22 Kasım 2024
Şehirler ve İlçeleri

HATAY

     Hatay, Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde, Akdeniz’in doğu ucunda kıyıları olan bir ildir. Hatay ilinin merkezi Antakya’dır.

Hatay ili, 2020 yılında 1.659.320 kişiden oluşan bir nüfusa sahipti.[2] Akdeniz’in doğu şeridinde 35° 52′ – 37° 4′ kuzey enlemleri ile 35° 40′ – 36° 35′ boylamları arasında yer alan Hatay’ın doğusunda ve güneyinde Suriye, batısında Akdeniz, kuzeybatısında Adana, kuzeyinde Osmaniye ve kuzeydoğusunda Gaziantep bulunur.

ETİMOLOJİ

    Hatay, 1930’larda ortaya atılmış bir yer adıdır. Osmanlı döneminde bugünkü Hatay’ın kapsadığı topraklar İskenderun ve / veya Antakya olarak adlandırılıyordu. Nitekim Osmanlı döneminde bu bölge Halep Eyaleti’ne bağlı bir sancak idi.[5] Fransa ile Suriye arasında Eylül 1936’da imzalanan anlaşmada da “Sandjak d’Alexandretta” (İskenderun sancağı) veya “Liwaa el İskenderun’a” (İskenderun livası) geçer. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında İskenderun ve Antakya Türkiye’nin sınırları dışında kalıyordu (bak. Hatay Sorunu). Bu iki bölgelerin kaderinin belirleneceği sırada TBMM’de Siirt mebusu olarak bulunan İsmail Müştak Mayakon, 10 Ekim 1936’da Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Tarihten Bir Yaprak” adlı makalesinde, Çin’in kuzeyinden gelen ve “Hatay Türkleri” olarak anılan Türklerin daha sonra buraya yerleştiği, bundan dolayı da bu yörenin Hatay olarak adlandırılması gerektiğini yazmıştır. Bu yazının ardından önce Türk basınında Hatay adı kullanılmış, daha sonra Türkiye’ye katılan bu bölgeye resmen Hatay adı verilmişti. Nitekim 1940 genel nüfus sayımında bölge “Hatay vilayeti” olarak yer almıştır. Hatay adının Hitit prensliklerinin kurduğu Hattena Krallığı’ndan geldiği ve yöreye bu adı 1936’da Atatürk’ün verdiği de ileri sürülmüştür.

TARİHÇE

    Hatay Türkiye’nin en önemli eski yerleşim yerlerinden biridir. Yapılan arkeolojik araştırmalarda milattan önce 100.000 ile 40.000 yılları arasına tarihlenen bulgulara ulaşılmıştır. İl toprakları ilk Tunç Çağından itibaren Akat Beyliği ve M.Ö. 1800-1600 yılları arasında Yamhad Krallığına bağlı bir beyliğin sınırları içerisinde yer almıştır. Daha sonra MÖ 17. yüzyıl sonlarında Hititlerin ve MÖ 1490 yıllarında Mısır’ın egemenliğine girmiştir. Ardından Urartular, Asurlular ve Persler’in egemenliğine girdi.

   MÖ 300 yılında Antakya kurulmuş ve kent hızla gelişmiştir. Kent MÖ 64 yılında Roma İmparatorluğu’na katılmış ve İmparatorluğun Suriye eyaletinin başkenti olmuştur. İslam ordusu tarafından fethedilmiş, Emevi ve Abbasi egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra 877’de Tolunoğulları’nın fethettiği topraklar sırayla; Ihşitler ve Selçuklular tarafından yıkılan Halep merkezli Hamdanoğulları (Beni Hamdan/Hamdânîler) egemenliğine girdi. 969 yılında Bizans İmparatorluğunun topraklarına katılan İl, 11-12.yüzyıllarda Haçlı Seferleri sırasında da önemli rol oynamıştır. Antakya Memlûk Devleti tarafından Haçlıların elinden alınmıştır. (18 Mayıs 1268)

OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ

1516’da Yavuz Sultan Selim bu toprakları fethetmiş ve Osmanlı İmparatorluğu dönemi başlamıştır. Memlûk Devletinden zapt edilen Antakya, Osmanlı İmparatorluğu’nda önce Halep’e bağlı bir sancak ve daha sonra kaza olarak yönetilmiştir. Bu dönemde Antakya, Asi Nehri ile Habib Neccar Dağı arasındaki dar ve meyilli alanda, 1,5–2 km²’lik bir alan üzerine yerleşmiş orta büyüklükte bir şehirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun Hatay’daki hâkimiyeti 1918 yılına kadar devam etti.

