10 Aralık 2024
Camiler

HALİL HAMİD PAŞA VAKFİYESİ ve CAMİ – ISPARTA

IPLİKÇİ (HACI ABDİ) CAMİ – ISPARTA

Dikdörtgen planlı cami iki katlı olup alt katında bir kütüphane yer almaktadır. Kuzeybatı köşede tek şerefeli bir minaresi vardır. Mihrap mukarnas kavsaralı ve sütuncelidir. Üst sıradaki pencerelerinde vitray işçiliği görülmektedir. Minare şerefesinin altı mukarnas süslemelidir. Ispartalı Hacı Abdi Bey tarafından 1569 yılında yaptırılmıştır. 1725 yılında onarılmış ve 1782 yılında Sadrazam Halil Hamit Paşa tarafından caminin sağ ve soluna eklenti yaptırılmıştır. Ayrıca bu eklentiler sırasında caminin minaresinin yanına bir kütüphane ve karşısına muvakkithane (saat ayar merkezi) yaptırıldığı da bilinmektedir. 1890 yılındaki son onarımının ardından cami günümüze kadar gelebilmiştir.

Turabî TÜTÜNCÜ

Osmanlı devletinin yenilikçi ve ıslahatçı sadrazamları arasında Isparta’lı Halil Hâmid Paşa’nın yeri başlı başına bir önem taşımaktadır.1XVIII. yüzyılda yetişmiş olan Halil Hâmid Paşa’nın Burdur’lu olduğunu bazı eserler kaydediyorlarsa da2; O’nun Isparta’lı olduğu kesinlikle tespit edilmiş bulunmaktadır.3 Isparta’da 1736 (1149 H.) senesinde dünyaya gözlerini açan Paşa’nın babası Gökçüoğlu Ali Ağa, annesi Zeynep Hanım’dır. Halil Hâmid Paşa küçük yaşta babası ile İstanbul’a gelmiş, burada tahsilini tamamlamıştır. Önce Babıâlideki divan kaleminde kâtiplik yapmış, sonraları beğlikci, âmedci, büyük tezkereci ve hariciye nazırlığı mevkilerine ulaşmıştır.4 Çalışkanlığı ve becerikliliği sayesinde büyüklerinin dikkatini çekerek yakınlıklarını kazanmış olduğunu tarihler kaydediyor.5I. Abdülhamid devrinde; Yeğen Mehmed Paşa’nın azledilmesi üzerine Silahtar Mehmed Ağa vasıtasıyla, sadrazam kedhüdası Halil Hâmid Paşa, 1782 aralığında (25 muharrem 1197) sadrazamlığa getirilmiştir.6 Daha kırksekiz-kırkdokuz yaşlarındaki genç sadrazam, devle-tin buhranlı zamanlarında görev almış, iki sene dört ay süren bu görevinde oldukça yararlı işler görmüştür. 1789 Nisanında (cemaz.1/1199 H.) azledilip Bozcaada’ya gönderilmiştir. Halil Hâmid Paşa aynı senenin Mayıs ayında öldürülmüştür. Aslında I. Abdülhamid Paşa’yı seven ve takdir eden bir padişahtı. Fakat devrin yeniliğe isyan eden havası, Halil Hâmid Paşa’nın geniş ve taassubtan uzak düşüncesi, kendisinin ve yakın arkadaşlarının hayatlarına mal olmuştur.

   Halil Hâmid Paşa’nın sadrazamlığı zamanında padişah bulunan I. Abdülhamid’in iyi niyetli ve gayretli bir padişah olduğunu, atalarının her türlü hayır yapma geleneklerini devam ettirdiğini vakıflarından ve vakfiyesinden öğreniyoruz. İşte bu ortam içerisinde görebileceğimiz Halil Hâmid Paşa’nın vakfiyesindeki «kütüphane»ye ait kısımlara, «Türk Kütüphaneciliğinin Tarihi» yönünden dikkat edilebilir.

