YILANLI KÜLLİYESİ – KASTAMONU
Çobanoğulları döneminden kalan, şehrin merkezi bir yerinde -Nasrullah Camii’nin batı kısmında- yer alan önemli eserlerdendir. 1210 – 1272/73 yılları arasında Abdülkadir Geylani hazretlerinin 4. oğlu (bazı rivayetlerde ise torunu) olan Abdülfettah-ı Veli tarafından bina edilen külliye, bugün itibariyle; darü’ş-şifa, cami, türbe ve iki şadırvan ve dergâh evinden müteşekkildir.
Buraya Yılanlı denmesi hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bunlardan biri, Darü’ş-Şifadaki yılan sembolü dolayısıyla külliyeye bu adın verilmiş olmasıdır. Külliyenin bulunduğu alanın vaktiyle yılanlarıyla meşhur bir yer olduğu, Abdülfettah Velî’nin de bu yılanları kerametle bir torbaya doldurup Gaybılar Deresi’ne atmış olduğu menkıbesine dayanan rivayetin yanında, Geylanlı kelimesinin zamanla (belki diğer rivayetler de bununla birleşerek) galat olarak Yılanlı’ya değiştiği gibi kuvvetli bir rivayet daha vardır.
Darü’ş-Şifa: Günümüze yalnızca ihtişamlı kapısı ulaşabilmiş olan Yılanlı Darü’ş-Şifası, giriş kapısındaki nesih kitabeden anlaşıldığına göre; Süleyman oğlu Ali’nin emriyle Gevherbaş bin Abdullah’ın nezaretinde Said el- Kayseri tarafından 672 / 1273 yılındayapılmıştır. Asıl bina 1837 yılında yanmış, günümüze sadece kısmen yere gömülü medhal (giriş kısmı) ulaşabilmiştir. Döneminde Anadolu’nun birkaç darüşşifasından biri olmasıyla da önemli olan eser, Kastamonu’nun da en eski eserleri arasındadır.
Taçkapı kalıntısı Selçuklu geleneğinin bütün özelliklerini aksettirmektedir. Kapı aksına göre sağ taraftaki duvar örgüsünde kullanılan devşirme lahit parçası üzerindeki koyunbaşı ve girlandlardan meydana gelen örnek, yılan sanılarak hala darüşşifanın adı Yılanlı Darüşşifa olarak sürdürülmekte ise de bu süslemenin darüşşifa ile sembolik ilgisi yoktur.
Cami: Külliyenin ilk yapılarından olan cami, Abdülfettah-ı Veli Efendi tarafından 1210? yılında yaptırılmıştır. 1827 veya 1837 yılında vuku bulan yangından sonra ikinci defa yaptırılmıştır. 1935 yılında satışa çıkarılan(!) camiler arasındadır. 1963 – 1964 yıllarında A. Hasip Yılanlıoğlu (kendisi Abdülfettah Velî Hazretlerinin neslindendir.) ve bazı hayırseverlerce yeniden ihya edilmiştir. Vakıflar adına tescilli olan cami ibadete açıktır. Camide Ramazan ayında hatim ile namaz kılınmakta, (1987’de vefat eden) Hasip Yılanlıoğlu’nun sürdürdüğü, Miraç gecesinde, (Peygamberimiz’in (a.s.m) kendisine sunulan sütü içmelerini sembolize eden) Mevlitteki Mi’raciye bahrinin özel olarak okutulması ve bu esnada süt ikram edilme geleneği, halen devam ettirilmektedir.
Türbe: Türbede 25 sanduka bulunmaktadır. Bunlar; 672/1273 yılında vefat eden Abdülfettah Veli Efendi ve (iki sanduka hariç) çocuklarına aittir. Bunlardan büyük ve yüksekçe olanı Abdülfettah-ı Velî’nindir.(ks)
Şadırvanlar: İki adet şadırvan bulunmaktadır. 1800’lü yılların sonlarında çatıları var olan şadırvanlar, tamirler ve yer değiştirmeler esnasında kaldırılmıştır. Külliyenin yapılış tarihine yakın bir tarihte yapıldığı tahmin edilmektedir.
Dergah evi-imarethane: Darüşşifa alanında bugün kullanılmayan bir tekke yapısı ve imarethane de yer almaktadır. Bu mekanın, asırlar boyu Kadirî dergâhı olarak da hizmet etmiş olduğu da unutulmamalıdır.
Her ne kadar bazı tamiratlar görmüşse de aslına ve hak ettiği şöhretine lâyık bir vaziyette olmayan külliye, manasına uygun hale getirilmeyi beklemektedir.
KAYNAK: KASTAMONUR.COM