10 Aralık 2024
Özel Mekanlar

CAPORAL EVİ – BUCA / İZMİR

Sahipleri: Roboly (Fransız), Caporal (Fransız)

Yapım: 1911

Günümüzde: Sağlam

MADAM CAPORAL İLE SÖYLEŞİ

    Büyükbabası Adolphe Roboly, Aydın Demiryolları için çalışmış ve Fransa’nın güneyindeki Arles’ten gelmiş. 1911’de büyükbabası kendi evini inşaa ettirmiş ve komşuları İtalyan Russo ailesiymiş. Girişinde bir bekçi evinin bulunduğu All Saints Kilisesi’nin tam karşısındaki ev ise 18. yüzyıldan beri Britanyalı Blackler ailesine aitmiş. Fransız imparatoru olan 3. Napolyon’un eşi Kraliçe Eugenie, bu evi ziyaret etmiş. 1950’lerde İtalyan Falbo ailesine satılmış ve 1990’da bir Türk’e satılmasıyla beraber bahçe eski görkemini yitirmiş.

   Tarihi Not: 3. Napolyon 1852’de imparator olmuştur. İspanyol kontes Teba Eugenie (1826-1920) ile 1853’te evlenir ve 1873 yılında, İngiltere’deki sürgününün üçüncü yılında vefat eder. Kocasının dış politikası dolayısıyla önemli bir konuma gelir. Sedan’daki büyük bir yenilgiden sonra (1870), İngiltere’de sürgünde olan ailesine katılır. Prenses Eugenie’nin İstanbul’a ikinci ziyareti tam 42 yıl sonra 1911’dedir. Ancak, bu tarihlerden hangisinin Buca ziyareti ile aynı zamana denk geldiği bilinmemektedir (not 1). Bu tarihlerdeki ilerlemiş yaşına rağmen, bu zamandaki ziyareti Türkler arasında diplomatik nedenlerle değil de, aslında gizli aşkı Sultan Abdülhamit’i görmeye geldiği şeklinde dedikodulara neden olmuştur. Bu sadece bir söylenti olsa da, böyle bir şeyin varlığı bile o dönemde imparatorluktaki hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar için skandal boyutunda olurdu.

    Heykel Meydanı’nın girişindeki harabe ev, 1965 yılına kadar Stephanie Farkoh’un yaşadığı evdir. Ailenin esas evi ise eski belediye (2000’e kadar) binasıydı.

  Günümüzde olmayan İngiliz sosyal kulübü, Şirinyer’den gelen Buca yolunun girişinde, cezaevinden sonra ve eski hastahaneye gelmedendi. Hastahane Hollanda kökenli De Jongh ailesinin eviydi. 1935-1940’larda ise İtalyan Charles Sperco’ya aitti. De Jongh ailesi İngilizce konuşurdu.

    Buca Heykel Meydanı’nın karşı tarafı eskiden at ahırlarıydı. Sonra Fred ve Julia Gout’un evi oldu. Kız kardeşleri Frances ile 1930-35’lere kadar orada yaşadılar. Gout’lar Buca’nın en eski ailelerindendi ve muhtemelen Britanya Huguenot (Fransa Protestanı) kökenlilerdi. Ailenin diğer üyelerinin coğrafi dağılımı: Peter Gout – Bornova, Sydney Gout – Alsancak, Edgar Gout – Buca, Aliotti Evi’ne yakın. Aliotti Evi’ne ayrıca İngiliz Barff ailesinin evi de yakındı.

Not: Edgar Gout’un mezar taşına göre oturduğu yer Bornova: 1865-1946.

   1950’lerde Buca Kilisesi’nin sekreteri Bayan Gladys Routh idi. Hayatı boyunca lezbiyen olarak yaşadı ancak hepsi saygı duyuldu ve 1953’te Bornova’ya taşındı. Evi tren istasyonuna yakındı. Yurtdışına gömüldü.

