve sürekli kılsın. Yardımlarıyla mutluluğunu arttırsın) ve onun veziri, mülkünün dirayetli yöneticisi, dönemin Asafı ve zamanın yüce Kişisi Mevlana Mustafa Paşa (Allah onun mutluluğunu daim etsin) zamanında tamamlandı ve tarih geldi: Benden yeni Hayır…
Kitabede üçüncü satırın sonundaki “Minni Hayrun Cedid” ibaresi ebced hesabına göre Hicri 931/M.1524 yılına işaret etmektedir.
SIBYAN MEKTEBİ; Revaklı ve tek mekânlıdır. Biri giriş kısmı, diğeri kapalı kısım olmak üzere kubbeyle örtülü iki mekân bulunmaktadır. Taş ve tuğlayla oluşturulan almaşık teknikte yapılmıştır. Bizans dönemine ait devşirme malzemeler de görülür. Günümüzde Nisan 2010 tarihinden itibaren kütüphane olarak kullanılıyor.
MEDRESE(HANİKÂH); Medrese, hanikâh ve Mevlevi Âsitanesi olarak da adlandırılır. L biçimindeki kubbeli mekâna ve hücrelere, kubbeli mekânın önünde bulunan merdivenlerden ulaşılır. Yenilemelerle, avluya bakan kuzey cephe boyunca revak, destek ve örtü elemanlarıyla yeniden inşa edilmiştir. Semahane olarak kullanılan bölümünde kuzey cephesi sivri kemeri bir eyvan niteliğine büründürülmüştür. Mekân, günümüzde dünyada açılan ilk Lületaşı Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Osmanlı döneminde eğitim görenlerin konaklama olarak kullandıkları odalar bugün atölyeye dönüştürülmüştür.
TABHANE; Hanikâh ile aynı düzlemde Cami’ye paralel olarak gelişen ve vakfiyede yer alan misafir odaları için en uygun yer olarak düşünülebilir. Bu mekânın Mevlevihane’nin harem kısmı olarak kullanıldığı da ileri sürülür. Birbirine eş büyüklükte dört kubbeli mekân ve önünde bulunan revakla, hanikâhla görsel bir bütünlük meydana getirir.
Kaynakça: – Eskişehir Valiliği.(2014). Eskişehir Rehberi(5.Baskı)