26 Aralık 2024
Şehirler ve İlçeleri

ÇANDARLI – DİKİLİ / İZMİR

   PİTANE’NİN Yeri İzmir ili Dikili ilçesi Çandarlı Beldesi merkezinde bulunan yarımada üzerindedir. 

İzmir-Çanakkale karayolundan Pitane-Çandarlı levhasından 10 km sonra Çandarlı’ya varılır.

  Konumlanmış olduğu körfeze Çandarlı Körfezi denilmektedir. Pitane antik Kane yani Karadağ’ın eteklerindedir. 

    Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Çandarlı İzmir-Bergama karayolu üzerinde yer alır. Ceneviz şövalyeleri tarafından inşa edilen kale Türkiye’nin en iyi korunmuş durumdaki kalelerinden birisidir. Kalede Helenistik Çağ surlarından kalmış taşların kullanıldığı görülür. Kale 13.-14. yy’da ünlü sadrazam Çandarlı Halil Paşa tarafından restore ettirilmiştir. Sadrazamlığı sırasında Çandarlı Halil Paşa, ünlü Pitane kentinin Cenevizlilerden kalma köhne kalesini yeniden yaptırdı ve kenti bayındır hale soktu. Yeni icat olan top atışlarına karşı dayanıklı olması için taş bloklar ve temel payandaları yaptırmıştır. Böylece Çandarlı Kalesi sağlam ve korunaklı bir hal almıştır. İşte o zamandan beri Pitane adının yerine Çandarlı almıştır. Bir başka deyişle Çandarlı’nın isim babası Halil Paşadır. Planı kareye yakın bir dikdörtken biçiminde olan Çandarlı Kalesi, bugün beş kulesi, mazgalları, kapısı ve duvarları ile oldukça görkemlidir.

Pitanenin Yeri Güneydoğusunda kalan Bakırçay –antik adı Kaikos- Çandarlı Körfezine –antik adı Elaitikos Kolpos- dökülmektedir.

Çandarlı İzmir’e 100 km, bağlı olduğu Dikili ilçesine 22km uzaklıktadır. Pitane I.,II. ve III. Derece Arkeolojik SİT alanı olarak tescil edilmiştir.

   Bölgede yapılan bilimsel çalışmalarda kentin ne zaman kurulduğuna ilişkin kesin verilere ulaşılamamıştır.

Elde edilen veriler ışığında kentin Helen öncesine kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir. Ki büyük olasılıkla Luwiler tarafından kurulmuştur.

İlk Çağda ismi geçmeyen kent M.Ö. 88’de Romalılarla savaşarak Batı Anadolu’yu ele geçiren Pontus kralı VI. Mithridates Eupator zamanında kendisinden söz ettirmiştir.

   VI. Mithridates Sulla’nın komutasındaki Roma ordusuna yenildikten sonra Pergamon’u boşaltmış, Pitana’ya sığınmıştır. Fakat Pitana’de kuşatılınca deniz yoluyla kaçmayı başarmıştır. Pitana’nın ilk çağlardaki gibi Orta Çağ tarihi de çok karanlıktır. Bir ara Cenevizlilerin üssü olduğu sanılmaktadır.   Pitana’da Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal başkanlığında kazılar yapmışsa da yeterli bilgi verebilecek mimari kalıntılara rastlayamamıştır. Zira kentteki taşlar yerlerinden sökülerek yeni yapılanmalarda kullanılmıştır. Pitane bölgesinde yapılan kazılarda M.Ö. VI. yy. tarihlenen mezarlara, çeşitli seramiklere, vazolara, kadehlere, kylixlere(açıkağızlı ve ayaklı içki kapları) ve urnelere rastlanmıştır. Kazılarda bulunan M.Ö. VI. yy.a tarihlenen arkaik bir erkek heykeli ise bugün Bergama Müzesinde sergilenmektedir.

   Pitane Nekropolünde 1960 yılında Arkeolog Ekrem Akurgal tarafından bir kazı çalışması başlatılmış ve kazılar 1965 yılında tamamlanmıştır.   Kazılarda birçok antik vazo ve küçük buluntu elde edilmiştir. Pitane Nekropolü Anadolu’da ortaya çıkarılmış olan en zengin Eskiçağ mezarlığıdır. İstanbul Arkeoloji Müzesinde büyük salonda,  İzmir Arkeoloji müzesinde ve Bergama müzesinde sergilenmektedir.   Pitane kazılarında ortaya çıkarılan eserler genellikle MÖ.625–500 yılları arasına tarihlenmiştir. Buluntular arasında ki Chios türü Oryantalizan vazolarla taşra ürünü eserler büyük önem taşırlar. Ayrıca bir Myken vazosu da Osman Hamdi Bey tarafından ele geçirilmiştir Günümüzde Nekropol alanını bulmak hiçte kolay değildir. Çünkü zaman içerisinde ilgisizlik nedeni ile üzeri kapatılmıştır.