22 Aralık 2024
Müzeler

ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR KENT MÜZESİ – ELMALI / ANTALYA

Çağdaşları arasında benzerine az rastlanan geniş kültürlü mütefekkir bir din âlimi olan Osmanlı İmparatorluğunun son. Cumhuriyet döneminin ise İlk dönemlerinde yaşamış klasik medrese anlayışının yanı sıra her iki dönemin üzerine dünyasındaki fikirleri mezcedebilmiş. Mütefekkir, Din ilmî, Tefsirci, Felsefeci, Eğitimci, Hukukçu, Hattat, Sanatkâr gazeteci yazar, edebiyatçı, Şair, Tarihçi, Araştırmacı, Çevirmen, Vakıf Uzmanı, Fikir ve Siyaset adamı gibi birçok özel sıfatı bünyesinde barındırmış. Mana ve iklimimizi kandil gibi aydınlatan ,’Hak Dini Kuran Dili’ adlı tefsiriyle tanınan son devir din âlimlerinden olan Elmalılı M. Hamdi Yazır’ın. Eserlerinin bulunduğu Elmalılı M. Hamdi Yazır Kent Müzesi her yıl binlerce kişiyi ağırlayan manevi yolculuğun varış noktalarından biri olan Kadim Şehir Elmalıda ziyaretçilerine kapılarını açtı…

ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (1878; Elmalı, Antalya – 27 Mayıs 1942; Kadıköy, İstanbul), Türk din âlimi, tercüman ve hattattır. Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ve Cumhuriyet Dönemi’nde yaşamış olup, Türkçe Kur’an tefsirlerinden birini telif etmiştir.

HAYATI

1878’de Antalya’nın Elmalı kazasında doğdu. Ailesi aslen Burdurlu olup, babası Hoca Numan Efendi’dir. Numan Efendi daha küçük yaşlardayken Burdur’un Gölhisar kazasının Yazır köyünden ayrılarak Elmalı’ya gelmiş, tahsilini orada tamamlamış ve akabinde Şer’iye Mahkemesi başkâtibi olmuştur. Annesi Elmalı âlimlerinden Esad Efendi’nin kızı Fatma hanımdır.

LİSAN BİLGİSİ

Türkçenin yanında Arapça ve Farsça ile şiir yazacak kadar üst seviyede bir bilgiye sahipti. Ancak yazılarında sade bir Türkçe kullanmıştır. Bunların yanı sıra Fransızca da bilmektedir. “El-metalip ve’l-mezahip” adında Fransızcadan tercüme ettiği bir felsefe tarihi kitabı vardır.

EĞİTİMİ

Muhammed Hamdi Yazır, ilk ve ortaokul tahsilini Elmalı Rüşdiye Mektebi’nde gördü. Hafızlığını da tamamladıktan sonra, Arapça okudu ve İslami ilimleri öğrenmek için, dayısı Hoca Mustafa Sarılar Efendi ile birlikte 1895’te İstanbul’a geldi. Kayserili Mahmud Hamdi Efendi’nin Beyazıt Camii’ndeki derslerine devam etti. Of’lu Mahmut Kamil Efendi’den fıkıh dersleri aldı. Devrin ileri gelen değerli hocalarından ders görerek icâzet aldı.

BİLİMSEL UZMANLIĞI

Mekteb-i Nuvvab’a girdi ve buradan birincilikle mezun olarak kadılık icazeti aldı. 1905’ten itibaren Beyazıt Camii’nde talebelere ders vermeye başladı ve bu hizmeti 1908 yılına kadar devam etti. Bu arada Şeyhülislamlık’ta Mektubi Kalemi’ne dâhil edildi. Bir yandan da Nuvvab’da ve Mülkiye Mektebi’nde ahkâm-ı evkaf, Medrese-t-ül Vaizin’de fıkıh, Süleymaniye Medresesi’nde mantık derslerini okutmayı sürdürdü. 1908 yılında dersiâm oldu. Devrin ünlü hattatları Sami Efendi ve Bakkal Arif Efendi’den hat dersleri aldı. Mustafa Kemal Atatürk halkın yeni devrimlerden sonra dini kaynakları, Türkçeye çevrilmiş kitaplardan okunmasını arzuluyordu. Bu amaç doğrultusunda Kuran’ın meali için Mehmet Âkif Ersoy’u, Buhari Hadis kitabı için Babanzade Ahmed Naim’i, Kuran Tefsiri içinse Muhammed Hamdi Yazır’ı görevlendirdi.

SİYASİ HAYATI

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis-i Mebûsan’a Antalya mebusu olarak girdi. Şeyhülislam fetvayı vermediği için, 1. Fetva Emini olarak II. Abdülhamid’in tahttan alınması için gereken fetva’yı İttihat Terakkicilerin isteği doğrultusunda yazdı.[1] Daha sonra da karşı cephede olan Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nda faaliyetlerini sürdürdü. Daha sonra sırasıyla, Dar-ül Hikmet-ül İslamiye azalığına (Ağustos 1918), Nisan 1919’da bu kurumun başkanlığına tayin edildi. Damat Ferit Paşa’nın kabinelerinde Evkaf (Vakıflar) Nazırı olarak vazife yaptı. Eylül 1919’da Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. İttihat ve Terakki’nin ilim şubesinde vazife yaptı.

MÜLKİ VE HUKUKİ YÖNÜ

1909 yılında Mülkiye Mektebi’nde Ahkâm-ı Evkâf ve Arâzî dersleri okutmuş ve yine aynı yıllarda Mekteb-i Kuzât’ta “Fıkıh” dersleri vermiştir. Daha sonra Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye (Şeyh’ül-İslâmlığa bağlı Yüksek Müşavere Heyeti) üyeliğine ve bir müddet sonra da başkanlığına tayin edilmiştir. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Evkaf-ı Hümâyun nazırlığında bulunmuş ve bu sırada Âyan Meclisi üyesi olmuştur.