HATAY DEVLETİ

   3 Temmuz 1938’de Türk ve Fransız heyetleri arasında yapılan antlaşma ile Hatay’da eşit sayıda olacak şekilde toplam 5000 kişilik Türk ve Fransız askeri gücü konuşlandırıldı. Bu şekilde Hatay’ın statüsü korunmuş oldu. Türk Ordusu 4 Temmuz 1938’de Hatay’a girerek görevine başladı. Seçimler ile oluşturulan Hatay Meclisi 2 Eylül 1938’de toplanarak bağımsız Hatay Cumhuriyeti’ni ilan etti. Cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen, Başbakanlığa ise Abdurrahman Melek seçildi.

CUMHURİYET DÖNEMİ

    Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 23 Haziran 1939’da iltihak kararının alınmasının ardından Hatay’da,  Ankara’da, Fransa ile Türkiye arasında. 23 Haziran 1939 tarihinde “Türkiye ile Suriye Arasında. Toprak Sorunlarının Kesinlikle Çözümüne İlişkin Antlaşma”nın imzalanması ile Fransa, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etmesiyle, Hatay Devlet Meclisi, 29 Haziran 1939 tarihinde oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’ne iltihak kararı aldı.  Türkiye ise 7 Temmuz 1939 günü çıkarılan bir yasa ile “Hatay” ilini kurarak bağlanma işlemini sonuçlandırdı. 23 Temmuz 1939’da Fransız Birlikleri Hatay’ı terk ettiler.

    2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile Hatay’da sınırları il mülki sınırları olan Büyükşehir Belediyesi kuruldu ve 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından Büyükşehir Belediyesi çalışmalarına başladı.

COĞRAFYA

    İlin Altınözü, Antakya, Arsuz, Belen, Defne, Dörtyol, Erzin, Hassa, İskenderun, Kırıkhan, Kumlu, Payas, Reyhanlı, Samandağ ve Yayladağı olmak üzere 15 ilçesi vardır.

    Akdeniz’deki önemli bir liman şehri olan İskenderun ve merkez ilçesi Antakya, ilin en büyük iki yerleşim yeridir ve en önemli geçim kaynağı portakal ve turunçgil bahçeleridir.

DAĞ VE TEPELER

   İl topraklarının %46.1’ini dağlar, %33.5’ini ovalar ve %20.4’ünü platolar oluşturur. İl topraklarının en önemli yükseltisini kuzey-güney hattında uzanan Nur Dağları (Gâvur Dağları ve Amanos Dağları olarak da bilinir) oluşturur. Bu sıradağların en yüksek noktası ise Mığırtepe’dir (2.240 metre). Öteki önemli dorukların yüksekliği 2000 metreden azdır. Yüksek, dik ve kolay geçit vermeyen bir yapı gösteren Amanos Dağları, Samandağ sınırları içinde Asi Vadisi ile kesintiye uğrar. Aynı dağlık dizi Asi Vadisi’nden hemen sonra Yayladağı ilçesi sınırları içinde de devam eder. Bu bölgede Ziyaret Dağı ile 1739 metre yükseklikteki Keldağ iki önemli yükselti olarak göze çarpar.

JEOLOJİK YAPI

    Hatay il topraklarının ana çatısını Amanos Dağları oluşturur. Bu dağ sırası ile körfez arasında Erzin, Dörtyol, Payas, İskenderun ve Arsuz düzlüğü uzanır. Bu arazinin jeolojik yapısını peridotit, serpantin ve gabro gibi yeşil kütleler oluşturur. Amanos Dağları’nın bittiği noktada Kel Dağı’nın başladığı kesimlerde yüzeysel kütleler vardır. Bir diğer önemli düzlük olan Amik Ovası’nda ise serpantin, plantum, peridotit ve gabro gibi sarı kütleler bulunmaktadır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

    Hatay ilinin doğal bitki örtüsünü makiler ve ormanlar oluşturur. Maki türleri 4 – 5 metre boyunda ve tüylü yapraklı bitkilerdir. Bunlar 800 metre yükselti kuşağına dek yayılır. Mersin, defne, kekik ve lavanta ilde en çok rastlanan maki türleridir. Amanos Dağları’nın denize bakan yamaçlarında makilik alanlardan sonra 800 metreden 1200 metreye dek ardıç gibi ibreli ağaçlarla, meşe, kayın, kızılcık, kavak, çınar ve tespih gibi yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar bulunur. 1200 metrenin üzerinde, ibreli ağaçlardan kızılçam, karaçam, sedir ve yer yer ardıçlardan oluşan geniş ormanları bulunur.