1783 (1198 H.) tarihli9 Halil Hâmid Paşa vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivindeki 628 numaralı defterin 547 — 554. sayfaları arasında kayıtlıdır.10 547 – 549. sayfalar vakfiye metnini, 549 – 554. Sayfalar ise Halil Hâmid Paşa tarafından kütüphaneye konulan kitapların basit bir listesini ihtiva etmektedir.

   Genel olarak kütüphane vakfiyelerini; «büyük bir kültür ve sosyal yardım sitesinin tesisine imkân hazırlayan vakfiyeler içindeki kütüphane fasılları» ve «başlı başına bir kütüphane tesisine ait vakfiyeler» olmak üzere iki grupta toplarsak12, Halil Hâmid Paşa Kütüphanesi Vakfiyesini birinci gruba dahil etmemiz mümkündür. Büyük bir site şeklinde olmasa da, vakfiyede gösterilen çeşmeler ve diğer hayırları, kütüphane vakfiyesini; başlı başına bir kütüphaneye ait vakfiye karakterinden ayırıyor. Çünkü Halil Hamid Paşa vakfiyesinde kütüphaneden başka Isparta’da iki çeşme ve şadırvan, Kayseri’nin Tavsun kazasında çeşmeler ile İstanbul’da yakınları için hayırlar kaydedilmiştir.

 Halil Hâmid Paşa’nın incelediğimiz vakfiyesindeki bu kuruluşlar-dan başka, bugünkü Soğuk Çeşme’de Alay Köşkü binasının yanındaki bir çeşmesi14, Kasımpaşa’da Sahaf Muhyiddin Camii avlusunda bir çeşmesi, Davutpaşa iskelesi Beyazid mahallesindeki Sâdiye tekkesinde birvakfı10 olduğunu Uzunçarşılı tespit etmiş bulunmaktadır.

KÜTÜPHANE

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde kayıtlı bulunan Halil Hâmid Paşa vakfiyesinin baş kısmında, vakfiyeyi şer’i sicile işleyen Rumeli Kadısı Ahmed Atau’llah ibn Abdu’r-rahman’ın imzası bulunduğu kayıtlıdır:

«Ba imzâ-ı Ahmed Atâu’1-lâh ibn Abdu’r-râhman el kadı bi’s-sâhirî Rumeli gufira lehûmâ.»

Halil Hâmid Paşa vakfiyesinde, hemen her vakfiyede bulunan besmele, hamdele, salvele ile başlayan ve vakfın adı anılan bölüme geçilmektedir. Dua kısmında vakfın ve hayır işleminin Tanrı katındaki değerinden bahsedilmekte, sonra da vakfı yapan Halil Hâmid Paşa’yı Öven satırlara rastlanmaktadır:

…sâhibü’l-hayrât ve’1-hâsenat ve râgıbû’s-sadâkat-ı ve’1-meberrâthâlâ mesnedi vezâret-i uzmâ ziyverî bezlû muadeletleriyle pür ziybî ba-hâ ve makârri vekâlet-i kübrâ envâr-ı zâtı hurşidî le’manlarıyle pür-nûrve ziya olan vezirû’z-azâm … vekil-i mutlak nâfizu’l-ahkâmı cihandanve sâdrı-âzam kerimüz’z-zâtî hazreti şehriyân el-veziru’1-es’adil ekremve’1-müşirû’l-emcedil efhâm masdarı el-tâfı cezil-seıiyyi Halil râbbı ce-lil hazreti Halil Hâmid Paşa…»

Halil Hâmid Paşa’yı öven bu satırlardan sonra vakfiyenin tespit ve tescili için kurulan şer’iyye mahkemesinden bahsedilip, bu toplantıda vakfa tayin edilen «mütevelli» anılmaktadır

