ANDIZ KULESİ ve MESCİDİ KUŞADASI / AYDIN
Tarihi bir yerleşim alanı olan Andız Kulesi, Kuşadası-Aydın istikametindeki Atatürk yolu üzerinde bulunuyor. Andız Kulesi’ne ilk olarak Karyalılar, Lidyalılar ve Legellerin oluşturduğu küçük bir grup yerleşmiştir.
Pilav Dağı eteklerinde bulunan bölgeye yerleşen halk geçimlerini tarımla sağlamıştır. Kule ise Hellenistik dönemde bir gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.
Tarihi bir yerleşim alanı olan Andız Kulesi Mevkisi Kuşadası-Aydın istikametindeki Atatürk yolu üzerindeki pilav dağı eteklerindedir. Andız Kulesi’ne ilk olarak antik çağlarda Karyalılar, Lidyalılar ve Legellerin yerleştiği bilinmektedir. Ortaçağ Bizans egemenliğinde ise bu alandaki yerleşim daha sonra deniz ulaşım güçlükleri nedeni ile bugünkü Kuşadası’nın bulunduğu “Skala Nova” adlı kente kaymıştır. Bölgeye yerleşen halk geçimlerini tarımla sağlamıştır ve Kule uzun süre bir gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. 1071 Malazgirt zaferinden sonra yöreye gelen ilk Türkler de önceleri güvenlik nedeni ile bu bölgede yaşamışlar daha sonra 1423 yılı yılın da Osmanlılar ‘ın Kuşadası’nı ele geçirmelerinden sonra sahile inmişlerdir. Bu bölgenin yakınlarında bulunan Ece Köy’de Kuşadası’ndaki yine ilk Türkmen yerleşimlerinden biridir. Kalıntılardan üç katlı olduğu anlaşılan kule kare planlı olarak yapılmış ve bir namazgâh ilave edilmiştir.
Andız kulesinin büyük bir kısmı bugün harabe durumundadır. Taş ve tuğla ile Horasan harcı kullanılarak inşa edilen kule ve namazgâh dikdörtgen planlıdır. Namazgâhın bazı bölümleri bugün ortada yoktur. Bu bölge çalılar ve zeytin ağaçları ile kaplı olduğundan kalıntıların görülebilmesi oldukça zordur ve çalıların altında kalmıştır. Namazgâhın büyük bir bölümü toprak dolgu ile kaplanmış ve sadece kulenin bazı iç duvarları bugün görülebilmektedir. Andız kulesi ile ilgili günümüze kadar herhangi bir bilimsel bir çalışma yapılmamıştır ancak bu taş yapının bir kontrol kulesi olarak kullanıldığı ve kervan yolu üzerinde olması nedeniyle namazgâhın da oldukça yoğun bir ibadet yeri olduğu varsayımı çok güçlüdür.
Andız Kulesi’nin yapımında taş ve tuğla ile Horasan harcı kullanılmıştır. (Horasan harcı kireç, su, pişirilmiş ve öğütülmüş topraktan oluşur.) Kulenin yapımında kullanılan taşlar yakın çevreden elde edilen taşlardır. Tuğla oranı daha azdır. Kule ve daha sonra namazgâha çevrilen yapı dikdörtgen planlıdır. Andız Kulesi üç katlı olarak oldukça basit bir teknik ile yapılmıştır. Namazgâhı oluşturan bazı bölümler günümüze kadar ulaşamamıştır. Günümüzde namazgâhın büyük bölümü toprak dolgu altındadır. Andız Kulesi’nin sadece bazı duvarları görünmektedir. Tüm tarihi yapılarda olduğu gibi Andız Kulesi de kaçak kazılardan nasibini almıştır. Andız Kulesi bugün büyük ölçüde harabe durumundadır. Yoldan içeride olması ve fazla dikkat çekmemesi nedeniyle tanınmış bir tarihi yapı özelliğinde değildir.
Kuşadası gerek konumu, gerek coğrafi yapısı ve gerekse iklimi ile tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ender yerlerden birisidir. Ege Denizi çevresinde kurulan çeşitli medeniyetler adalar ile Anadolu arasında sürekli bir nüfus hareketliliği oluşturmuştur. Bu hareketlilik yakın döneme kadar devam etmiştir. Bu nedenle farklı medeniyetler farklı kültürel izler bırakmıştır bu topraklara. Gerek liman çevresinde, gerekse limana hâkim bölgelerde birçok tarihi kalıntı günümüze kadar ulaşmıştır. Bu kalıntılar bize Kuşadası’nın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Tarihi oldukça eski olan Andız Kulesi Kuşadası-Aydın bağlantısını sağlayan Atatürk kara yolu üzerindeki Pilav dağı eteklerinde yer almaktadır. Andız Kulesi’nin yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak çok sayıdaki araştırmacı Andız Kulesini İyon Medeniyetinin bölgeye hâkim olduğu ve Neopolis kentinin geliştiği döneme tarihlemektedir. Andız Kulesi öncelikle Karyalılar, Lidyalılar ve Lelegler tarafından yoğun olarak kullanılmıştır. Hellenistik dönemde de uzunca bir süre gözetleme kulesi işlevini sürdürmüştür. Bölgeye yerleşen halk geçimlerini tarım ve tarıma bağlı faaliyetler ile sağlamış, önemli bir yol üzerinde bulunan Andız Kulesi uzun süre gözetleme kulesi işlevini sürdürmüştür. Andız Kulesi’nin Kuşadası limanını iç bölgelere bağlayan önemli bir yol üzerinde bulunması nedeniyle yoğun insan trafiğinden dolayı sonradan namazgâh olarak oldukça yoğun olarak kullanılmaya başladığı anlaşılmaktadır.
1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’ya adım atan Türkler bu bölgeye 1086 yılında ulaşmışlardır. Yöreye gelen ilk Türkler önceleri güvenlik nedeni ile gelebilecek tehlikelerden korunması kolay olan bu bölgede yaşamışlardır. Bu bölgenin yakınlarında bulunan Ece Köy Kuşadası’ndaki ilk Türkmen yerleşimlerinden birinin kurulduğu bölgedir. Ancak bölgedeki Anadolu Selçuklu hâkimiyeti kısa süre sonra Bizanslılara, 13. Yy. sonunda Menteşoğullarına ve sonrasında Aydınoğullarına geçtiyse de 1423 yılında Osmanlılar’ın Kuşadası’nı ele geçirmesiyle Osmanlı hâkimiyeti başlamıştır.