22 Aralık 2024
Camiler

BALAT İLYAS BEY KÜLLİYESİ- AYDIN

Avrupa’nın kültürel miras değerlerini korumayı misyon edinen Europa Nostra’nın her yıl yaptığı ödüllendirmede “tarihî yapıtların onarımı ve korunması” kategorisinde 2012 yılında Türkiye’den ödül alan tek proje Aydın-Balat İlyas Bey Külliyesi’nin restorasyon projesi oldu.
Aydın’ın Didim ilçesine bağlı Balat (antik Milet/Miletos) ören yerinde , tarihî kalıntılar üzerine 15. yüzyılın başlarında inşa edilen İlyas Bey Külliyesi döneminin en önemli mimarlık eserlerinden birisidir. Bizans döneminde küçülerek antik tiyatro ve çevresinde bir kastron (kale kent) niteliğindeki Palatia / Balat yerleşimi Menteşe Beyliği’nin eline geçmesinden sonra deniz ticaretinin buradan yapılmaya başlanması nedeniyle tekrar canlanmıştır. Ankara Savaşı’nın ardından, Timur tarafından beyliğin Menteşe Hanedanı’na verilmesinden sonra, Balat’ın 15. yüzyılın ilk yarısında Beçin’den sonra Menteşelilerin ikinci başkenti olduğu biliniyor. Menteşeoğulları’nın son hükümdarı İlyas Bey tarafından Balat’ta 1404’te yaptırılan cami, medrese, imaret, çifte hamam, çarşı gibi birimlerden oluşan bu külliye, Anadolu’da Beylikler devri sanatının en özgün anıtlarından birisidir. Bu dönemde Venedik elçisi sıfatıyla Balat’a gelen Giritli Leonardo Dellaporta İlyas Bey’in Balat’ta bahçelerle çevrili ikametgâhında ağırlanmış ve bu bahçelerin güzelliğinden çok etkilenmiştir.

Menteşeoğulları döneminin simgelerinden olan bu külliye özellikle cami bölümünün özgün mimarisi, cephe tasarımı ve bezemeleriyle Anadolu Türk mimarisinin önde gelen eserlerinden birisidir. Kare planlı, tek kubbeli caminin duvarlarında kullanılan kaliteli mermer bloklar antik Milet harabelerinden devşirilmiş, büyük bölümü yeniden işlenerek duvarlara yerleştirilmişlerdir. Mihrap, portal ve pencere çerçeveleri gibi özgün dekoratif nitelikli bölümlerin yüzeyleri düzgün ve perdahlıdır. Kubbesi ve kubbeye geçişi tuğla örgülüdür. Kubbenin üzeri geleneksel oluklu kiremitle kaplanmıştır.
Geçirdiği depremler nedeniyle caminin tuğla minaresi gövdeden itibaren bütünüyle yıkılmış, statik sorunlar giriş cephesindeki mermer sütunlar ile örgü elemanlarında yarılma-ayrılma-kırılma ve parça kopmalarına yol açmıştır. Portal ile iç ve dış pencere alınlık ve çerçevelerinde, geçme ve kakma olarak yerleştirilmiş, dekoratif nitelikli renkli taş ve çini kullanımı karakteristiktir. Genelde tek renk firuze sırlı çinilerin yanı sıra lacivert ve mor örneklere de rastlanmaktadır. Caminin ön cephesinde son yıllarda define arayıcıların yol açtığı bilinçsiz tahribat bu tarz ata yadigârlarının maruz kaldığı insan eliyle verilen zararlara ibretlik bir örnektir.
