NİKSAR KALESİ – TOKAT
Niksar Kalesi (Niksar)Tokat ili Niksar ilçesinde bulunan bu kale, Maduru ve Çanakçı dereleri arasındaki yüksek tepe üzerinde yapılmıştır. Yapım tarihini belirten bir kitabesi bulunmamaktadır. Kale bir anlamda Niksar’ın en önemli eseri ve simgesi durumundadır. Çünkü kale tek başına pek çok eseri barındırıyor içinde. Geleceğe dönük çalışmalar da kaleyi Niksar’ın en önemli parçası haline getiriyor.
Bununla beraber, bu kalenin Roma döneminde yapıldığı, Bizans, Danişmentli ve Selçuklu dönemlerinde yapılan eklerle genişletilerek kullanıldığı bilinmektedir. Ancak kaleden günümüze gelebilen duvarların hangi döneme ait olduklarını söylemek oldukça güçtür. Bu arada bazı bölümlerinin Pontus döneminde yapıldığı da sanılmaktadır.
Maduru ve Çanakcı dereleri arasından yükse¬len tepe üzerinde “iç” “dış” ve “orta” surlarla korunan kale, Roma döneminde bir akropol durumun- daydı. Depremler ve savaşlar nedeniyle yıkılmış, Bizans ve Türk dönemlerinde pek çok onarım görmüştür. Bu nedenle, kesme moloz taştan yapılmış bu kale tüm dönemlerin izlerini taşır.
Dış kalenin burçlarından biri üzerinde bulunan ve sonradan da Melik Gazi Türbesi’ne götürülen bir kitabede Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın 1179 tarihinde yaptığı onarım belirtilmektedir. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:
“Bu imareti, El-Melikü’l-Kahir Rüknü’d-Devleti ve’d-Din Abû’l Muzaffer Süleyman Şah bin Kılıç Arslan –Allah o’nun yardımı ile aziz kılsın-‘ın emri ile (beş yüz) yetmiş dört yılı Zi’l-Hiccesinde Cemaleddin yapmıştır.”
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu kalenin doğu, batı ve güneyinde üç kapısı olduğunu, kale içerisinde ılıca, kuyu, 300 ev, ambar, cephanelik ve kiliseden bozma bir cami olduğunu belirtmiştir. XIX. yüzyıl kaynaklarında kalenin yedi kapısı olduğuna değinilmiştir. Günümüzde bunlardan altı tanesinin yeri bellidir. A.Gabriel kalenin birçok bölümünün XVIII. yüzyılda yapıldığını belirtmiştir.
Kale iç, orta ve dış olmak üzere üç bölümden meydana gelmiştir. İç kalenin kuzeyi büyük ölçüde iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Orta ve dış kalenin doğu kısımdaki bölümleri ayakta kalabilmiş, batısı yıkılmıştır. Ancak sağlam kalan duvarlar ise bugün evlerin arasında sıkışıp kalmıştır. Kalenin ve sur duvarlarının yapımında moloz ve kesme taşlar kullanılmıştır. Köşelerdeki bağlantılar ise tamamen kesme taştandır. Kalenin Çanakçı Deresi yönündeki eğimli yamacında üç sıra halindeki dayanak duvarları görülmektedir. Maduru Deresi’ne inen dik yamaçta ise yalnızca iç kalenin duvarları ayaktadır. Bu duvarlar yuvarlak ve dört köşe burçlarla sağlamlaştırılmış ve zaman zaman da onarılmıştır. İç surlar, şehrin ortasındaki tepenin üzerini ta¬mamen çevrelemektedir. Orta surlar ise, Ma¬duru Deresi’ne dik bir yamaçla inilen kuzey cephesi dışındaki, tepenin üç yanını sarar. Dış surlar, bugünkü görünümü ile yalnız güney eteklerinde yer alır. Büyük bölümü iskân alanı içinde kalan dış surların, Ulu Cami ve Melik Gazi Mezarlığı arasındaki bölümleri ayaktadır. Ulu Cami karşısında halkın “Kulaklı” dediği burçta, yapı taşı olarak Roma dönemine ait bir lahit kapağı da kullanılmıştır.
Kaynak: forumalev.com
Fotoğraflar: Mustafa Gürelli