9 Mayıs 2024
KAYBOLAN TAŞ KÜLTÜRÜMÜZ

DİNLENME TAŞI (HAMAL TAŞI)

  Hamal taşı, yük taşıyan kimselerin sırtlarındaki yükü üzerine bırakarak dinlenebilmeleri için sokak kenarlarına konulmuş eski bir sütun parçası ya da yüksekçe taş sekiye verilen addır.

   İstanbul’un eski semtlerinden Unkapanı’nda bulunan hamal taşının da, uzun ve yorucu Zeyrek Yokuşu hattından dönemin şartlarında esnaf ya da konutlara mal taşıyan hamalların faydalanması için yerleştirilmiş bir örnek olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu taş 20. yüzyıl ortalarında onarıma tabi tutularak, dinlenme taşı olduğuna ilişkin bir levha yerleştirilmiş olup, çimento kullanılarak yapılan onarım nedeniyle görsel niteliğini bir miktar yitirmiş bulunmaktadır.

   Dünyada Osmanlı’nın elinin uzandığı bölgelerde yaşayanların dışında hiç kimsenin bilmediği muhteşem bir insanlık zarafeti vardır ki biz adına kısaca ya “yük taşı” ya da “hamal taşı” diyoruz.

   Avrupalı oryantalistlerin ve yerli tarih bilmezlerin zihin dünyasında en az Sadaka Taşları kadar hayret ve hayranlık uyandıran bir taş vardır. Bu taşlar, Şadırvan ve çeşme kenarlarında bulunan “Hamal Taşları”dır ki bu taşlar, Benim ve sizin atanız olan Osmanlı milletinin insanlık noktasında tırmandığı zirvenin ipuçlarını vermektedir. 

      Sırtındaki yük dolu küfe ile bir çeşmenin önünden geçerken su içmek için yere eğilip küfeyi bırakmasın, beli incinmesin diye yükseklikleri ortalama 130 ile 150 santim arasında değişen ve çeşme kenarlarında bulunan bu taşlar da tıpkı sadaka taşları gibi yanlarından geçen insanların anlamsız bakışları arasında kendilerini fark edecek nesli beklemektedir.

Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Fotoğraflar alıntıdır.