22 Aralık 2024
Hazireler

HACI MAHMUD CAMİİ HAZİRESİ / İZMİR

HACI  MAHMUD CAMİİ HAZİRESİ / İZMİR

Hacı Mahmud Camii haziresi mezar kitabeleri (xvııı. ve xıx. yüzyıl) Hazire, Kemeraltı Caddesi’ne açılan çok işlek İkinci Beyler Sokağı’nın sonunda, ibadete açık olan Hacı Mahmud Camisi’nin batısındadır. Hazirenin yanındaki cami lojmanı ve bitişiğindeki umumi tuvaletler, küçük bir alana sıkıştırılmış olan kitabelerin durumu hazireye tecavüz edilmiş olduğu hissini uyandırmaktadır. Ancak, bu hazireye İzmir’de 1933 yılından evvel kaldırılan kabristanlardan bazı mezar taşlarının getirildiğini öğrenmiş bulunuyoruz:
Burada ‘yirmi biri erkek, on yedisi kadın’ olmak üzere otuz sekiz mezar kitabesi bulunmaktadır. Birbirine çok yakın ve girift bir biçimde bulunan kitabelerin arasında üç mezar dikkati çekmektedir. İlk dikkat çekici mezar, Kadri Paşa’ya ait üstü açık lahit biçiminde olup mermerden yapılmış olanıdır. Kabrin kuzey yönündeki mezar, eşi Üftade Hanıma ait olup pehle taşına oturtulmuş bir şahide ve bir ayak taşı vardır. Üçüncü dikkat çeken mezar, hazirenin kuzeydoğusuna düşen ve Ordu Kâtiplerinden Mirliva Mesut Paşa’nın oğlu Mehmed Murad Bey’e ait olandır. Burada şahide ve ayak taşı silindir (üstüvani) biçimindedir. Hazirenin güneydoğusundaki çevresi ince duvarla belirlenmiş mezarın kitabe ve ayak taşı yoktur.
    Haziredeki şahide ve ayak taşIarının hemen hepsi defalarca badanalandığı için mermer kitabelerdeki kabartma yazıların okunması bir hayli güç olmuştur. Anadolu’da sık görülen ve bilinçsiz bir biçimde yapılan badanalama işlemi mermer kitabe ve ayak taşlarının yazı ve süslemelerini korumakla birlikte taşların görünüm ve estetik güzelliğini bozmaktadır. Bazı mermer kitabelerin de her nedense siyaha boyandığı gözlenmiştir. Ali Paşazade İbrahim Bey’e ait bu şahide 1129 hi 1716-7 M tarihli olup haziredeki en eski tarihli kitabe taşlarından biridir. Şahidenin kavuğu yerde olup iki parçaya ayrılmıştır. Genelde hazire düzensiz dikilmiş bir taş yığını görünümündedir. Mutlaka bir düzenlemeye ihtiyacı vardır. 
    Yukarıda adı geçen şahidenin, büyük bir ihtimalle, caminin inşasına ait bilgilerimizin 1716 tarihine kadar gerilere gitmesinde ışık tutar mahiyettedir. Pek tabiidir ki cami yapımının bu tarihte olduğunu ileri sürmemekle birlikte, bu camiye ait haziredeki en eski mezar taşının caminin kurulması tarihinin 1716’dan da önce olduğunu göstermesi yönünden önemlidir.

  Değerli hocamız Prof. Dr. Münir Aktepe’nin İzmir camileri üzerine yayınladığı bir makalesinde Ankara Vakıflar Müdürlüğü’nde bir vakıf kaydında cami ismiyle ilgili şu ibare vardır: İzmir’de mahalle-i cedid de Mahmud Hoca demekle maruf Hacı Mustafa Camii şerifi vakfı» Münir Hocanın da ilgili makalesinde ifade ettiği gibi camiyi Hacı Mustafa Efendi isminde bir zatın inşa ettirdiği anlaşılmaktadır.