Cami ile ortak bir avlu etrafında yer alan medrese yapısı, kubbeli baş odası dışında bütün mekânların üst örtüleri yıkılmış; duvarları kısmen ayakta kalabilmiştir. Bazı mekânlarındaki hatıl izlerinden yapının iki katlı olduğu düşünülmektedir. Medresenin dış cepheleri ve duvarları moloz taş ve devşirme mermer bloklar kullanılarak inşa edilmiştir. Odaların kapı, kemer ve söveleri ile avlu zemininde iri mermer bloklar kullanılmıştır. Dershane (baş oda) odasının kubbesi tuğladan inşa edilmiş, dışarıdan oluklu kiremitle kaplanmıştır. Mekânların iç yüzeylerinin sıva ile kaplanmış olduğu mevcut kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Cami ve medrese binalarının kuzeydoğusunda biri büyük diğeri küçük yan yana iki harap hamam binası da bulunmaktadır. Her iki binanın da birçok mekânının üst örtüsü yıkılmış; moloz taş ve devşirme mermer bloklarla yapılan duvarları kısmen ayakta kalabilmiştir. Büyük Hamam’ın soyunmalık kısmının zemini iri mermer bloklarla kaplanmıştır. Kemer, kubbe ve kubbeye geçişi tuğladan yapılmış hamamların iç duvarları tamamen harç ve sıva tabakalarıyla kaplanmıştır. Hamam binalarındaki sıvalar üzerindeki baskı tekniğinde işlenmiş ilginç süslemelerin bazıları üzerindeki kırmızı boya kalıntıları, bu süslemelerin boyalı olduklarını göstermektedir. Bazı mekânlardaki sıvalar üzerinde gemi tasvirlerine de rastlanmaktadır.
Medrese ile hamam binaları arasında bunlarla bağlantılı bir de çeşme yapısı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra külliye yapılarının etrafını 15. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar farklı özellikler gösteren çok sayıda İslam dönemi mezar taşının yer aldığı bir mezarlık alanı çevrelemektedir.
Külliyeyi oluşturan bu yapılar, 1955 yılındaki depremin ardından terkedilen Balat yerleşiminin ayakta kalabilmiş en önemli İslam dönemi anıtlarındandır. Hamam, medrese ve çeşme yapıları kısmen, cami ise bütünlüğünü büyük ölçüde koruyarak bugüne ulaşabilmişlerdir.
Uzun yıllar her türlü dış etkiye açık harabe durumundaki bu benzersiz külliyenin çağdaş yöntemlerle korunması ve yaşatılması konusunda son yıllarda Söke’nin köklü kuruluşlarından Söktaş’ın sponsorluğunda önemli bir girişim başlatılmıştır. Bu örnek girişim çerçevesinde geliştirilen Balat İlyas Bey Külliyesi koruma ve onarım çalışmaları, TC Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü, Aydın Bölge Müdürlüğü adına, Söktaş Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ sponsorluğunda, (8) KABA Eski Eserler Koruma-Değerlendirme ve Mimarlık Ltd. tarafından yürütüldü.
Mimar Cengiz Kabaoğlu’nun başkanlık yaptığı bu çalışmalar, ODTÜ, Ege Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi’nden arkeolog, sanat tarihçisi ve mimarların yer aldığı akademik danışma kurulunun desteğiyle “Milet İlyas Bey Külliyesi, Alan Yorumu ve Sunumu Planı ve Koruma-Onarım, Çevre Düzenleme ve Sergileme Uygulamaları Projesi” çerçevesinde farklı uzmanlık alanlarını içeren çok sayıda alt projeler ile hayata geçirildi. Proje çalışmaları araştırma ve uygulama olmak üzere iki aşamadan oluşmuş; araştırma/belgeleme çalışmaları Ocak-Eylül 2007 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş, Ekim 2007’de başlatılan restorasyon uygulamalarına yönelik çalışmalar ise 2011 yılı yazında tamamlanmıştır.