…isti’mâ ve tahriri içün canibi şeri’ata garrâdan me’zûnen irsâl olunan Rumeli kuzâtından Mevlâna Cezbi Mustafa Efendi’nin mahzâr-ıâlâ-ı sübhâniyye ve mâdâr-ı niâmai rabbâniyye olan saray-ı bihişt aza-larından Beyler Odası’nda akdeylediği meclis-i şer’i hâtîri lâzimul-teş-rifte müşarünileyh Hazretleri meclisi makûdî mezkûrde vakf-ı ve’t-tekmil mütevelli nâsb ve tayin badehu azl ve tefriği baliğle kâm-bin buyurdukları imâmlarıyla müderrisini kirâmden Hafız İsmail Efendi ibnHüseyin Efendi mahzarında ikrâr-î sâhıh-ı şer’i ve itiraf sârih-ı mer’i buyurub…»

Bundan hemen sonra kütüphanenin kurulduğu yere ait bilgi verilmektedir. Vakfiyeye göre kütüphane, Hacı Abdi Camisi içinde ayrı bir köşede yaptırılan bölmede kurulmuştur. Cami kütüphaneleri karakterindedir. Halil Hâmid Paşa, kütüphane binasından başka aynı zamanda bu caminin tamiri sırasında bazı binalar da yaptırılmıştır.

Vakfiyede kütüphanenin yeri şöyle belirtilmiştir:

«Vilâyet-i Anadolu’da Hâmid Sancağı’nda nâsiye zâr-ı kadimim olanIsparta kasabasında vak’i Hacı Abdi nam sâhibu’l-hayrın cami-i şerif-iderûnunda müceddeten bina ve ihya eylediğim kârgir kütübhâne…»

Kütüphanenin kuruluş amacı vakfiyede açık olarak belirtilememiştir. Bununla beraber; kütüphane halkın, devrin bilginlerinin ve medrese öğrencilerinin devamlı uğrayacaklar yer olan camide kurulduğuna göre kütüphanenin amacı, devrin bilginlerine, medrese öğrencilerine ve kitaplardan istifade etmek istiyen herkese açık tutulması olarak söylenebilir :«…kütüb-hânei merkûme derûnuna vaz’ettirdiğim beyne 1-ulema mü-tedâvil olan fünûndan fenni tefsir ve hadis ve fıkıh lügat ve ulum-uâliyyeye dair kütüb-ü nefise-i madûdemi…»

Vakfiyenin bundan sonra gelen kısmında, kütüphanede görev ala-cak kişilerin kimler olduğu açıklanmaktadır. Önce kütüphaneye tayin edilen iki hafız-ı kütüb’ten söz edilmekte ve bunların oturmaları için ev verilmektedir.

Vakfiyede bu konu şöyle ifade edilmektedir:

«…kargir kütüb-hane ve ittisaline kâin büyût-u adîdeyi müştemiliki bab menzil … ve zikr olunan menzilini hâfız-ı kütüb olanlara tayinedüb, birine hâfız-ı kütübü evvel Ali Efendi’yi ve birine hâfız-ı kütübüsâni Kasım Efendi’yi iskân ettirmiş idim…»

Vakfiyede belirtildiğine göre kütüphanede görev alacak birinci hafız-ı kütüb Ali Efendi’ye günde (80) akçe, ikinci hafız-ı kütüb Kasım Efendi’ye günde (60) akçe ödenecektir. Kütüphanenin bevvâblığını vef errâşlığını yapacak olan Ahmed Efendi’ye bevvâblık için günde (10) akçe, ferrâşlık için günde (10) akçe olmak üzere günde (20) akçe verilecektir. Ayrıca kütüphanenin tuvaletinin temizliğine bakacak olan Molla Süleyman’a günde (6) akçe verilmesi istenmektedir. Kütüphanedeki kitapların onarımı ve sağlamlaştırılması için bir ciltci tespit edilmiştir. Günde (2) akçe karşılığında vazife görecektir :

