KOZBEYLİ KÖYÜ TAŞ EVLERİ – YENİ FOÇA / İZMİR
Kozbeyli – Yeni Foça ya bağlı tarihi bir köy. Görenlerin de ifade ettiği gibi civar köylerin en güzeli.
Şaphane Dağının Gencerlik Körfezini kuşbakışı seyreden bir yamacında; çam ormanları ve zeytinlikler arasındaki köyün geçmişi en azından altı yüzyıl öncesine dayanıyor, eski taş evleri, camisi ve tarihi kalıntılarıyla zamana tanıklık ediyor. Kozbeyli köyünün ilk olarak 14.yüzyılda Saruhanoğulları Beyliği döneminde Yolmuç olarak adlandırılan mevkide kurulduğu kabul ediliyor. Kozbeyli ye yaklaşık 3 km uzaklıktaki bu yerleşim üç yüz yıl kadar önce terk edilmiş ve köy şimdiki yerine taşınmış. Yolmuç ta ev, yağhane, hamam yıkıntılarıyla; Osmanlı döneminden kalma mezar taşları görülüyor. Çok uzaklardan görülebilen bir noktada kurulmuş olan Yolmuç sık sık korsanların saldırısına uğrarmış. Bu yüzden köy denizden görünmeyen bir bölgeye, yani günümüzdeki yerine taşınmış.
Köyün kurucusunun hakkında fazla bilgi bulunmayan Kuzubeyi adlı bir derebeyi olduğu söyleniyor. Köyün adı da buradan geliyor zaten, Kuzubeyi adı zaman içinde Kozbeyli ye dönüşmüş, ama civar köyler köyü hala Kuzbeyli olarak adlandırıyor. Caminin yanında yer alan Kocakulenin de Kuzubeyi nin kulesi yani bir tür şatosu olduğu kabul ediliyor. Kocakule aynı zamanda küçük bir kale gibiymiş, duvarlarındaki mazgallarda bunu gösteriyor, yakın çevrede bunun gibi kule-evlere sıkça rastlanıyor.
Bu çevrede çok eskilerden beri yerleşimlerin olduğu, Şaphane Dağında Bizans ve Cenevizliler zamanında şap çıkarıldığı biliniyor. Ancak Kozbeylinin Türklerce kurulan bir köy olduğu, Rumların köye sonradan yerleştiği kabul ediliyor. Kozbeyli köyü mübadeleye kadar Türklerle Rumların barış içinde yaşadığı yerlerden biriymiş. Rumların bıraktığı evler Limni adasından gelen mübadillere verilmiş.
Çam ormanları ve yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarıyla çevrilmiş köyün etrafı adeta bir cennet gibi. Kozbeyli pınarlarıyla da ünlü, köye giden yolun üstünde buz gibi suların aktığı çeşmeler var. Bunlardan ilki tarihi Alı Çeşmesi -1953 yılında Dumlupınar denizaltısında ölen Yeni Foçalı Necati Galan için yaptırılmış ve Şehit Çeşmesi –Köy meydanındaki meydan çeşmesi – Köy mezarlığındaki çeşmeler dikkat çekiyor.
Meydanın kalbi köyün en eski kahvesi de olan Şakirin Dibek Kahvesi. Köyün simgesi olan Dibek kahvesi Türk kahvesinden biraz farklı tarzda kavrulup, öğütülüyor. Çiğ kahve odun ateşinde kavruluyor, sonra yüz yıllık havanda dövülüp, pişiriliyor. Köyü dolaşmaya burada soluklanıp, başlamak gerek.
Köydeki kalıntıların hemen hemen hepsi Yukarı Mahalle de. Şakir in kahvesinden camiye doğru çıkıldığında önce Kuzubeyi nin ünlü kulesine, sonra da tarihi camiye ulaşıyor. 17. yüzyılda inşa edildiği sanılan cami son derece zarif süslemelere sahip. Camiden daha da yukarılara doğru çıkıldığında Kocakayalar olarak anılan enfes manzaraya sahip bir mevkiye varılıyor. Burada Namazlıkaya olarak adlandırılan kayalara oyulmuş bir lahit kalıntısı var. Köy çevresinde çoğu definecilerce tahrip edilmiş Gavurkayası, Kayaarası gibi başka kaya mezarları da bulunuyor.
Caminin hizasında köyün eski Rum mahallesi yer alıyor. Kozbeyliler Rumların gariban olduğunu ve köye sonradan yerleştiklerini anlatıyorlar, Türk evlerinin daha gösterişli oluşu bu tezi kanıtlıyor. 20-25 haneden oluştuğu bilinen Rum mahallesi SİT alanı ilan edilerek korumaya alınmış, ancak terk edilmiş evlerin çoğu çoktan yıkılıp, gitmiş.
Rum mahallesindeki en güzel ev Çapkınoğlu adında bir Rum tarafından 1878 yılında inşa edildiği bilinen bir konak. Çapkınoğlu Konağı restore edilmek üzere devlet tarafından kamulaştırılmış, ama öylece kalmış. Konağın karşısında Rum kızlarının garsonluk yaptığı söylenen bir meyhane de var. Bir zamanlar köyün etrafı bağlarla kaplıymış ve bağbozumu şenlikleri yapılırmış, haliyle şarabı da ünlüymüş köyün ne yazık ki geriye bir şey kalmamış. Rum kilisesi de aynı akıbete uğramış, taşları ilkokul yapılırken kullanıldığı için ortadan kalkmış, içinde bir nar ağacı çıkmış.