24 Kasım 2024
Anıtlar

KARAVEZİR SİLAHTAR SEYİT MEHMET PAŞA – GÜLŞEHİR / NEVŞEHİR

Silahtar Seyit Mehmet Paşa, aslen Gülşehir’li olup 1735 yılında doğmuş ve küçük yaşlarda İstanbul’a giderek Saraydaki dayısı Aşçıbaşı Süleyman Ağa’nın yanında Helvahane’ye sığınmıştır. Sonra Zülüflü Baltacılar Ocağı’na kaydedilmiş (1759) ,burada gösterdiği başarıdan dolayı Hazine odası ikinci yazıcılığına tayin edilmiştir.Bu sırada Veliaht Abdülhamit’in kahvecibaşlı olan kardeşi Mustafa Ağa’nın sayesinde Abdülhamit’in dikkatini çekti.
Abdülhamit padişah olunca , has oda mabeyinciliğine , üç hafta sonra da hazine kethüdalığına tayin edildi. (1774) Bir yıl sonra da Silahtarlığa getirildi. Çok zeki ve caliskan olduğundan, gerek sarayda gerekse dışarda nüfus ve kudretini göstermiştir. 1

774 Kaynarca Antlaşması’ndan sonra ıslahat yapmak isteyen 1. Abdülhamit,sadrazam yaptığı kişilere geniş yetkiler vermiş ise de, bunlar arzu edilen yenilikleri yapamadıklarından sadrazamlık görevine 22 Ağustos 1779 tarihinde Silahtar Seyit Paşa’yı getirmiştir.

Paşa Muşkara’yı Nevşehir yapan İbrahim Paşa’nın yaptıklarını kendi kasabasına yapmak istiyordu. Bu nedenle 18 ay 17 gün süren kısa sadrazamlık devresinde bir çok hayırlı hizmetlerde bulunmuş, 30 haneli Arapsun’u (Gülşehir’in eski adi) bir külliye ile donattmistir.  Külliye cami, mederese, hamam mektep ve 8 Çeşmeden meydana gelen bir külliyedir. Karavezir Seyit Mehmet Paşa’nın yaptırdığı Camii, Camii medrese üzerindeki kitabelerden Camii ve çeşme’nin 1779 da Medresenin ise 1780’de yapıldığı anlaşılmaktadır.

Bugün de bütün yapılarıyla ayakta olan ve hizmet veren bu görkemli eser Paşanın bir yadigarı olarak kaldı. Adının unutulmamasını sağladı. Fakat ne yazık ki Kızılırmak kıyısındaki Arapsun köyünden çıkıp devletin padişahtan sonra en yüksek makamına yükselme şerefine ulaşan Karavezir Seyit Mehmet Paşa kendisinden beklenenleri yapamadı. Devlet adamları ahlak çöküntüsü içindeydi. Rüşvet almış yürümüştü. Batışı durdurmak mümkün olmadı. Sadrazamlığı döneminde hiç bir yenilik yapılamadı. 18 ay 17 gun sadrazamlık yaptı. 20 şubat 1781 yılında eceliyle İstanbul’da ölmüştür. Mezarı İstanbul’da Sirkeci ile Eminönü arasında yer alır.

Kırşehir’in Arabsun kazasının (günümüzde Nevşehir ilinde bağlı Gülşehir ilçesi) bir köyü olan Karacaşar’da 1735’te doğmuştur. 1747’de on iki yaşında İstanbul’a gelmiştir. “Aşçıbaşı” diye şöhreti olan Sürre emini Süleyman Ağa dayısı olduğundan kendisini sarayda helvahaneye kaydettirmiştir. Bu gencin yetişmesini arzu eden Süleyman Ağa, yeğeninin eğitimi ve tahsilini yakın dostlarından olup yeniçeri ocağının Ortası subaylarından Hacı Odabaşı’ya havale etmiştir. Seyyid Mehmet beş yıl kadar Hacı Odabaşı’nın nezareti altında eğitim almış, bir müddet dayısının hizmetinde bulunmuş ve dayısının ölümü üzerine 1173’de zülüflü baltacılar ocağına kaydedilmiştir. Seyyid Mehmet, bu ocakta da okumaya ve kitabete önem verip eğitimini ilerletmiş ve bu nedenle Aralık 1761’de Enderun’ada hazine odasına alınmıştır. Eğitimi nedeniyle de 9 Mart 1762’de hazine odası ikinci yazıcılığı görevi verilmiştir. Bu sırada Seyyid Mehmet Efendi’nin kardeşi Helvacı Mustafa Ağa veliaht Abdülhamid’in kahvecibaşılığında bulunmakta ve veliahdın işlerinin baş idarecisi olduğu için Seyyid Mehmet Efendi de o tarihlerde Abdülhamid’e kapılanmıştır. I. Abdülhamit 21 Ocak 1774’te tahta çıkınca Seyyid Mehmet Efendi 20 Şubat 1774’te hasodaya nakledilerek mabeyinci ve yirmi bir gün sonra hazine kethüdası ve 4 Mart 1775’te de padişahın silahtarı olmuştur.

Seyyid Mehmet Efendi, padişahın teveccühü dolayısıyla devlet idaresine büyük etkilerde bulunmaya başlamıştır. Kendisine rakip olabilecekleri birer birer saraydan uzaklaştırmıştır. Sadrazam azil ve tayinlerinde de etkili olup istediği kişiyi sadrazam yaptırabilecek ve o mevkide bulunan beğenmediği kişiyi azlettirecek kadar nüfuz elde etmiştir.
Eserleri
Doğum yeri olan Arapsun (günümüzde Gülşehir)’de adını taşıyan’da cami, imaret, mektep, kütüphane ve hamam yaptırmış, şehkente su getirtmiş, sekiz çeşme ile bütün tesislerine vakıf tahsis etmiştir. Bundan başka, Arapsun’a etraftaki Sarılar Türkmen aşiretini iskân ettirerek Damat İbrahim Paşa’nın Muşkara’yı Nevşehir yaptığı gibi, o zaman köy olan Arapsun’u bir kasaba haline koyarak Gülşehir ismini verdirmiş ve bu yeni ismi vakfiyesine kaydettirmiştir. 

Gülşehir gerçek manadaki gelişimini Osmanlılar zamanında 1. Abdulhamid’in sadrazamlarından Karavezir Seyit Mehmet Paşa’nın memleketine olan düşkünlüğü ve yaptığı yatırımlar ile gerçekleştirmiştir. İlçe o zamana kadar Uçhisar kasabasına bağlı bir köy iken kaza olmuş, aynı devirde Seyit Mehmet Paşa tarafından 6 çeşme, 1 camii, 1 mektep, 1 medrese, 1 kütüphane, 1 han ve 1 hamam yaptırmıştır. 

1777’de İstanbul’de “Silahtar Seyit Mehmet Paşa Camii”‘ni yaptırmıştır.

Silahdar Karavezir Seyyid Mehmed Paşa kendisinden daha ziyade başarılar beklendiği sırada hastalandı ve 20 Şubat 1781 de kırk beş yaşında iken öldü. Mezarı I. Abdülhamit Han’ın türbesindedir.

Kaynak: Gülşehir Kapadokya