7 Ekim 2024
AVRUPA GEZİLERİM

MOSTAR – BOSNA-HERSEK

    Bosna-Hersek’in başşehri Sarajevo’nun (Saraybosna) 162 km. güneybatısında deniz seviyesinden 59 m. yükseklikte, Sarajevo’yu Adriya denizi kıyısına bağlayan önemli yol üzerinde yer alır. Hersek bölgesinin merkezi olan şehrin ortasından Neretva nehri geçer. Adı Boşnakça’da ve diğer Slav dillerinde “köprü” anlamına gelir (most: köprü). Buraya Mostići, Mostar ve daha doğru olarak Mostari (köprücüler) denilmiştir. Evliya Çelebi de Mostar’ın “köprülü şehir” mânasına geldiğini belirtir (Seyahatnâme, VI, 481).

    Türk-İslâm kültürü bakımından Bosna-Hersek’in Sarajevo’dan sonra ikinci önemli şehri olan Mostar’ın tarihi fazla eskiye gitmez. Mostar ovasında Romalılar döneminde bir koloni olduğundan söz edilirse de bu yerleşme süreklilik kazanmamıştır. Dalmaçyalı M. Orbini ve P. Luccari’nin rivayetlerine göre yeni Mostar şehri, 1440’ta St. Sava dukası Stefan Vukčić Kosača’ya tâbi Gost Radivoj tarafından kuruldu. Mostar’ın adı ilk defa 3 Nisan 1452 tarihli bir Dubrovnik belgesinde geçer. Burada, Vladislav Hercegović adındaki prensin babasına karşı ayaklandığında Blagaj’ı ve Neretva Köprüsü üzerindeki iki küçük kaleden (Duo Castelli al Ponte di Neretua) oluşan bölgeyi, yani bugünkü Mostar ve civarını ele geçirdiğinden söz edilir. 1466-1468’de Blagaj, Osmanlılar tarafından fethedildikten az önce Mostar da zaptedilmiş olmalıdır.

    Hersek bölgesinin fethi 888’de (1483) tamamlandıktan sonra Mostar’ın stratejik bir merkez olarak önemi arttı. Hersek’in merkezi Blagaj’ın yerini Mostar alınca burası bir askerî ve ticarî merkez sıfatıyla hızlı gelişme kaydetti. Bosna vilâyetine ait 872-873 (1468-1469) tarihli kayıtları ihtiva eden bir icmal tahrir defterinde bu yer Mostar (Köprülü Hisar) adıyla zikredilir. Aynı tarihte küçük bir yerleşim birimi durumundaydı ve on altı hıristiyan hânesi nüfusa sahipti, civarda ise otuz köy bulunmaktaydı. 877’de (1473) Mostar’da bağlı olduğu Foça kadısının bir nâibi görev yapıyordu. Bu sırada şehirde tedrîcî olarak müslüman nüfus ortaya çıktı. XVI. yüzyılın başlarında inşa edilen Sinan Paşa Camii (Atik Dzamija) ve Hamamı müslüman nüfusun toplanmasına katkıda bulundu. Nitekim şehrin en eski müslüman mahallesi de bu cami etrafında oluşmuştur (Mujezinović, Islamska Epigrafika, III, 146-147). 925’te (1519) Mostar kadılık merkezi olarak kaydedilir. Aynı tarihte Mostar’da yetmiş beşi hıristiyan ve on dokuzu müslüman olmak üzere doksan dört hâne (tah. 400-500 kişi) vardı (Šabanović, s. 188-189). 928’de (1522) burası stratejik önemi dolayısıyla Hersek bölgesinin merkezi haline getirildi. 11 Receb 928 (6 Haziran 1522) tarihli bir belgede söz konusu Hersek sancak beyliği Mostar sancağı (Mostar paşalığı) şeklinde de zikredilir. XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şehirde müslüman nüfus artış gösterdi, yeni mahalleler kuruldu. İlk yıllarda Neretva nehrinin sadece sol kıyısında bulunan şehir XVI. yüzyıldaki gelişmelerle nehrin sağ kıyısına da yayılmaya başladı. Nezir / Nâzır Ağa (XVI. yüzyılın ortaları) ve Tabakhâne (1610) camileri bu gelişmeyi göstermekte, özellikle 965’te (1558) yapılan Karagöz Bey Külliyesi’nin (cami, medrese, kütüphane) Mostar’a damgasını vurduğu anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılın ikinci yarısı ve XVII. yüzyılın başlarında zanaat ve ticaret sahalarında gelişme kaydedildi. En meşhur yapılar da 1550-1650 yılları arasında ortaya çıktı (Mujezinović, Islamska Epigrafika, III, 175-344). 993’te (1585) Mostar’da on dört müslüman ve iki hıristiyan mahallesi, 1041’de (1631) yirmi iki müslüman, iki hıristiyan mahallesi vardı. Hıristiyan mahallelerinden birinde Katolik kilisesi mevcuttu. XVII. yüzyılın sonlarına doğru şehrin nüfusunun 12.000’i aştığı tahmin edilmektedir. Buna aynı yüzyılın ortalarında Ortodoks Sırplar da dahil olmuştur.