Proje kapsamında yürütülen restorasyon çalışmalarında Venedik Tüzüğü’nün 9-13. maddelerinde belirtildiği gibi alandaki yapı ve kalıntıların sanatsal ve belgesel niteliklerini zedelemeden mevcut durumlarının iyileştirilerek korunmasının temel yaklaşım olarak benimsenmiş olması sevindiricidir. Yıkılmış, yok olmuş kısımlarda yeniden yapıma (rekonstrüksiyon) yönelik uygulamalardan kaçınıldığı; buna karşın yıkılma, çökme riski taşıyan mimari elemanlarda güçlendirme amaçlı kısmi tamamlamalara gidildiği görülmektedir.
Medresede özgün kubbe örtüsü duran dershane odası hariç diğer bütün mekânların üzeri, ahşap kolon ve makaslardan oluşan, yapıya değmeyen modern koruyucu bir çatı ile örtülmüştür. Aynı tarz koruma çatısı hamam binalarında da uygulanmıştır. Caminin giriş cephesindeki depremden kaynaklanan sarsıntı ve dengesiz yük dağılımı nedeni ile tahribata uğramış revak sütunlarının benzerleriyle değiştirildiği; özgün sütunların ise onarılarak alanda sergilendiği görülmektedir.
Restorasyon projesiyle paralel olarak İÜ Edebiyat Fakültesi, Türk ve İslam Sanatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Baha Tanman ve Harvard Üniversitesi Tarih Bölümü Doktorantı Leyla Kayhan Elbirlik’in editörlüğünde, Balat İlyas Bey Külliyesi’nin bir de anıtsal bir kitabının yayımlandığını da belirtelim.
Anadolu’da Beylikler devri sanatının en özgün anıtlarından birisi olan İlyas Bey Külliyesi’nin bu kapsamlı onarımından sonra yıkıcı etkilerden korunabilmesi ve mekânlarının kültürel işlevlerle yaşatılabilmesi açısından bir müze park alanı düzenlenmesiyle gezilebilmesi önem kazanmaktadır. Bu önemli düzenlemenin ilgili Bakanlığımız tarafından biran önce hayata geçirilmesini dilerim. Bunun yanı sıra gelen ziyaretçiler açısından Milet’in tarihî peyzajı içinde külliyenin genel siluetinin ayrılmaz bir parçası da buradaki yaşlı sevimli menengiç ağaçlarıdır. Yapılacak düzenlemelerde burayla bütünleşmiş bu görkemli menengiçlerin anıtlarla birlikte korunmasına özen gösterilmesini de özellikle belirtmek isterim.
NOTLAR
1. 50’yi aşkın Avrupa ülkesinden 250 sivil toplum örgütünü ve kâr amacı gütmeyen kuruluşu bir araya getiren Europa Nostra’nın toplam üye sayısı 5 milyon AB vatandaşına ulaşmakta, ayrıca 150’yi aşkın ortak kamu yetkilisi ve kurumundan ve 1.500’ü aşkın bireysel üyeden destek almaktadır. Bu yılki Europa Nostra’ya 31 ülkeden katılan 226 proje arasında 28 proje ödül almaya hak kazanmıştır.
2. Batı Anadolu’nun en eski ve en önemli yerleşmelerinden biri olan Milet, 12 İon kentinden biri olarak, MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Karadeniz kıyısında, içinde Trabzon, Sinop ve Kırım’ı da kapsayan, kendine bağlı 98 koloni kenti kurarak önemli bir deniz gücünün de merkezine dönüşmüştür. Günümüzde Aydın’ın Söke İlçesi’ne bağlı Akköy’ün 5 km. kuzeyinde ve Balat köyü yakınındadır. Limanı Büyük Menderes (klasik adı Meander) tarafından doldurulduğu için bugün denizden yaklaşık 10 km. içeridedir. Eski haritaları için bkz. Başgelen, Nezih, 2005, Eski Haritalarda Batı Anadolu, İstanbul. İlk olarak 1873’te Fransız arkeolog Olivier Rayet tarafından araştırılan Milet’te 1899 yılında Theodor Wiegand (1864-1936) başkanlığında Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından başlatılan sistematik kazılar II. Dünya Savaşı sırasında verilen ara dışında günümüze kadar kesintisiz sürdürülmüştür.