FELSEFİ YÖNÜ

Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması (Felsefe) ile de ilgilenen Elmalılı Hamdi Yazır, batılı yazarların eserlerini de tercüme etmiştir. Bu eserlerde ileri sürülen konulara eleştirel yaklaşım sergileyen Elmalılı Hamdi Efendi, felsefe ve din arasında cereyan eden tartışmalara çözüm bulmaya çalışmıştır. Filozofların gerçeği kavrayamadıklarını belirtmiş, akıl ile iman bütünleştiği zaman gerçeğin kavranıp doğrulanabileceği fikrini savunmuştur.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE

Cumhuriyet’in ilanı esnasında Medrese-t-ül Mütehassisin’de mantık dersleri okutuyordu. Damat Ferit Paşa kabinelerindeki görevi dolayısıyla, bu kabinelerin Milli Mücadele aleyhine verdiği kararlarda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle gıyabında idama mahkûm edildiyse de, aynı zamanda yeğeni Emin Paksüt’ün kayınpederi olan Kel Ali’nin başkanlık ettiği Ankara İstiklâl Mahkemesi’nde yapılan muhakemesinden sonra suçsuzluğu tespit edilerek beraat etti.

ÖLÜMÜ

Muhammed Hamdi Yazır’ın Sahrayıcedid Mezarlığı’nda bulunan kabristanı (Mart 2022)

Elmalılı Hafız Muhammed Hamdi Yazır, uzun zaman devam eden Kalp yetmezliği rahatsızlığından ötürü Erenköy’de 27 Mayıs 1942’de öldü. Kabri Sahrayıcedid Mezarlığı’ndadır.

ESERLERİ

Beyânül-Hak ve Sebîlürreşad dergilerinde Küçük Hamdi veya Elmalılı Küçük Hamdi mahlası ile makalelerini yayınlanmıştır. Tefsirinde ise Elmalılı Hamdi Yazır imzasıyla eserini yayınlamıştır.

    Atatürk’ün Hamdi Yazır’a yazdırdığı tefsir olup[kaynak belirtilmeli] günümüzde de önde gelen İslam âlimleri tarafından da hala en güvenilir tefsir olarak kabul edilmektedir[kaynak belirtilmeli]. Atatürk’ün Diyanet İşleri Başkanlığı’na verdiği talimatı üzerine yazdırıldı[kaynak belirtilmeli]. 1926’da Diyanet İşleri Riyaseti ‘Kur’an’ı çağın icaplarına göre yeniden tefsir edebilecek bir âlim aradı. Sonunda vazifeli talimat üzerine Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a verildi. Devlet eliyle yazdırılan bu tefsirle Atatürk bizzat ilgilendi.

     Atatürk Şeyh Sait Ayaklanmasının bastırıldığı, çağdaşlaşma ve modernleşme adına yapılan inkılaplara yönelik itirazların arttığı bir devirde İslamiyet’in temel kaynağı olan Kur’an’ın yeniden tefsir edilmesini istedi[kaynak belirtilmeli]. Atatürk, yedi madde ile nasıl bir tefsir istediğini ortaya koydu. Bu yedi madde daha sonra Diyanet İşleri Riyaseti ile Elmalılı Hamdi Yazır arasında imzalanan protokole kondu. Kâzım Karabekir’in belirttiğine göre, Atatürk ona din ile ilgili olarak, dini olanların (bir dine mensup olanların) kazanamayacağını ve fakir kalmaya mahkûm olduklarını söyleyip netice olarak önce din anlayışını kaldırmak gerektiğini söylemiş ve bu sebeple Kur’an’ın anlaşılarak okunmasına önem verip Türkçeye çevrilmesini emretmiştir.

Diyanet’le Hamdi Yazır arasında imzalanan anlaşma tutanağı maddeleri

Ayetler arasında münasebetler gösterilecek.

Ayetlerin nüzül (iniş) sebepleri kaydedilecek.

Kıraat-i Aşere’yi (10 okuma tarzını) geçmemek üzere kıraatler hakkında bilgi verilecek.

Gerektiği yerlerde kelime ve terkiplerin dil izahı yapılacak.

Ayetlerin ima ve işarette bulunduğu ilmi ve felsefi konularla ilgili bilgiler verilecek. Bilhassa tevhid bahsinde ihtiva eden ibret ve nasihat mahiyeti taşıyan ayetler genişçe izah edilecek.

Bahisle doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunan İslam Tarihi hadiseleri anlatılacak.

Batılı müelliflerin yanlış yaptıkları noktalarda okuyucunun dikkatini çeken noktalar konularak gerekli açıklamalar yapılacak.

     Eserin başında Kur’an hakikatini açıklayan ve Kur’an’la ilgili önemli konuları izah eden mukaddime (önsöz 23 Haziran 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.) yazılacak.

     Hak Dini Kur’an Dili 1926-1938 arasında tamamlandı 1935-1939 arasında dokuz cilt olarak 10 bin takım bastırıldı. Eserin üzerinden telif süresi bittiğinden serbestçe basılmaktadır.

İki bin takımı Elmalılı Hamdi Yazır’a verildi. Kalan 8 bin takım, başta din adamları olmak üzere halkın önde gelen isimlerine ücretsiz olarak dağıtıldı.

    Tefsirinde Kur’an’ın Türkçeleştirilmesine önsözde karşı çıkması 23 Haziran 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.