    Mostar’ı 1074 (1664) yazında ziyaret eden ve burayı çok sıcak bulan Evliya Çelebi şehirde elli üç mahalle, 350 dükkân, kırk beş cami ve mescid, kaygan taştan yapılmış, üzeri kiremit örtülü 3040 kadar kâgir evden söz eder. Ev sayısı hakkında verdiği rakam çok abartılıdır. Ancak bu sıralarda şehrin fizikî açıdan gelişmiş olduğu da bir gerçektir. Evlerin çoğu Neretva nehrinin sol kıyısında yer almaktadır. Bu kısımda Mostar Çarşısı ve pazarı vardır. Batı kısmında ise tabakhâne, on dokuz su değirmeni, iki hamam ve medreseler bulunmaktadır. Ayrıca yine bu kesimde bahçeler ve tarlalar mevcuttur. Evliya Çelebi Mostar halkının Türkçe, Boşnakça ve Latince konuştuğunu belirtir (Seyahatnâme, VI, 483-486).

    1652, 1693 ve 1717 yıllarında Mostar Venedikliler’in saldırısına mâruz kaldı. 1693 saldırısından sonra şehir surlarla çevrildi ve iki küçük kalesi tahkim edildi. Hersek bölgesi daha sonra Bosna vilâyetine ilhak edildiğinde şehre vali adına bir mütesellim geldi. 1832’de Hersek yeniden vilâyete dönüştürülünce Mostar bu defa vilâyet merkezi oldu ve valiliğe getirilen Ali Paşa Rıdvanbegoviç burada oturdu. 1856’da Rus konsolosu Aleksandar Giljferding şehirde 1500 müslüman, 500 Sırp ve 300 Hırvat evi olduğunu belirtmektedir. 1291 (1874) tarihli Bosna Salnâmesi’nde Mostar’da kırk beş cami, beş medrese, bir rüşdiye, on altı mektep ve yirmi altı hanın bulunduğu kaydedilir.

     1878’de Bosna-Hersek bölgesi Batılı devletler tarafından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu himayesine verildi. Mostar halkı arasında yeni işgal güçlerine karşı gelip gelmeme konusunda çıkan tartışmalar kısa sürede kargaşalığa sebep oldu. Halk devlet dairelerine hücum edip 2 Ağustos 1878’de Mostar müftüsü Mustafa Sıdkı Karabeg’i, Mostar Kaymakamı Murad Bey’i, Mostar kadısını, Mostar mutasarrıfı Mustafa Paşa’yı ve onun damadını Suhodolina’da katletti. 5 Ağustos’ta Avusturya-Macaristan kuvvetleri herhangi bir direnişle karşılaşmadan şehre girdi. 1908’de resmen bu devletin bir parçası haline gelen şehir Avusturya-Macaristan’ın dağılmasına kadar (1918) böyle kaldı. 1878-1918 yılları arasındaki dönemde zaman zaman Avusturya-Macaristan idaresine karşı bazı faaliyetlere girişildi. Özellikle Mostar müftüsü Ali Fehmi Câbiç’in önderliğinde başlatılan kültür otonomisi hareketi on yıl sürdü (1899-1909). 1906’dan itibaren dinî muhtariyet hareketi Müsâvât adıyla yayımlanan bir siyasî gazete ile başlatıldı. 1912-1918 yıllarında müslüman aileler için Biser adında bir gazete ile otuz kadar kitap ve broşür ihtiva eden “Muslimanska Biblioteka” seri neşriyatı çıktı. Bu dönemde Osmanlı üslûbundan ayrı olarak yeni Memlük stiliyle çok sayıda eser (okul, hastahane, otel vb.) inşa edildi.