3. Balat, Bizans döneminde “Ta Palatia” adıyla Menderes deltasında önemli bir liman yerleşimidir. Bizans dönemi yapıları için bkz. Müller-Wiener, W. 1973/1974, Die “Große Kirche” (sog. Bischofskirche) in Milet, IstMitt 23/24, ss.131-134. Ayrıca, 1977, Michaelskirche und Dionysos-Tempel, Baubefunde und Phasengliederung, IstMitt 27, ss.94-103; aynı yazar, 1981, Rundkirche bei der Süd-Mauer [von Milet], IstMitt 31, ss.96-99. Miletos kazıları, Menteşe Türklerinin Balat’taki ilk yerleşim alanının da Orta Bizans döneminde antik tiyatronun içine inşa edilen bu “kastron” ile onun çevresinde olduğunu ortaya koymuştur.
4. Menteşe Beyliği zamanında Menderes nehri üzerinden yürütülen yoğun ticaret sayesinde tekrar bayındır hale gelen bu şehrin Türk dönemi mimari yapıları hakkında ayrıntılı ilk bilgiler için bkz. Wulzinger, Karl, Paul Wittek, Friedrich Sarre, 1939-40, Das islamische Milet, III/4, Leipzig, Berlin. Menteşe Beyliği zamanında inşa edilen yapıları tanıtıp inceleyen bu yayında yer alan epigrafik ve görsel belgelemeler, günümüze kadar önemini büyük ölçüde korumuştur. Ayrıca bkz. Meinardus, Otto, 1973, “Testimonies to the Economic Vitality of Balat, the Medieval Miletus”, Belleten, sayı:37, ss.145, 148, 189-296; Müller-Wiener, W. 1981, “Milet. Vorbericht über der Arbeiten des Jahres 1980: İslamische Denkmäler im Stadtgebiett,” Istanbuler Mitteilungen, sayı:31, ss.95-149; Menteşe Beyliği dönemindeki Balat şehrinin durumunu zengin bibliyografyasıyla en kapsamlı şekilde özetleyen Türkçe çalışma için bkz. Durukan, Aynur, 1999, “Tarih Boyunca Balat (Miletus/Palatia)” Milet Müzesi Yıllığı, 3, s.725. Bu konuyu tamamlayan etütler için bkz. Durukan, Aynur, 2000, “Balat’taki Türk Dönemi Eserleri, Milet Müzesi Yıllığı, 4, ss.7-36; Duran, Remzi, 2002, “İlyas Bey Külliyesinin Medrese Binası Üzerine Bazı Değerlendirmeler”, Selçuk Üni. Sos. Bil. Fak. Dergisi, sayı:8, ss.133-150. Balat, Osmanlıların eline geçmesinden sonra önemini kaybetmiş ve küçük bir köy olmuştur.
5. Manousakas, M.I. 1966, “Un Poeta Cretese Ambasciatore di Venezia a Tunisi e Presso i Turchi,” Venezia e l’Oriente fra tardo Medioevo e Rinascimento, Floransa, s.297.
6. 19. yüzyılın sonlarından itibaren çeşitli depremler geçiren cami, en son 1955 depremindeki önemli hasardan sonra kullanılamaz hale gelmiştir. Depremin ardından 1955-1972 tarihleri arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1985 yılında da İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Milet Kazısı Başkanlığı tarafından koruma amaçlı bazı müdahalelerde bulunulmuştur.
