19 Nisan 2024
Camiler

GEDİK AHMET PAŞA (İMARET) CAMİİ – AFYONKARAHİSAR

   Günümüzde mevcut olmayan, ancak ilk yapıldığında külliye içinde yer alan imaret nedeniyle, halk arasında daha çok “İmaret Camii” ismiyle bilinmektedir. Hamam, medrese ve camiden oluşan bir külliyenin parçası olan cami, Fatih Sultan Mehmed Han’ın sadrazamlarından, Gedik Ahmet Paşa tarafından, 878 – 879 yılları arasında yaptırılmıştır (Aygen, 1973: 28). Karaman seferi sırasında inşa edilmiş olan binanın mimarı Ayaz Ağa’dır

   İlk inşa edildiğinde şehir merkezine mesafeli olması nedeni ile eleştiri odağı olan yapı, günümüzde şehrin ortasında kalmıştır (Aygen, 1973: 30). Gerek ölçeği, gerek konumu ve gerekse tarihi değeri nedeniyle Afyonkarahisar İl Müftülüğü ve yerel yönetim tarafından “Merkez Camii” olarak nitelendirilmektedir.

  Caminin yapı özellikleri dikkate alındığında, orta kısmından büyük bir kemerle ikiye bölündüğü ve iki büyük kubbe ile örtülü olduğu görülür. Son cemaat mahalli cephede yerleştirilmiş olup beş buçuk kubbe ile örtülmüştür. Binanın iki yanında, sağ ve sol tarafına kütüphane ve hademe meşrutaları yerleştirilmiş bulunan büyük kemerli birer giriş mevcuttur. Ustalık eseri istaliktitlerle süslü olan bu girişlerin üzeri, üçer kubbe ile örtülüdür. Minberin tamamı beyaz mermerdendir

    Tek şerefeli minaresi, aralarına lacivert çiniler yerleştirilmiş olan yivlerle süslenmiştir

Cami ile ilgili en ilginç bulgulardan birisi, 1792 yılında yaşanan bir depremden sonra gerçekleştirilen tamiratla, 147 yıl sure ile hiç bakım görmeden 1939 yılına erişmiş olmasıdır. Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Camii, Bursa üslubu ile klasik üslup arasında geçiş örneği olarak mükemmel bir eserdir.

  Renkli mermer kapı takı, mihrabı, minberi ve 1477 yılında Hasan bin Abdüssamet tarafından yapılan iç nakışları ile inşa edildiği dönemin yüksek sanat eserleri arasında yer almaktadır.

   Caminin yapım kitabesi yoktur. Giriş kapısı üzerindeki kitabe ise; Fevzi tarafından H. 1210 / M. 1795 yılında yazılan tamir kitabesidir.

Kitabe’de; 

“Te’âlallâh ne zîbâ câmi’i ra’nâ-yı ömrü fersâ,

Kerâmetle Gedik Paşayı merhum eylemiş ihyâ.

 Mürûr-ı dehr ile vehn irmişidi çâr erkâna.

Olup bir şeyh-i fânî rütbesinde tâlib-i Mevlâ.

Tezelzül ârız oldı nâ-gehân bir gün vücûdına.

Kazârâ zelzeleyle kubbeteyni indi ser-tâpâ.

Kubâb-ı sâ’ire başdan başa hep münkesir oldı.

Anı ta’mîre lâzım oldı bir dânişver ü dânâ.

 Mu’în-i sâhibü’l-hayrât Müftîzâde-i zî-şân.

Olup kâ’im-makâmı eyledi ta’mîrine îmâ.

 İki mermer direkler söyledi târîhini Fevzî.

 İmâret eyledi Ahmet Efendi ma’bed-i hakka 1210 (M. 1795)  yazılıdır.  

    Kitabe’ye göre, bir deprem sonrası caminin iki kubbesinin yıkılması üzerine vakfın mütevellisi olan Müftüzade Ahmet Efendi tarafından 1795 yılında tamir ettirilmiştir. Kapının iç kısmı da dışarısı gibi yukarıya doğru kademeler hâlinde daralan mukarnaslı nişlerle, nişlerin etrafı da kalem işleriyle süslüdür. Kapının iç çerçevesi üzerine yapılan süsler arasına süs şeklinde simetrik olarak “Ketebehu fakir nakkaş Hasan” ismi yerleştirilmiştir.

