TAKVACILAR CAMİİ – KÜTAHYA
Cami’nin banisi Kara Timurtaş Paşadır. Paşa Kosova meydan savaşı zamanında Kütahya muhafızı olarak Sultan Murad Hüdavendigar tarafından vazifelendirilmiş, sultan Yıldırım Beyazid’in güney-batı Anadolu seferi sırasında da Germiyan askerlerine kumanda etmiştir. Cami’nin de tarihlerde (782-803 h.) 1381-1402 m. Yılları arasında Timurtaş Paşa’nın eyalet valisi olduğu sırada yaptırdığı sanılmaktadır. 1402 Ankara savaşından sonra Timurleng’e esir düşmüş Kütahya kalesine hapsedilmiş ve 1405 te vefat etmiştir. Cami’i ilk yapılışında medresesi ile birlikte külliye olarak yapılmış ve daha sonra (1175 h.) 1761 m.de Silahtar Mehmet Paşa tarafından minaresi ve abdest muslukları yaptırılmıştır. Buna ait bir çeşme kitabesi mevcuttur. Giriş kapısının sağ tarafındaki kitabede: “maşaallah Silahtar Mehmet Paşanın hayratı, tamiri sene 1175” yazılıdır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde:(arasta içinde takyeciler cami’i cemaati kesret üzeredir ve müzeyyen mahfili iki ağaç müşebbek sütunları var kim, diller ile tarif olunmaz ve gayet metanet üzere tahta örtülüdür.) Diye methettiği müezzin mahfili maalesef bu günlere ulaşamamıştır. Cami’i bundan sonra (1250 h.) 1834 de Kütahya muaccel at nazırı Salih Ef. Ve (1252 h.) 1836 da Kütahya muhassılı Dilaver Paşa tarafından da tamir ettirilmiştir. Cami’i muhtelif tarihlerde de ufak tefek tamirler görmüş ve en son 1943-44 yıllarında İslam İşkan usta tarafından halkın, Kemal Panikoğlu başkanlığında kurulan dernek marifeti ile yaptığı yardımlarla esaslı bir tamir görmüştür. O zaman müezzin mahfili ile kadınlar mahfilinin arka duvarları yıkılarak, son cemaat bölümüne doğru uzatılmış ve cemaate dar gelen cami’nin kapasitesinin büyütülmesi hedeflenmiştir. Ancak bu tamirde cami’nin mimari özelliklerinin korunmasına dikkat edilmemiştir. Osmanlı mimarisini bilmeyen ve san’at zevkinden mahrum kişiler tarafından yapılan eski eser tamirleri maalesef iyi niyetlerine rağmen, ecdat yadigârımız olan bu kıymetleri korumamıza yetmemektedir. Bu tamirde mihrabın yan dış çinileri ile minber ve vaaz kürsüsü ve çinileri yapılmıştır. Cami’i tabanının belki bir metre kadar doldurulmuş olabileceğini ekrem Hakkı Ayverdi Beyefendi Osmanlı mimarisi kitabında zikretmektedir. Cami’nin büyük orta kubbesi ile diğer küçük kubbeleri ve tonozları arasındaki bir mimari ahenk olmadığı ve batı tarafındaki dehlizlerin camiye sonradan ilave edilen dükkân veya medrese odaları olabileceği aynı eserde tahmin olarak ifade edilmiştir. İlk yapıdan geldiği sanılan cami’nin kıble kapısıdır. Avlu kapısının da ilk yapıdan olduğu istalaktitli ve yapraklı taşlar ve kabartmalı kemer taşlarından anlaşılmaktadır.
Eskiden avlunun sağ tarafında bulunan helâların ve sebillerin olduğu yerde medrese odalarının bulunduğu (1913 yılına kadar) daha sonra bakımsızlıktan yıkıldığı ve yerine sakahanenin yapıldığı rivayet ediliyor. Sakahane 1944 tamiratında yeniden yapılmıştı. 1995 yılında en son yeni malzemeler ve çinilerle tamamen temelden değiştirilmiş ve ferah, temiz ve çok kullanışlı bir hale getirilmiştir. Bu tamirde Hacı Ali Özbülbül ve diğer hayırseverlerin büyük emeklerini ve altın çini’nin katkılarını anmak bir kadirşinaslık olacaktır. Çok basit olan minberin de güzel ahşap işlemeli bir yenisi yapılarak değiştirilmesi cami’nin mimari özelliğini tamamlayacaktır. Mihrap içi çinileri (1318 rumi ve 1325 h.) 1900-1907 senelerinde Mehmet Emin usta tarafından yapıldığı çinilerin en alt kısmındaki kitabede yazılıdır. Mihrab önündeki büyük kubbede sarı zemin üzerine kahverengi ile (Allah, kelime’i tevhid ve hulefa-yı raşidin isimleri) vardır. Kubbe kasnağında (Euzü besmele, ayet-el kürsi, nur ayeti, innema ya’mürü mesacid-Allah ayeti, besmele, ihlas suresi ve sevvedehu elhakir elhac Mehmed Hamdi ketebesi) yazılıdır.
Vakfiyeleri:
1-Silahtar Mehmet paşa “cami’nin kuyumcular tarafında bulunan mihrap duvarına bitişik 13 tam ve biri yarım hisse olan dükkânlar.
2-Osman bin Abdülhay Efendi tarafından 12 dükkân (Gaybi Sun’ullah Ahfadıdır.)
3-Müftü Ruşenzade Hacı Abdurrahman Efendi 1 dükkân (1275 h.)
4- Cedit Mahallesinden emekli Yüzbaşı hacı Hüseyin Efendi 1 dükkân (1281 h.)
Kaynaklar:
1-Kütahya şehri(i. Hakkı Uzunçarşılı)
2-Osmanlı mimarisi(ekrem Hakkı Ayverdi)
3-Kütahya camileri(Hamza Güner)
4-Kütahya’da eski eserler(Mustafa Yeşil)
5-Seyahatname(Evliya Çelebi)
6-bilgi sahibi zatlar
Fotoğraflar: Mustafa Gürelli