AKARSULAR

ASİ NEHRİ

Hatay’ın en önemli akarsuyu olan Asi Nehri, Lübnan Dağları ve Anti-Lübnan Dağları arasındaki Bekaa Vadisi’nde kaynayan akarsuların birleşmesiyle oluşur, Suriye topraklarından geçerek ilin güneydoğu sınırlarından girer. Afrin ve Karasu çaylarının birleşmesiyle oluşan Küçük Asi Çayı’nı aldıktan sonra Samandağ yakınlarında delta oluşturarak Akdeniz’e dökülür. Nehri besleyen öteki akarsular arasında Büyük Karaçay, Hüseyinli, Kavaslı ve Defne (Harbiye) dereleri sayılabilir. Asi Nehri Nil ile beraber ters akış yönüne sahip iki akarsudan biridir.

   Amanos Dağları’nın batı yamaçlarından çıkarak Akdeniz’e dökülen küçük ve kısa akışlı Deliçay, Mersin Çayı, Arsuz Çayı, Gülcihan Çayı ve Burnaz Suyu gibi akarsular da vardır.

MADENLER

   Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmalara göre il genelinde altın, alüminyum, asbest, demir, dolomit, fosfat, kireçtaşı, krom, manyezit ve mermer rezervleri bulunmaktadır.

İskenderun’da yer alan 53 bin ton toplam rezervli krom yataklarında üretim yapılmaktadır. Demir, boksitin toplam rezervinin 264 bin tonluk bölümü İskenderun’da toplanmıştır. Hatay’da yer alan madenlerden biri de Demir’dir. 1 milyon 604 bin 400 ton toplam rezervli demir yatakları Dörtyol, İskenderun, Kırıkhan ve Yayladağı ilçelerindedir. Demir’in İskenderun’daki toplam rezervi 254 bin 400 tondur. İlin asbest varlığının tümü Arsuz ilçesindedir. Asbestin toplam rezervi 3 milyon 523 bin 300 tondur. Hatay’daki mermer damarlarının rezervi bilinmemektedir. İlin diğer madenleri arasında İskenderun’daki 5 milyon ton toplam 100 milyon ton jeolojik rezervli çimento ham maddesi bulunmaktadır.

EKONOMİ

   Hatay’ın anavatana ilhakından önce 19. yüzyılın sonlarında yörenin başlıca tarım ürünleri tahıl, zeytin ve meyan köküdür. Bu dönemde Mısır, İngiltere, Fransa ve İtalya’ya tahıl, meyan kökü, yün, kereste ve bazı gıda maddeleri ihraç edilirken, pamuklu dokuma, çiğit, demirden yapılmış aletler ve ilaç ithal edilmektedir.

    1939’a değin sanayinin en gelişmiş dalları ipekli dokuma ile sabunculuktur. Deri ve madeni eşya ile taşa ve toprağa dayalı sanayi dallarında ilkel tekniklerle çalışan imalathaneler sanayi potansiyelini oluştururken 1940’lı yıllarda gıda sanayii ağırlık kazanmıştır. 1953’te Harbiye Defne Hidroelektrik Santralinin devreye girmesiyle enerji sorunu çözülünce önce çırçır sonra iplik ve dokuma fabrikaları kurulmuştur. 1954’te Sarıseki Gübre Fabrikası kurulurken, 1960’larda imalat sanayi gelişmiş; tarım araç ve gereçleri, yağ, mazot ve hava filtreleri, fren balataları, dokuma sanayiinde kullanılan makinalar üretilmeye başlanmıştır.