  Caminin hususiyetlerinden biri de “Kalemkârî” de denilen kalem işleridir. Kalem işleri, kûfi ve sülüs ve tarzında ve aynı satırda her iki yazı türünün iç içe yerleştirilmesiyle meydana gelmiştir. Ancak kalem işlerinin büyük bir kısmının zamanımıza kadar ulaşamadığı Yasin suresinin baş ve son kısımlarının eksikliğinden anlaşılmaktadır. Alt sıradaki pencere aynalarında bulunan siyah zemin üzerine yazılan kalın kalem sülüsler 1940–1941 yıllarında hattat Tuğrakeş İsmail Hakkı Bey tarafından hazırlanmış, nakkaş Avni Usta tarafından da zemine aktarılmıştır.

    Cami harimine girişin sağından itibaren pencerelerin kapı kanatları üzerinde Tevbe Suresi 18, Bakara Suresi 238, Nisa Suresi 103, Cin Suresi 18. ayetleri ile bazı hadis-i şerifler yer alır. Camideki iki büyük kubbede sülüs hatla Cuma Suresi 9-10. ayeti ile“1359/ 1940” tarihi ile İsmail Hakkı Altunbezer imzası vardır. Camiye girişin sağındaki pencereden itibaren kıble yönü ile sol taraftaki pencere alınlıklarında Nur Suresi 61-64. ayetleri ile “ketebehû Hakkı” imzası ile 1360/1941 tarihi yazılıdır. İki büyük kubbenin üçgen pandantiflerinde “İsm-i Celâl”, “İsm-i Nebi”, Çihar yar-ı güzîn (dört seçkin sevgili)’den “Ebu Bekir” (ra), “Ömer” (ra), “Osman” (ra), “Ali” (ra) ile “Hasan” (ra) ve “Hüseyin” (ra) isimleri ile “ketebehû Hakkı” imzası ve 1359/1940 tarihi yazılmıştır. Ayrıca kuzey duvarında yer alan vitraylı iki pencere arasında “Ya Hazret-i Bilâl-i Habeşî” yazısı vardır.

  Evliya Çelebi, cami ile ilgili olarak “Mükellef ve müzeyyen imaret camisi resas ile puşide burma nazik minaresi var kim misli meğer Bursa şehrinde ola…..bir musanna tarzı kadim mihrab ve minberi var misli meğer Sinop şehrinde ola……………”  söyler.

    Minare, caminin solunda ve kuzeydoğu köşede olup tek şerefelidir. Burmalı yivli gövde, şerefe ve pabuç düzgün kesme taştandır. Dikdörtgen bir çerçeve içinde sivri kemerli kapısı bulunan minare, kare tabanlı bir kaide üzerine oturmakta; daha sonra üçgen satıhlarla pabuçta sekizgene geçilmekte ve buradan on altı adet dikey olarak başlayan ve daha sonra helezoni olarak devam eden lacivert çinilerle kaplı yivli gövdeye geçilmektedir. Şerefeden bir buçuk metre kadar aşağıda yivler bir yarım dönüşle zikzak çizerek dikey olarak şerefe altına ulaşır. Şerefenin altı zengin mukarnaslarla süslüdür. Gövdeye göre daha ince ve düz olan petekten sonra sivri ve konik bir külahla minare son bulur. Kurşunla kaplı külah eteğinde lacivert çini dolgulu panolar kemer şeklinde sıralanır.

    Gedik Ahmet Paşa Külliyesi XV. yüzyıldan bugüne kadar değişik dönemlerde birkaç defa tamir ettirilmiş, hatta savaş yıllarında depo ve cephanelik olarak kullanılmıştır. Fahrettin Kiper’in Vakıflar Genel Müdürlüğü sırasında 1939–1947 yılları arasında adeta yeniden yapılırcasına tamir ve restorasyonu yapılmıştır.

KAYNAK: AFYONKARAHİSAR İNANÇ TURİZMİ

FOTOĞRAFLAR: MUSTAFA GÜRELLİ