HIZIRBEY CAMİİ – EĞİRDİR / ISPARTA
Halk arasında Ulu Cami olarak da bilinen Hızır Bey Camisi’nin yapılış tarihi bilinmemektedir. Bununla birlikte Hızırbey (Ö. 1328) tarafından duvarlar kâgir ve üstü toprak damlı olarak yaptırıldığı düşünülmektedir. 3000 kişinin aynı anda ibadet yapabildiği caminin damında kışın biriken karları atmak için damın bir bölümü açık bırakılmış ve caminin içinde bir kar kuyusu yapılmıştır. Cami, 1814 Eğirdir de çıkan yangında yanmıştır. Eğirdir mütesellüm ve muhafızı Yılanlıoğlu Şen Ali Ağa tarafından halktan toplanan yardımlarla eski tarzına uygun bir şekilde yeniden inşa edilmiştir. 1883 yılında da Hacı Murat Ağa öncülüğünde çatısı kiremitle örtülmüştür. Caminin minaresi, Dündar Bey Medresesi ile Hızırbey Camii’nin ortak duvarını oluşturan kale surunun kapısı üzerinde inşa edilmiştir.
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan 800 yıllık Hızırbey Camisi, ahşap işçiliği ve sur üzerindeki minaresiyle tarihe meydan okuyor.
İlçe meydanında bulunan Dündarbey Medresesi’nin karşındaki Hızırbey Camisi’nin, Eğirdir’de hüküm süren Hamitoğulları Beyliği ya da Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyor. Caminin 1237 yılında inşa ettirildiği biliniyor.
Kündekâri sanatının en iyi örneklerini barındırıyor
Vakıflar Bölge Müdürlüğünün tespitlerine göre, Antalya, Burdur ve Isparta’nın yer aldığı Batı Akdeniz’in en eski camisi Hızırbey, kündekâri sanatının en iyi örneklerini barındırıyor.
Kubbesi olmayan, içeriden dışarıya doğru taşan dikdörtgen planlı Hızırbey, ahşap direkli ve tavanlı camiler grubunda bulunuyor.
Aynı anda 3 bin kişinin ibadet edebiliyor
Aynı anda 3 bin kişinin ibadet edebildiği cami, minaresiyle de farklı görünüyor. Minare, cami ve yanındaki medreseyi saran surların üzerinde yer alıyor. Minarenin altından yol geçmesi de görenlerin ilgisini çekiyor.
Eğirdir ilçesindeki Hızırbey Camisinin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber XI. yüzyılda Selçuklular tarafından depo olarak yaptırıldığı, Hamidoğulları döneminde, XIV. yüzyılda Hızır Bey’in camiye çevirdiği ileri sürülmüştür Cami 1814 yılında Eğirdir’de çıkan yangın sırasında yanmış, Eğirdir Mütesellimi ve Muhafızı Yılanlıoğlu Şen Ali Ağa tarafından halktan toplanan paralarla eski şekline uygun biçimde yeniden yapılmıştır Hacı Murat Ağa da 1883 yılında çatısını kiremit ile kaplatmıştır
Ulu Cami olarak da bilinen bu yapının duvarları kâgir, üstü de toprak dam ile örtülüdür Kış aylarında toprak dam üzerinde biriken karların dışarıya atılabilmesi için üst örtünün bir bölümü açık bırakılmıştır
Cami dikdörtgen planlıdır Doğu duvarı surlara bitişiktir Giriş kapısı Selçuklu geleneğini sürdüren Hamidoğulları mimarisinin tipik bir örneği olup taş içliğinin güzel örneklerinden birisini sergilemektedir Kapıyı çepeçevre kuşatan kabartma silmeler çeşitli taş bezemelerle süslenmiştir
Caminin tek şerefeli minaresi orijinal olup, Dündar Bey Medresesi ile Hızırbey Camisi’nin ortak duvarını oluşturan kale suru üzerinde yapılmıştır.
KAYNAK: Eğirdir Turizm Danışma Bürosu