    1970’lerde İskenderun’da Türkiye’nin üçüncü demir-çelik fabrikası olan İskenderun Demir ve Çelik A.Ş.’nin kurulmasıyla ilin sanayi potansiyeli iyice gelişmiştir ve yan sanayilerin de gelişmesini sağlamıştır. Bugün anılan tesislerin yanı sıra 40 civarında haddehane ile Hatay, önemli bir sanayii potansiyeli sergilemektedir. İskenderun Körfezi bugün en büyük demir çelik işleme ve üretim yeri haline gelmiştir. Ancak yüksek sanayi istihdamına rağmen Hatay,2013 verilerine göre %12,2 ile Türkiye’deki 70 ilden daha yüksek bir işsizlik oranına sahiptir.

   Geleneksel küçük sanayi olarak dericilik, ayakkabıcılık ve mobilyacılık önemli bir potansiyele sahiptir. Ağırlıklı sanayiler orman ürünleri, dokuma, giyim, deri sanayii, metal eşya, makina teçhizat, ulaşım araçları ve ilmi ve mesleki ölçüm aletleri sanayileridir.

   İskenderun Organize Sanayi Bölgesi’nden sonra kurulan Payas ve Antakya Organize Sanayi bölgeleri konumluk yer bakımından iş adamlarına önemli yatırım alanı oluştururken sanayinin yıllar itibarıyla il ve ülke ekonomisindeki payı da artmaya devam etmektedir.

   Hatay ilinin toplamda %18.9’luk kısmı tarıma elverişlidir. Tarım arazisinin %63’ünde tarla tarımı yapılmakta, %13.8’inde sebze yetiştirilmekte, %9.4’ünde meyvecilik, %1.8’inde bağcılık, %11.8’inde zeytincilik yapılmaktadır.

   İlin önemli tarım ürünleri arasında buğday ve pamuk başta gelmektedir. Turunçgiller, meyve grubu içinde çok önemli bir yere sahip olup, ardından üzümsü meyveler gelmektedir. Turunçgillerin yanı sıra üzüm, Trabzon hurması, incir, erik ilin önemli meyvelerindendir. Örtü altı yetiştiriciliği (seracılık) da gittikçe yaygınlaşmaktadır. Zeytin üretimi de başta Altınözü ilçesi olmak üzere oldukça yaygındır.

TARİHÎ YERLER

KOZ KALESİ (KÜRŞAT KALESİ)

   Altınözü ilçesinde, aynı adla anılan mahallenin yakınlarındadır. Eski çağlarda kullanılan ve Altınözü tarafından gelip Harbiye’den geçerek Antakya’ya giren Kuseyr yolu üzerindedir. Bu kalenin Antakya’nın güney bölgesini emniyet altına almak amacıyla Antakya Prensliği döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Antakya Latin Patriği’nin de ikamet ettiği yer olan kale 1268 yılında Baybars tarafından kuşatma sonucunda teslim alındı. Bir tepeyi içine alacak şekilde yapılan kalenin sadece büyük blok taşlarla inşa edilmiş olan yarım daire şeklindeki iki burcu ayakta olup, diğer kısımları harap ve belirsiz durumdadır.

BAKRAS KALESİ

  Bakras Kalesi, Antakya-İskenderun yolunun 27. kilometresi üzerinde bulunan Bakras Köyü’nün üst tarafındadır.

   Aynı adla anılan mahallenin hemen üst tarafındadır. Mahallenin yolu Antakya – İskenderun yolunun 27. km’sinde, yoldan 4 km kadar batısında sarp bir tepe üzerinde yapılmıştır. Strabon’un bu kaleden bahsettiğine bakılırsa, tarihi çok eski olmalıdır. Kale önceleri Belen geçidinin girişini, Antakya kurulduktan sonra ise Selevkos başkentini koruma gayesine hizmet etti. Haçlılar döneminde de Antakya Prensliği’nin kuzeyde en önemli savunma noktasıydı. Birkaç defa el değiştirdikten sonra Tapınak Şövalyeleri’nin eline geçen kale 1268 yılında Baybars tarafından kuşatılarak zapt edildi. Birkaç katlı ve bir alay askeri barındıracak büyüklükte olan kale genel olarak harap olmaya yüz tutmuş olmakla birlikte, birçok mekânları sağlam durmaktadır. Günümüzde Bakras Kalesi Belen ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

PAYAS KALESİ

    Payas ilçesinde, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nin batısındadır. Burada eskiden harap bir kale vardı. Sahilde inşa edilen Payas Limanı ile tersanesinin güvenliği için 1567 yılında kale ve hendeği tamamen sökülerek yeniden yapıldı, yapımı 1571 yılında tamamlandı. Son yüzyıl içinde hapishane olarak kullanıldı.