7. Balat İlyas Bey Külliyesi ve Milet harabelerinin Söktaş’ın yönetimindeki Kayhan ailesinin tarihinde de ayrı bir yeri ve önemi olduğu biliniyor. 1890’larda Büyük Menderes havzasında meydana gelen şiddetli deprem sonucunda zarar gören Balat İlyas Bey Külliyesi 1900’lerin başında Kayhan ailesinin büyük dedesi, Söke eşrafından Hacı Halil Paşa tarafından belirli ölçüde onarılmış ve Hacı Halil Paşa da bu hizmetinden dolayı 1905 senesinde Padişah II. Abdülhamid tarafından “ikinci rütbeden bir kıt’a mecîdî nişan-ı zî-şânı” ile ödüllendirilmiş. Ayrıca Almanların yürüttüğü Miletos kazı çalışmalarına yaptığı katkıdan dolayı da Kaiser II. Wilhelm, Hacı Halil Paşa’yı 22 Eylül 1902 tarihinde üçüncü rütbe Aigle Rouge (Roter Adlerorden) nişanına layık görmüş.
8. 1971 yılında kurulan ve halka açık bir şirket olan Söktaş, Aydın’ın Söke ilçesinde kurulu entegre tesislerinde ve 2009’da Hindistan’da açtığı fabrikasında dünya modasına yön veren ünlü markalar için gömleklik kumaş tasarımı ve üretimi yapan bir kuruluş. Söktaş’ın beş yıl önce başlattığı Balat İlyas Bey Külliyesi’nin onarım ve restorasyon çalışmaları Söktaş’ın 40. kuruluş yıldönümü olan 2011’de tamamlanarak hizmete sunulmuş.
9. Projenin bilimsel danışma kurulu üyeleri: Prof. Dr. Aynur Durukan (Hacettepe Ü.), Doç. Dr. Neriman Şahin Güçhan (ODTÜ) ve Prof. Dr. Uğurhan Akyüz (ODTÜ). Alandaki kazı ve temizlik çalışmaları: Milet Müzesi Müdürlüğü adına Yrd. Doç. Dr. Şakir Çakmak ve Yrd. Doç. Dr. Yekta Demiralp (Ege Ü.). Jeoradar çalışmaları: Doç. Dr. Selma Kadıoğlu ve Prof. Dr. Yusuf Kaan Kadıoğlu (Ankara Ü., Mühendislik Fakültesi). Malzeme analizleri, petrografik incelemeler, bozulmalar ve korumaya yönelik araştırmalar: Doç. Dr. Bekir Eskici, Doç. Dr. Y. Selçuk Şener, Uzm. Ali Akın Akyol ve Prof. Dr. Yusuf Kaan Kadıoğlu (Ankara Üniversitesi). Yapı ve kalıntılarda gözlenen yapısal sorunların giderilmesine yönelik çalışmalar: Doç. Dr. Uğur Polat ve Prof. Dr. Uğurhan Akyüz (ODTÜ). Alandaki yapı ve kalıntıların belgelenmesi ve projelendirilmesi çalışmaları KABA bünyesinde: Cengiz Kabaoğlu, Arzu Nizamoğlu Batman, Faruk Zarşat, Özgür Karakaş, Şinasi Kılıç, Şule Algın, Mustafa Durcan ve Ömer Ekim.
10. Külliye üzerine kapsamlı bir monografik çalışma olan bu kitapta Menteşeoğlu Beyliği döneminde Balat’ın konumuna, Menteşeoğulları’nın ve İlyas Bey’in Batı Anadolu’daki önemine ve etkisine geniş yer verilmiş. Bu bağlamda eserde Anadolu Beylikleri konusunda uzman tarihçiler Elizabeth A. Zachariadou, Anthony Luttrell, Feridun M. Emecen ve Tuncer Baykara’nın makaleleri yanı sıra Kayahan Türkantoz ve Ayda Arel’in dönemin kent dokusu ve mimarisi üzerine ayrıntılı değerlendirmeleri bulunuyor. Kitapta yer alan Balat İlyas Bey Külliyesi ile ilgili günümüz fotoğrafları mimar ve fotoğrafçı Cemal Emden tarafından çekilmiş.

Bir yanıt yazın