12 Aralık 2024
Türbeler

RAKIM ELKUTLU – KOKLUCA ALTINDAĞ – BORNOVA / İZMİR

1869’da İzmir’de dünyaya gelen Rakım Elkutlu’nun babası İzmir’in tanınmış ailelerinden Hisar Câmii imam ve hatibi Şuayip Efendi, annesi Sıdıka Hanım’dır. İlkokulu mahallesinde bitirdikten sonra, orta öğrenimini İzmir İdadisi’nde tamamlar. Amcası Mevlevi şeyhi Emin Dede’den ve Zağralı müderris İsmail Efendi’den İslâmi ilimler öğrenir. Babasının 1892’de ölümü üzerine Hisar Câmii imamlığına tayin edilerek ölünceye kadar bu görevde kalır. Sonra Adliye’de memur olarak çalışırsa da bu görevde fazla kalmaz. Uzun yıllar ‘İzmir Mûsikî Cemiyeti’nin başkanlığını yapar . Ömrünün son yıllarını pek sağlıklı geçirmeyen Rakım Hoca, bir ara tedavi için İstanbul’a gelir, yakınlarının ve dostlarının aracılığı ile bir hastahaneye yatırılır. 4 Aralık 1948 tarihinde İzmir’de vefat eder ve Kokluca Mezarlığı’na defnedilir. Hisar Camii’nde kılınan cenaze namazı esnasında civardaki açık bir radyodan, Rakım Hoca’nın bayatî makamında bestelemiş olduğu, “Bana hiç yakışmıyor böyle intizâr şimdi. Mâtemzede gönlümde hayat bir mezar şimdi” mısraları ile başlayan eserinin okunması, namaza katılan cemaatin gözyaşlarını çoğaltan bir hâtıra olarak hafızalardadır. Yaşadığı sürece maddî sıkıntı çekmediği söylenir. Yeğenleri, İzmir’in mûsikî severleri, ünlü ses sanatkârlarından Safiye Ayla, Perihan Sözeri, Sabite Tur’dan ilgi ve yakınlık görür.
Her zaman yakınlarına bestekâr olarak İsmail Dede’yi rehber aldığını, büyük bestekâr olabilmek için her formda eser vermenin gerektiğini söylemiş olduğu nakledilir. Melodik seyir ve beste karakteri bakımından eserlerinde Hacı Ârif Bey, Rifat Bey ve Tanburî Ali Efendi’yi model aldığı da söylenir.
Rakım Hoca dinî ve dindışı mûsikînin Âyin, Durak, İlâhi, Kâr, Beste, Semâi ve Şarkı formunda dört yüz elliye yakın eser verir.
Rakım Hoca Tanburî Ali Efendi’den sonra İzmir’de Türk Sanat Mûsikîsini tanıtan ve mûsikîden anlayan bir çevrenin oluşmasına yardımcı olan 20. yüzyılın en dikkate değer bestekârlarındandır.
Mütevazı ve son derece esprili bir kişiliğe sahip, sanatkârlık derecesinde olmamakla beraber ney üflemesini de bilen Rakım Hoca, aynı zamanda Mevleviyye ve Rifâiyye tarikatlarına mensuptur. İzmir Mevlevîhânesi şeyhi Nûreddin Efendi’nin vefatında (1920’de), oğlu Celâleddin’in yaşının küçük olması üzerine Konya’dan gelen emirle meşihat makamına nezaret eder. Ayrıca bu sıralarda, Beyler sokağında bulunan Rifâî Dergâhı’nı tedvîrle de görevlendirildiği ifade edilir.

Bir yanıt yazın