MANCILIK KALESİ

   Payas – Dörtyol arasında, Amanos Dağları eteklerinde 700 metre kadar yüksekte, sarp bir tepe üzerinde yapılmıştır. Hâlen harabe halindedir. Rabat Köyü’nden Gürlevik Yaylası’na giden yolun 12. km’sinden ayrılan bir patika ile ulaşılabilen kale 1290 yılında yapılmıştır. Kale kalıntıları, sık ağaçlar arasında kaybolmuş haldedir.

CİN KULESİ

   Kale ile liman arasında, hemen aşağıdaki limanı korumak için 1577 yılında inşa edilmiştir. Eskiden “İskele kalesi” adıyla anılan bu yapı 360 derecelik görüş alanına sahip bir karakol kulesidir.

DARBISAK KALESİ

   Kırıkhan’ın kuzeyinde Alaybeyli Köyü’nün hemen önünde bir tepe üzerindedir. Bu kale Antakya Prensliği döneminde yörenin önemli kalelerinden biriydi. Hem İskenderun Körfezi’nden gelen dağ yolunun doğu girişinin, hem de Belen Geçidi’nin kuzey girişinin güvenliğini sağlıyordu. 1268 yılında Baybars tarafından alındıktan sonra önemini yitiren kale uzun süre terk edilmiş halde kalmış, 19. yüzyıl sonlarında burada Karamürselzade Mustafa Şevki Paşa tarafından İslam evliyası Bayezid-i Bistami adına bir cami ve ziyaret yeri yaptırılmıştır. Kalenin bazı bölümleri kısmen ayaktadır. Cami ve Bayezid-i Bistami’nin makamı her yıl binlerce ziyaretçi tarafından ziyaret edilir.

SARISEKİ KALESİ

    İskenderun-Payas arasında eski anayol güzergâhı üzerindedir. Helenistik dönemde veya Haçlılar döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Harap haldeki kalenin Yavuz Sultan Selim döneminde yeniden yapımına başlandı, ancak inşaat Kanuni Sultan Süleyman döneminde tamamlanabildi. Kısmen ayakta olan kale hâlen askeri bölge içindedir.

ŞALAN KALESİ

   Amanos Dağları üzerinden aşarak İskenderun Körfezi ile Kırıkhan Ovası’nı birbirine bağlayan eski dağ yolu üzerinde, Değirmendere yakınında sarp bir tepe üzerindedir. Harap halde ve sadece birkaç duvarı ayakta olan kalenin Haçlılar dönemine ait olduğu ve yolun güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır. Kale Şuğlan, Çıvlan, Şıvlan gibi adlarla da anılmaktadır.

ARSUZ KALESİ

Arsuz ilçesinin 30 km kadar güneyinde Kale köyünde Selçuklular zamanında yapıldığı tahmin edilen bir kale bulunmaktadır. Kale denize paralel olarak yüksekliği 10 metre olan bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin hangi tarihte yapıldığına dair bilgi yoktur. Ancak köyün adından da anlaşıldığı gibi eski zamanlarda bu köyde bir kalenin olduğu bilinmektedir. Kalenin adının ise Arsuz Kalesi olduğu tahmin edilmektedir. Kale denizden gelebilecek saldırılara karşı büyük bir beton duvarla üstü kapatılmıştır. Günümüzde kale yıkılmış ve yok olmuş durumdadır. Ancak kalenin kalıntılarını görmek mümkündür.

TİTUS TÜNELİ

   Samandağ ilçesinin Çevlik sahili yakınlarında Romalılar Dönemi’nde kölelere yaptırılmış olduğu düşünülmektedir. Tünelin hemen yakınlarında halk arasında Beşikli Mağara olarak bilinen yapıda Kaya Mezarları yer almaktadır.

Sınır kapıları

Hatay ilinde 3 sınır ve gümrük kapısı bulunmaktadır. Bunlar Cilvegözü, Yayladağı ve Altınözü ilçesindeki Karbeyazı sınır kapılarıdır. Günümüzde Suriye iç savaşı nedeni ile sınır kapıları düzenli olarak çalışmamaktadır.

Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi