23 Kasım 2024
Camiler

SARAY CAMİİ – ÜNYE / ORDU

Ünye’de orijinal olarak günümüze ulaşan tek cami Saray Camisidir.  1710 yılında yapılmıştır. Zaman zaman onarım görse de büyük ölçüde orijinalliğini korumuştur. Şehir merkezinde çınar ağacının yanındadır, ulaşımı yürüyerek sağlanmaktadır.

Ünye’de onarım görmesine karşın fazla değişime uğramadan ayakta kalan tarihi camilerin sayısı çok azdır. Bunlardan bazıları yıkılarak, yeniden inşa edilmişlerdir.
Saray Camisi orijinal haliyle ayakta kalan şehrin en eski camisidir.
Yerinde bir kararla Saray Camisi, 2007 yazında Kültür Bakanlığınca restorasyona alındı ve 2007 Kasım ayı itibariyle restorasyonu tamamlandı.
Saray Camisi, adını 1808 yılında yapılan Süleyman Paşa Sarayı’ndan almıştır. (Osmanlı arşivlerinden akt. Osman Doğan)
Saraya yakın olması ve saray mensuplarınca kullanılması nedeniyle bu isimle anılsa da, caminin inşa tarihi saraydan en az 92 yıl önce yapılmıştır, Sarayın asıl camisi olarak bilinen cami, Kaşbaşı Camisidir.
Saray Caminin kim tarafından ve ne zaman yapıldığını, giriş kapısı üzerinde Arapça harflerle yazılmış orijinal kitabeden öğrenmekteyiz. Cami 1716 yılında inşa edilmiştir. Camiyi yaptıran kişi Hacı Ahmed’tir. Gondoroğlu olarak anılan Hacı Ahmed’in Kaptan olduğu tahmin edilmektedir. Ünye’de o dönemle “varlıklı” diye bilinen kesimler, başta asker kökenli devlet erkanı; paşa ve benzerleri olmak üzere, kadı ve kaptanlardır. 
Hacı Ahmet Saray Camisini yaptırdıktan sonra, burada görev yapanları, imam ve müezzinleri, caminin çeşitli giderlerini karşılamak amacıyla, şu anda market olan yer ile cami arasındaki bölüme bir değirmen yaptırmıştır. Anasu’dan gelen derenin üzerine inşa edilen bu değirmen 1800’lü yılların sonuna kadar çalışmıştır.
Caminin batı yönünde yer alan bahçe mezarlıktır, muhtemelen camiyi yaptıran şahsa ve yakınlarına aittir. Bahçede yer alan servi ağaçlarından birinin, caminin inşası ile aynı zamanda denk gelişi, eski bir gelenek olarak ağacı dikenin yahut camiyi yaptıranın bu ağaç altına defnedildiği çağrışımını yaratmaktadır. . Bahçede 12 mezar olduğu tahmin edilmektedir. (Bu mezarlar kaldırıldı yerine tuvalet yapıldı)
Caminin bahçesi gibi meydanın önemli bir bölümü de mezarlıktı. Zamanla meydan trafiğinin artması, savaş nedeniyle sığınak kazılması ve nihayet hükümet konağının temel kazısı nedeniyle meydandaki mezarlar tümüyle kaldırılmıştır. Meydan düzenlenirken ve cami yanından geçen patika genişletilirken, caminin bahçesi yol seviyesinin altında kalmış, üstüne toprak doldurularak, kod farkı giderilmiştir ve camiye ait mezarlar toprak altında kalmıştır.
Restorasyon
Mayıs 2006’da ihalesi yapılan Saray Camii, 164 Bin YTL. karşılığı 28 Mayıs 2007’de restore edilmeye başlanmış ve 6 ayda tamamlanması gerekirken, 28 Ekim yerine, 22 Kasım 2007’de tamamlanmıştır.