  Not: Alsancak Anglikan Kilisesi’nin kayıtlarında baktığımızda, aslında Bayan Routh’un 1929 ile 1958 arasında Buca All Saints Kilisesi’nin sekreterliğini yaptığını görüyoruz. Pek çok topluluktan çeşitli konsüllerin kendisini, o yıllarda yeni kurulan cumhuriyetin milliyetçi havasına ve İzmir Valisi ile yöneticilerinin aptalca tavırlarına karşı, 1930’lu yıllarda kiliseyi ve mezarlığı kurtarmak için yılmayan ve hayati bir savaş veren biri olarak tanımladıklarını görüyoruz.

   İstasyona yakın bir yerde şimdi olmayan Fransız Robert Mazade’in evi vardı. 1930-35’li yıllarda Aydın Demiryolları millileştirilene kadar, şirketin son yöneticisiydi. Buca demiryollarının önemli yöneticilerinin yaşadığı bir yerdi. Hatırladığı isimler Lorimer ve Hanson.

   Gavrili Buca’nın son Rumlarından biriydi. Ünlü Fransız şair Lamartine, o zaman Gordon’lara ait olan evi ziyaret etmişti. Bu evin bahçesindeki kavak ağaçları sonrasında kesilmiş ve yakacak odun için satılmıştı.

   Tarihi Not: Lamartine, 1830’lu yıllarda ülkede dolaşıp seyahatnamesini yazmıştır ve Buca’ya geldiği tarihler de bu yıllar olmalıdır. Bu da bize, Gordon ailesinin bu yıllarda da Buca’da oturduğunu göstermektedir.

   1922’ye kadar karşılarındaki ev Manoli Oteli idi ve gece kulübü olarak da kullanılıyordu. Manoli aynı zamanda Rum mülk sahibinin de ismiydi. Eşinin ismi Marianthe idi ve yapı, piyanosu ve dansları ile o dönemlerde İzmir’den ve başka yerlerden gelen İngilizlerin uğrak bir mekânıydı. Ünlü bir meyhane şarkısının Yunanca’dan çevirisi şöyledir: ”Manoli Meyhanesi’nde bir tabanca sesi duyuldu, bu ses nedir Manoli, tak tak!”

   1922’de Rose-Marie’nin büyükannesi olan Malvine Roboli (İtalyan-Yunan adaları kökenli Dracopoli’lerden gelme bir Fransız), 100 kadar korkmuş Rumun küçük evlerine sığınmasına izin vermişti.

   Evlerinin arkasında büyük sedir ağaçlarının olduğu geniş bir bahçeye sahip bir köşk vardı (şimdi ikisi de yok). Prens ve Prenses Borghese’lerin (İtalyan) beraber bahçede dolaştığını hatırlıyor.

   Latin Katolik Kilisesi’ndeki mezarlıkta çok az mezar var ve Buca’lı Katoliklerin çoğu Kemer’deki (Kançeşme) mezarlığa gömülüdür. 1948’den önce yetkililer bu kilisede ve yakınındaki Protestan ve Musevi mezarlıklarında gömmeyi yasaklamışlardı. Sonrasında beş sene gömmeye izin verdiler ve çoğu halen duruyor ancak Musevi Mezarlığı sonradan yıkıldı. Artık gömme işlemleri Karabağlar’daki Hıristiyan mezarlığında yapılıyor fakat Katolik ve Protestan ayrımı yapılmıyor.

   Buca dışındaki Amerikan Çiftliği halen Walter Mullen ve çocuklarının mülkünde duruyor.

   Kendilerinin istekleri üzerine Forbes Köşkü, Albert Whittall’e geçmişti ve eşi Agnes (Keyser) ile orada yaşadılar.

   Aliberti Evi, Maurice Aliberti tarafından 1947 civarında yapıldı (not 2). Hobi olarak kendisinin tütün şirketi vardı ve şarap üretirdi. 1986’da hayatını kaybetti. Dul eşi halen İzmir’de yaşıyor ve evlerinin günümüzdeki kiracıları Amerikalı Doktor John Fowler ve ailesidir.

    Alsancak tren istasyonunun karşısında Wilkinson Evi olarak bilinen yer, hala duruyor (şimdi tren yolu müzesi) ve bir zamanlar konuk eviydi. İngiliz Bayan Perkins, 1930-45 civarlarında orada oturmuştu ve yakınındaki ayinlere katılırdı.

Kaynak: Atalarımızın Toprakları