22 Aralık 2024
Türbeler

YEŞİL TÜRBE – BURSA

Yeşil Türbe Yıldırım Bayezid’in oğlu Sultan Mehmet Çelebi tarafından 1421 yılında yaptırılmıştır. Mimarı Hacı İvaz Paşa’dır. Bursa’nın sembolü haline gelen yapı şehrin her yerinden görülebilecek bir konuma sahiptir. I. Mehmet Çelebi sağlığında türbeyi yaptırmış, 40 gün sonra da vefat etmiştir. Türbede Çelebi Sultan Mehmet ile oğulları Şehzade Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kızları Selçuk Hatun, Sitti Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatuna ait olmak üzere toplam 8 sanduka bulunmaktadır. Dışarıdan bakıldığında tek katlı görünen türbe, sandukaların bulunduğu salon ve bunun altında yer alan beşik tonozlu mezar odasıyla beraber iki katlıdır. Dış

duvarlar turkuaz çinilerle kaplıdır. Türbenin içi, sandukalar, mihrap, duvarlar, cümle kapısı ile cephe kaplamaları da çiniden yapılmıştır. Kıbleye bakan mihrabı bir sanat eseridir. Buradaki çiniler İznik çiniciliğinin şaheser örnekleridir. Evliya Çelebi’nin gezi yazılarında da türbe ile ilgili bilgi yer almaktadır. Ancak türbeyle ilgili bahis; içinde medfun bulunan Çelebi Sultan Mehmet Han’ın yaşamı üzerinden ele alınmakta, mimari hakkında olarak özel bir bilgi verilmemektedir. Bununla birlikte metinden yapının o dönemde yeşil imaret adı ile anılmakta olduğu öğrenilmektedir.‘824 senesinde vefat etti. Yedi sene, on bir ay, on iki gün padişahlık yaptı. Vefat ettiğinde 38 yaşında idi. Kabri, Yeşil İmaret adıyla bilinen külliye içindeki nurlu camiinin kıble tarafında bulunan nakışlı kubbe altındadır.’ (Basri Öcalan, 2008)

Türbe, Çelebi Sultan Mehmet’in vefatından 253 yıl sonra (1647) Hassa Mimarı Elhac Mustafa Bin Abidin tarafından onarılmıştır. Bundan sonra 1769 yılında Mimar Es-Seyyit Elhac Şerif Efendi, 1864-1867 yıllar arasında Leon Parville ve 1904 yılında Osman Hamdi Bey’in katkılarıyla Asım Kömürcüoğlu tarafından türbede onarım çalışmaları yapılmıştır.

   Türbenin günümüze ulaşmasında çok önemli payı olan Mimar Macit Rüştü Kural, türbenin son restoratörü olmuştur. Bu çalışmalar sırasında Y. Mimar Zühtü Başar’dan da destek görmüştür (Yücel, 2004).

   En dar yüzü 7,64 m, en geniş yüzü 10,98 m olan sekizgen prizma bedene sahiptir. Türbe, tümel cepheler (tüm cephelerin açılımı) olarak ele alındığında, kubbe, kasnak ve beden duvarları olarak üç kütlesel mimari elemandan oluşmaktadır. Bu öğeler izleyicinin kolayca algılayabileceği bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır. Türbenin cephesinde dikkati çeken bir diğer öğe mermer çerçevedir. Bu çerçeve, cephelerin birleştiği köşeleri, su basmanı ve sivri kemerlerin etrafından dolaşarak saçaklığı çevrelemektedir. Pencereler mermer sövelerle çevrelenmektedir. Pencerenin hemen üzerinde hafifletici (tahfif) kemer, rumi motifli bordürlerle belirgin hale getirilmiştir. Kemerle pencere lentosu arasında kalan timpanon (alınlık) bölümünde ayet ve hadisler yazılı bulunmaktadır. 88888 metrekarelik sekizgen prizma gövdede zeminden aşağıya da devam ederek mezar dairesini oluşturmaktadır. Osmanlı mimarisinde tüm duvarlarının çini ile kaplı olduğu tek türbedir. Sekiz cepheli olan türbenin duvarları ile köşelerde oluşturulmuş mermer çerçeve ve kemerlerin arasında kalan kısımlar turkuaz renkli çinilerle kaplanmıştır. Günümüze kadar geçirmiş olduğu onarımlarda, bu çiniler büyük ölçüde tahrip olmuş, yerine yeni çiniler kaplanmıştır. Sayısı çok azalan orijinal çiniler kapının solundaki yüzde bir araya toplanmıştır (Tayla, 2007).

   Türbenin cephesinin kaplı olduğu çini kaplamalar genelde bilinen çini kaplamalardan farklı yapıdadır. Daha ziyade renkli sırlı tuğla türündendir. Dış yüzü 21-22 x 10–11 cm., arka yüzü 10 x 5 cm. dir. Dıştan içe doğru kavisli olarak daralmaktadır ve yan yüzünün tam ortasında 1.5 cm çapında dikine bir delik bulunmaktadır. Bu, çinilerin yerlerine montaj kesitidir. Orijinal tuğlaların yüzleri önce sırlanmış ardından fırınlanmıştır. Ancak Restorasyon sırasında orijinal üretim biçimine uygun yeni sırlı tuğla yapılamayacağı ayrıca orijinal sırlı tuğlanın aynen kopyasının yapılması restorasyon ilkeleri açısından doğru olmayacağı düşüncesiyle Kütahya Çini Fabrikası’nda yaptırılan plak çinilerle kaplanmıştır (Tayla, 2007).

  Yapı, mekân örtücü eleman olarak kullanılan tek kubbenin belirlediği merkezi bir plan tipolojisine sahiptir. Anadolu – Türk mimarisinin kubbeden ana yapıya geçiş sorununa getirdiği strüktürel (yapıyı ayakta tutan sistem) ve bezemesel çözüm olan Türk üçgeni bu yapıda da uygulanmıştır. Duvarlar 2.94 m yüksekliğe kadar iki bordürle çevrili altıgen turkuaz çinilerle kaplıdır. Bunların aralarında iri madalyonlar yer almaktadır. Türbe günümüze ulaşan en muhteşem çinili mihraba sahiptir. Sekizgen plana sahip olan iç mekânın ortasında Çelebi Sultan Mehmed’in sandukası yer almaktadır. Üzerinde kabartma sülüs celisi ile yazılı kitabesi vardır. Kuzeyinde oğulları Mustafa ve Mahmud’a ait sandukalar yer almaktadır. Kuzeyindeki ise oğlu Yusuf’a aittir. Arka kuzeyinden itibaren Çelebi Mehmed’in kızı Selçuk Hatun’un kabartma kitabeli sandukası, kızı Sitti Hatun’un (Safiye) beyaz zemin üzerine lacivert motifli, altıgen ve üçgen çinilerle kaplı sandukası, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun’un sandukaları bulunmaktadır

Kaynak: Bursa Tanıtım Kitapçığı