Caminin giriş kapısı, dış cephe, minber ve mihrap üzerinde değişik zamanlarda kat kat boya kullanıldığı için, ana gövdeye zarar vermeden temizlenmeleri hayli zaman almış, bunun için Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden bir aylık ek süre alınmıştır. 28 Kasım 2007’ye kadar verilen ek süre dolmadan Cami, Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne 22 Kasım 2007 tarihinde teslim edilmiştir.
ŞADIRVAN
1965 yılına kadar caminin çeşme yahut şadırvanı yoktur. Recai İkinci’in aktardığı kadarıyla, şimdiki şadırvana yakın, şu an yola giden yerde geniş ağızlı bir kuyudan su çekerek abdest alırlarmış. Gülsüm Ana kuyusu adıyla anılan bu kuyu dışında, Anasu Deresi akağı yakında olduğu için suyun bol olduğu, hatta camiye yakın çok helalı bir umumi tuvaletin bulunduğu söylenir.
1965’te Mürüvvet Çeşmesi adıyla, Profesör Osman Çataklı’nın kızkardeşi Mürüvvet Hanım’a hayrat, babası Mehmet Efendi tarafından bir şadırvan yaptırılmıştır. Halen hizmet veren şadırvan, 2005’te onarım görmüş, Hürrem Duysak tarafından mermer takviyesi ve tavan aksamlarının yenilenmesi gibi işlemlerden geçmiştir.
Cami, inşa edildiği tarihten günümüze kadar önemli bir onarım görmemiştir. Zamanla yıprandığı, hatta cami olarak kullanılamaz
duruma geldiği, İkinci Dünya Savaşı sırasında cezaevi olarak kullanıldığı, birkaç küçük onarımla cami olarak hizmet verdiği bilinmektedir. Bu süreçte, eski minare ardıç ağacından, tamamı ahşap- neredeyse
kendiliğinden yıkılarak, yerine taş minare yapılmıştır.
Halen hayatta olan, yaşları 65 ve üzeri Ünyelilerin ortak anısı, camiden çok işte bu minareye aittir.
MİNARENİN ÖYKÜSÜ
Ne zaman yapıldığı bilinmeyen, belki de cami ile eş zamanlı Hacı Ahmed Efendi tarafından yapılan bir minaresi vardı Saray Camisi’nin. Yekpare ahşap, ardıç ağacından yapılmış bu minarenin uzun yıllar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ahşap minarenin yıkıldığı dönem, caminin kısa bir süre cezaevi olarak kullanıldığı İkinci Dünya Savaşı yıllarına rastlamaktadır. Taş minarenin inşa edilmesi ise hayli zaman almış, 1960’a kadar uzamıştır.
Sonra bu minare, kimilerine göre kendiliğinden yıkılmış, 1954’te yenilenme kararı alınarak, taş minare yapımına başlanmıştır. 
Zemin bataklıktır. Zorlu bir çalışma gerekmektedir. Zahiye ve Rüveyde Haznedar’ların bağışlarıyla gerekli finansman sağlanır. Minareyi oturtacak kaidenin zemini uzun bir süre dövülür. Kaptan İsmail Canbula’nın gemisinden vinç getirtilir. Makinist Himmet’in işçiliğinde sıkıştırılan zemine, 16 kızılağaç kazığı çakılır. 
Minarenin temeli işte bu şekilde atılır. Kaidenin ve minarenin yapımını Kaptan İsmail Canbula üstlenirken, Öğretmen Ömer Kavaklıoğlu, Musa Sami Güven, ve Ahmet Uygun gibi pek çok Ünyeli katkıda bulunmuşlardır.
Kaide biter bitmez minare yapımına girişilemez. Yedi – sekiz yıl beklenir, daha sonra minarenin inşasına girişilir. Minare inşasının tamamlanması 1960’ların başına kadar uzar. 
Yazılı belge olarak giriş kapısındaki kitabe, Saray Camisini yaptıran kişi hakkında bize bilgi ulaştıran tek kaynaktır.

Kaynak: Ünye Belediyesi

Fotoğraflar: Mustafa Gürelli