16 Nisan 2024
Camiler

HIZIR BEY MESCİDİ – SİVRİHİSAR – ESKİŞEHİR

Eskişehir, Sivrihisar İlçesindedir.

Cami ölçüleri: 7.80 x 7.60 m.

Kubbe çapı: 6.5 metre

Kubbeli mahallesindeki Unkapanı’ndan yukarı çıkarken sağdaki ilk sokaktadır. Nasreddin Hocanın torunu ve fethi müteakip 30 Mayıs 1453‘de İstanbul kadısı ve İstanbul Efendisi olan Hızır Bey tarafından 1439’da yaptırılmıştır.

1960 yılına kadar Maliyenin eski evrak deposu olarak kullanılan harap vaziyette­ki mescid, Tarihi Eserleri Koruma Derneği tarafından tahliye ettirilmiş, 1963 yılında restorasyonu yapılmıştır. Bu cümleden olarak tüm etrafı temizlendikten sonra örülü pencereler açılmış, beden duvarları ve kubbesi, mescidin sol tarafındaki son cemaat yeri ve mihrabı tamir edilmiş ve sağ tarafındaki hazire duvarları ve son ce­maat yerinin ön duvarı yeniden yapılmıştır. Mescid giriş kapısının mermer üst sö­vesi, yan sövelere uygun olarak yaptırılmış, pencere ve ahşap kapı ve giriş kapısı yenilenmiş mescide rutubet veren doğu penceresi önündeki son cemaat yeri seviyesindeki dolgu boşaltılmış ve son ce­maat mihrabı seviyesine uygun istinat duvarı yapılmıştır. Mescidin, mihrap üzerinde ve batısında tepe penceresi, altta ise giriş kapısı yanında bir ve banda iki olmak üzere üç penceresi vardır.

Hazire’de yapılan temizlikte mezar taşları atanmışsa da güneydeki mezarın kitabesinin orta kısmının kırıldığı ve kaybolduğu görülmüştür. Eski kaynaklarda Fahrünnisa Hatun’un Sivrihisar’da yattığı ve mezarının bilinemediği yazılıdır.

İki mermer mezarın Hızır Bey’in kızı Fahrünnisa Hatuna ve hastasından kalan kavuktan hareketle; babası Kadı Celaleddin Emir Arife ait olduğu kuvvetle tahmin edilmektedir.

1962 yılında Özel İdare tarafından eski eserlere sarf edilmek üzere Tarihi Eserleri Koruma Derneği’ne 1000 TL. Yardım yapılmıştır. 1963 yılında restorasyon, hayır sahiplerinin katkıları ile gerçekleştirilmiş, Müftü Orhan Ersoy’un gayretleri olmuştur.

Kaynakça: – Eskişehir Valiliği.

HIZIR BEY

Eskişehir’e bağlı Sivrihisar kazasında doğdu. Doğum tarihi bazı kaynaklarda 810 (1407) olarak verilir. Babası Sivrihisar kadısı olan Celâleddin Efendi’dir. Annesinin Nasreddin Hoca’nın soyundan olduğuna dair bilgiler şüphelidir. İlköğrenimini babasından gördü; ardından Bursa’da Molla Yegân diye tanınan Mehmed b. Armağan’ın yanında tahsiline devam etti. Bu arada hocasının kızı ile evlendi. Öğrenim hayatını tamamladıktan sonra Sivrihisar’daki bir medresede müderris olarak göreve başladı. Taşköprizâde onun 837’de (1433) burada kadı olarak bulunduğunu belirtir.

   Hızır Bey asıl şöhretini II. Mehmed’le tanıştıktan sonra kazandı. eş-Şeḳāʾiḳu’n-nuʿmâniyye’de geçen ve diğer kaynaklarda da tekrarlanan rivayete göre Hızır Bey, Edirne’de II. Mehmed’in huzurunda yapılan ilmî toplantılardan birinde Mısır veya Suriye’den gelen bir Arap âlimiyle giriştiği tartışmada üstünlük sağlayınca padişahın dikkatini çekmiş, bir Osmanlı âliminin bu başarısı karşısında memnun olan padişah sırtından kürkünü çıkarıp kendisine giydirmiş ve onu Bursa’daki Çelebi Mehmed (Sultâniye) Medresesi’ne 50 akçe ile müderris tayin etmiştir,

    Daha sonra Edirne’deki Üç Şerefeli Cami Medresesi’nde ders veren Hızır Bey (855/1451) Yanbolu kadılığı da yaptı. Fâtih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden hemen sonra Hızır Bey’i yeni başşehre kadı olarak tayin etti. Böylece Hızır Bey şehrin çeşitli meseleleriyle ilgilenmeye başladı; adliye, belediye, emniyet ve imar hizmetlerinde önemli düzenlemelerde bulundu. Ancak bu görevde iken genç sayılabilecek bir yaşta vefat etti (Rebîülevvel 863/Ocak 1459).

Mezarının Zeyrek’te olduğu belirtilir. Mecdî, kabrinin Şeyh Vefâ yakınında divan şairi Necâtî Bey’in yattığı tekkenin hazîresinde bulunduğunu kaydeder.

   İstanbul’un Kadıköy ilçesine bu ad, buranın Fâtih Sultan Mehmed tarafından Hızır Bey’e arpalık olarak tahsis edilmesi dolayısıyla verilmiştir. İstanbul Unkapanı’nda onun adını taşıyan bir mahalle ve bir mescidinin olduğu bilinmektedir.

Kaynak: İslam Ansiklopedisi