20 Nisan 2024
Şehirler ve İlçeleri

KALECİK ADI NEREDEN GELİYOR?

KALECİK ADI NEREDEN GELİYOR?

Kalecik Kalesi’nin, Romalılar devrinde Bursa Tekfuru tarafından kızına çeyiz olarak yaptırıldığı bilinmektedir. İlçe ismini bölge ortasında, çevreye hakim tepe üzerinde bulunan küçük kaleden almıştır.

Araştırmacılar ve tarih bilimciler Kalecik ve civarının ilk kez MÖ 3.500-4.000 yılları arasında erken Kalkolitik dönemde iskân gördüğünü tahmin etmektedirler. Kalecik ve çevresinin Hititler tarafından yerleşim merkezi olarak kullanıldığı bilinmekte ve bölgede MÖ 4.000 yıllarında Friglerin yaşadığı, bulunan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Anadolu topraklarına Trakya üzerinden ayak basan Galatlar, Ankara ve Kalecik çevresine hâkim olmuşlardır. Galatlar döneminden sonra Kalecik ve civarı Roma İmparatorluğu’nun, ardından da Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girer.

Kalecik ve civarının Türkler tarafından fethi 1075 yılında gerçekleşir. Bu bölgenin ünlü Türk büyüğü Battal Gazi tarafından Bizanslılardan alındığı bilinmektedir.1243 yılında yapılan Kösedağ Meydan Savaşı’nda Selçuklu Orduları Baycu Noyan yönetimindeki Moğol kuvvetlerine yenilince Kalecik ve çevresi de onların yönetimine girer. Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında Çandaroğulları Beyliğine son verince kent, Osmanlı yönetimine katılır. Bu dönemde Kalecik ticari yönden çok gelişmiş bir merkezdir ve “Küçük Mısır” adıyla ünlenmiştir. Ankara’nın kuzeydoğusunda yer alan ilçe, doğu yönünde Sulakyurt, batı yönünde Çubuk ve Akyurt, kuzey yönünde Çankırı il merkezi ve Şabanözü ilçesi, güney yönünde ise Kırıkkale ili ve Elmadağ ilçeleri ile çevrilmiştir. Kızılırmak nehri ilçenin topraklarında kuzeygüney yönünde akar. Hasbey, Saray, Tabakhane Camisi, Kazancıbaba ve Alişoğlu Türbesi ile Kızılırmak nehri üzerindeki Develioğlu Köprüsü ve Kalecik Kalesi belli başlı tarihi eserleridir. Halk oyunları, giyim tarzı, türküleri ve mutfak özellikleri göz önüne alındığında ilçenin halk kültürünün, İç Anadolu halk kültürü ile örtüştüğü görülür. İlçede tabakçılık, bakırcılık ve kumaş dokumacılığı oldukça gelişmiştir.

Tarihi ve Coğrafi Yapısı

Kalecik ve çevresi çok eski bir yerleşim merkezidir. M.Ö. 4000 yıllarında Ön Hititlerin bu bölgede yaşadığına dair bazı kalıntılar bulunmuştur. Büyük İskender’in ve daha sonra Doğu Roma İmparatorluğunun hâkimiyetine girmiştir. 1071 Malazgirt Zaferi ile Türklerin Anadolu’ ya yerleşmeye başlamalarından sonra 1075 yılında Kalecik Kalesi Selçuklu Türkleri tarafından fethedilmiş ve Selçukluların hâkimiyetine geçmiştir. Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra yörede İsfendiyar Oğullarının hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır. Yıldırım Beyazıt zamanında Ankara ile birlikte Kalecik Kalesi de Osmanlılar tarafından fethedilmiştir. Timur’un çekilmesinden sonra tekrar İsfendiyar Oğulları yörede yeniden kısa bir hâkimiyet kurmuşlar, sonra tekrar Osmanlıların hâkimiyetine geçmiştir.

İlçe merkezinde hâkim bir tepede bulunan Kalecik Kalesi Romalılardan kalma olup, Osmanlılar zamanında onarım görmüştür. Kalecik Osmanlılar döneminde oldukça gelişmiş bir kasaba olarak bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde adı zikredilen yerlerden birisidir. O tarihlerde Ahilik yörede yaygınlık kazanmıştır; tabakçılık, bakırcılık ve kumaş dokumacılığı dönemin gelişmiş el sanatlarındandır.

Hasbey, Saray, Tabakhane camileri ile Kazancı Türbesi ve Kızılırmak üzerindeki Develioğlu Köprüsü belli başlı tarihi eserleridir. Ayrıca yakın tarihimizde Kurtuluş Savaşında nokta hizmeti vermek, Kuvay-i Milliye güçlerine lojistik destek sağlamak bakımından hizmet etmiş ve 1925 yılında büyük Atatürk’ün Kastamonu seyahatleri esnasında onurlandırdıkları bir yerleşim birimidir.

İlçe, Ankara’nın kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Komşuları; doğuda Sulakyurt, batıda Çubuk ve Akyurt ilçeleri, kuzeyde Çankırı ili ve Şabanözü ilçesi ile güneyde Kırıkkale ili ve Elmadağ ilçeleridir.

Yüzölçümü 1318 km2 olup, rakımı 725 m’dir. Rakım bulunduğu coğrafyaya göre nispeten alçak olduğundan tipik bir mikro klima alanı özelliği gösterir. Bununla beraber yaz ve kış sıcaklık farkları yüksektir. Yıllık yağış ortalaması 44,2 m2’dir.

İlçe, kısmen engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Bu durum, ilçenin doğu ve güney kesimlerinde daha belirgindir. İlçe topraklarının kuzey – güney kesimleri arasında kuzeye doğru genişleyen bir biçimde Kızılırmak nehrinin yatağı uzanır.

İlçe, orman bakımından fakirdir. Arazinin yaklaşık % 11’i meşe ve karaçam ağaçlarından oluşan zayıf baltalık ormanla kaplıdır. Verimli arazisi azdır, büyük kısmı kireç oranı yüksek üçüncü sınıf topraklardan oluşmaktadır.

Toprağın % 42’si tarıma elverişli olup, kalan toprakların % 35’i mera, % 8’i çayır ve % 15’i de kayalık ve taşlıktır. Bağ-bahçe alanlarının % 28’i meyvelik, % 48,2’si sebzelik ve % 22,5’i bağdır.


 

Bir yanıt yazın