    Mostar, Avusturya-Macaristan idaresinin sona ermesinin ardından kurulan, önceleri Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve daha sonra Krallık Yugoslavyası adıyla bilinen devletin toprakları içinde yer aldı. 1929’da merkezi Split (Dalmaçya) olan Primorje eyaletine bağlandı. 1918-1941 yılları arasında halkın bir kısmı Türkiye’ye, bir kısmı da dönemin Yugoslavya’sı içerisine göç ettirildi. II. Dünya Savaşı döneminde (1941-1945) Almanya ve İtalya iş birlikçisi olarak tesis edilen Bağımsız Hırvatistan Devleti’ne dahil oldu ve Hırvat unsurunun etkisi altında kaldı. Bu savaşın ardından kurulan yeni Tito Yugoslavyası devrinde (1945-1990) altı cumhuriyetten biri olan Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti içinde Hersek bölgesine ait bir idarî birimin merkezi haline getirildi. Bu dönemin ilk yıllarında birçok dinî yapı yıktırıldı. Bosna-Hersek’teki iç savaş (1992-1995) Mostar’ı harabeye çevirdi. Osmanlı döneminden kalma eserlerin çoğu tahrip edildi. Özellikle hedef seçilen Mostar Çarşısı ve tarihî köprüsü Hırvat topçu ateşiyle yıkıldı. Savaş sürerken Hırvat Savunma Konseyi adlı silâhlı örgütle dönemin Hırvatistan lideri Franjo Tudman’ın etkisi altında olan Hırvat Demokrat Birliği arasındaki anlaşma sonucu başşehri Mostar olmak üzere Herceg-Bosna adıyla müstakil bir Hırvat cumhuriyeti ilân edildi. Ancak Dayton Antlaşması’ndan sonra (1995) bu siyasî oluşum tanınmadı. Mostar, bugünkü Bosna Cumhuriyeti’ni meydana getiren iki federal yapıdan birini oluşturan Bosna-Hersek Federasyonu’nda önemli şehirlerden biri sayılmaktadır. Temmuz 1994’teki barış harekâtı, etnik grupların bir arada yaşamasını ve şehrin yeniden inşasını desteklemek için milletlerarası anlaşmalar çerçevesinde Mostar şehrinin idaresini üstlendi. Mostar’ın milletlerarası bir statü kazanması için 20 Şubat 1996’da bölge altı belediyeye bölündü ve bütün belediyeler Avrupa Birliği’nin şehir yöneticisinin kontrolüne verildi. Söz konusu belediyelerin üçünde müslüman Boşnak etnik grubu çoğunluğu teşkil eder.

    Mostar’da XIX. yüzyıl sonlarında 17.000 dolayında olan nüfus 1921’de 18.176, 1953’te 31.608, 1961’de 35.242, 1971’de 47.600 olarak tesbit edilmiştir. 1991 nüfus sayımında Mostar’ın nüfusunda büyük artış olduğu dikkati çekmektedir. Bu tarihte şehrin 75.600 nüfusa ulaştığı görülmektedir. Nüfusun % 34,5’i müslüman Boşnak, % 34’ü Katolik Hırvat, % 19’u Ortodoks Sırp, % 12,5’i diğer gruplardan (Yugoslav, Arnavut, yahudi, Türk) oluşmaktadır. İç savaştan sonra Mostar büyük nüfus kaybına uğradıysa da 2000’li yılların başında yeniden toparlandı. Mostar’a çok sayıda müslüman ve Hırvat grupları yerleşti, Sırplar Mostar’ı terkettiyse de daha sonra bir kısmı geri döndü. 2004 yılı başlarına ait bir tahmine göre şehrin nüfusu 94.000’i bulmuştur. Bugün şehirdeki etnik grupların oranları hakkında resmî istatistikler olmamakla birlikte müslüman Boşnak unsurunun % 50’nin üstünde bir çoğunluğu teşkil ettiği sanılmaktadır.

    Osmanlı döneminde Mostar’da birçok şair ve ilim adamı yetişmiştir. Şairler içinde 1599-1603 yılları arasında Bosna valisi olan Bosnevî Derviş Paşa zikredilebilir. Din ve ilim adamları arasında Halvetiyye şeyhlerinden Bosnevî Ali Dede, Şeyh Yuyo lakaplı Mostar müftüsü Eyyûbîzâde Mustafa ve henüz yirmi beş yaşında iken Mostar müftülüğü görevine tayin edilen Mustafa Sıdkı Karabeg sayılabilir. Karabeg 1876’da I. Meclis-i Meb‘ûsan’da milletvekili olarak görev yapmıştır. Oğlu Ali Rıza Karabeg de Boşnakça ilk Kur’an tercümesini gerçekleştirmiştir.

    Mostar’ın tarihî eserleri arasında özellikle Mostar Köprüsü (1557-1566), Mostar Kalesi, Nasuh Ağa Camii (XVI. yüzyılın ortaları), Karagöz Bey Camii ve Medresesi (965/1558), Keyvan Kâhya Camii ve Medresesi (960/1553), Koski Mehmed Paşa Camii ve Medresesi (1026/1617) sayılabilir. Şehrin dünya çapında tanınmasını sağlayan Mostar Köprüsü savaş sırasında Ortodoks Sırp katedraliyle beraber tahribata uğramıştır. Yine ağır tahribat gören Yavuz Sultan Selim Mescidi, Sivri Hacı Hasan, Nasuh Ağa, Karagöz Bey, Koski Mehmed Paşa, Derviş Paşa, Çerniça, İbrâhim Ağa Sarić, Keyvan Kâhya camileriyle diğer bazı yapılar çeşitli örgütlerce restore edilmiştir. Tito döneminin ilk yıllarında yıktırılan Nâzır Ağa ve Hacı Tere Yahyâ camileri aslına uygun biçimde yeniden yaptırılmış, onarımı tamamlanan Mostar Köprüsü de 23 Temmuz 2004 tarihinde yapılan resmî bir törenle hizmete açılmıştı

KAYNAK: TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

FOTOĞRAFLAR 2011 YILINDA ÇEKİLMİŞTİR

10.05.2017 Tarihinde Çekilen Fotoğraflar