«…hâfız-ı kütübü evvel mezbur Ali Efendi’ye yevmi seksen akçeve sânisi merkum Kasım Efendi’ye yevmi altmış akçe ve kütübhanei merkûme bevvâbı Ahmed Efendi’ye yevmi on akçe bevvâblık ve on akçe ferrâşlık, cem’an yirmi akçe vazife verile … ve kütübhanei merkûme

mücellidine yevmi iki akçe ve kütüb-hane kenifleri tâthirine tayin olu-nan Molla Süleyman’a yevmi altı akçe vazife…»

Halil Hâmid Paşa, kütüphaneden dışarıya hiçbir surette kitap çıkartılmasına izin vermemektedir. Vakfiyede de belirtildiği gibi ayrıca her hafta kitapların sayımı yapılacaktır. Bu işin nezâret ve mukabele-sine karşılık günde (5) akçe ödenecektir. Böylece kitapların kaybolma-sının önüne geçileceği düşünülmüştür:

«…kütübü merkûmeme nazır ve beher hafta ta’dat ve kütüb-ha-nei merkûmeden gerek ruhân ve gerek kefil-i mal zuhur eder ise dahi;idhâl ve ihraca rıza vermeyüb, nezâret ve mukabelesinde yevmi beşakçe vazife verile…»

Vakfiyede belirtildiğine göre, vakfın mutasarrıflığını hayatta kaldığı müddetce Halil Hâmid Paşa bizzat yapacaktır. Ölümünden sonra eşi Ayşe Hanım’ı mütevelli tayin etmektedir. Daha sonra sülalesinin büyük kişisi mütevelli olacak, soy kesildiğinde ise en yakınlarının en büyük evladına bu görev geçecektir:

«…ve ben lâbisi libâsı hayatta oldukça vakf-ı mezbûrurnun vazife-itevliyat ve gallâtına mutasarrıf olam. Bi-emrî’1-lâhi teâlâ nidayı beşaretmümaî-irciiyye leb^beyki zenî icabet olduğumda halile-î muhterememfâhrû’l-muhadderât zübdetû’l-muvâkkırat iffetlû, ismetlû Ayşe Hanımibneti’l-merhûm el-hacc Halil Ağa mütevelli olub, vazifeye mutasarrıfola. Bade vefâtiha benim sûlbi evladımız ekberi ve evladı evladım veevladı evladımın ekberi batnen bade batnin mütevelli ola. Neûzü’b-‘bil-lâhı teâlâ bâdel inkirazûl’l-evlad asâbatımın ekberi bâdehüm evlaalarıâlâ’t-tertib bâdehüm ûtekâ ve atikâtım ve evlatları batnen bade batninve fer’ân gıbbe aslın mütevelli olalar…»

Vakfiyenin bu kısmından sonra kütüphane, çeşme ve diğer hayırları için tesbit ettiği gelirlerin cinsleri ve miktarları kaydedilmektedir.549. sayfanın altından başlamak üzere 550 – 553. sayfalar arasında Halil Hâmid Paşa tarafından kütüphaneye vakfedilen kitapların listesi ilâve edilmiştir.

Halil Hâmid Paşa’nın bu kitaplarında şu Arapça beyit okunmaktadır:

Bu beyit, «Yüce Tanrı, naçiz kulu Halil Hamid’i kıyamet gününde korusun.» gibi bir isteği dile getirmektedir.

Vakfiyede gösterildiği gibi kütüphanenin yeri ilk kurulduğu zaman Hacı Abdi Camisi içindedir. Daha sonra eski belediyenin bulunduğu binanın alt katına yerleştirilmiş, buradan Halkevi binasına taşınmıştır. Bugün ise Millî Eğitim Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan yeni binasında bir halk kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. Kütüphane, kurucusunun ismini taşımakta ve «Halil Hamid Paşa Kütüphanesi» adıyla anılmaktadır