9 Mayıs 2024
Camilerin Bölümleri

CAMİLERİN BÖLÜMLERİNDEN ŞADIRVAN

                                 ŞADIRVAN
    Şadırvan: Üstü çadır şeklinde bir dam veya bir ahşap kubbe ile örtülü yüksek mermer bir havuz olup, içinde bir fıskiyeden veya lüleden akan sular toplanarak dış tarafında sıra ile takılmış musluklardan akar. Caminin iç avlusunda cemaatin abdest alması için yapılmıştır. Caminin mimari üslûbuna uygun olarak yapılmışlardır. Şadırvanların damları direkler veya sütunlar üzerine tutturulmuş olup ileriye taşkın saçakları olur. Musluklarının önünde sıralanmış tahtadan sabit oturacak sıralar ve ayak koyacak taşlar yer alır. Musluktan akan suyun, sıçramaması için derin olarak yapılmış yalakları bulunur. Bazı şadırvanlarda kuşların suyu kirletmemesi için hazne denilen yüksek havuzun üstü tel kafesle örtülmüştür. Şadırvanlar genellikle yuvarlak veya çok köşeli olduğu gibi kare veya dikdörtgen şeklinde olanları da vardır.

    Şadırvanların Türk-İslam mimarisinde önemli bir yeri vardır. Ait oldukları cami mimarisi üslubunda yapılan şadırvanların Anadolu’da birbirinden güzel örnekleri vardır. Sivas Gök Medresedeki şadırvan (1270), Fatih Camii avlusundaki şadırvan (1470), Edirne Selimiye Camii avlusundaki şadırvan, Bursa Ulu Cami içindeki şadırvan, Konya Mevlana Dergâhı avlusundaki şadırvan sanat değeri ve tarihi kıymeti çok olanların en önemlileridir.

     Farsça şādurbān > şādurvān (büyük tente, çadır, gölgelik) kelimesinden gelen şâdırvân Türkçe’ye farklı bir anlam kazanarak geçmiştir. Mimari bir terim olarak cami avlularında ortadaki havuzun çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, üzeri kubbeli abdest yerini ifade eder. Cami ve mescidlerin yanına İslâmiyet’in ilk devirlerinden itibaren insanların abdest alabilmesi için havuz, kuyu veya çeşme gibi çeşitli su tesisleri yapılmıştır. Zamanla, bu su tesislerinden başka bilhassa Türkler’in hâkim olduğu coğrafyada şadırvanlar inşa edilmiştir. Şadırvanların ayrıca kervansaray ve han gibi konaklama tesisleriyle medreselerin avlularında yer aldığı görülmektedir. Bir meydan veya çarşının içine tek başına yapılan, çeşme gibi kullanılan şadırvanlar da bulunmaktadır. Şadırvanlar Türk su mimarisinin çeşmelerden sonra en yaygın yapılarıdır. Osmanlı devrinde inşa edilen şadırvanların çoğunluğu sade yapılardır. Ayrıca sultan, vezir gibi ileri gelen devlet adamları estetik kaygının ağır bastığı, birer sanat eseri olan çok sayıda şadırvan yaptırmıştır. Bunların havuzları, sütunları, direkleri ve kubbelerinde kullanılan taş, mermer, ahşap, metal gibi malzemeler oymacılık, nakış ve hat sanatı ustalarının elinde işlenerek birer şaheser haline gelmiştir. Şadırvanlarda suyun önce ortada bulunan bir fıskiyeden üstü açık havuzlara, oradan etrafındaki musluk veya lülelerle dışarıya akmasıyla meydana gelen su sesi insanlara huzur ve ferahlık verir. Bu bakımdan abdestin yanı sıra şadırvanlar bilhassa yaz aylarında camiye gelenlerin namaz vaktini beklemek, namaz sonrası sohbet etmek veya dinlenmek için faydalandığı yerlerdir.

Şadırvanları biçimlerine göre dört grupta toplamak mümkündür.

    1. Bir Havuzdan İbaret Şadırvanlar. Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde havuz biçiminde şadırvanlar inşa edilmiştir. Çoğunluğu süs elemanı ve poligonal planlı olan bu havuzların yapımında mermer kullanılmıştır.

   2. Üst Örtüsü Havuz Köşelerine Yerleştirilmiş Sütunlarla Taşınan Şadırvanlar. Üstü kapalı bir havuzdan ibaret bu şadırvanların üst örtüsünün kenarlarında geniş saçakları bulunur. Osmanlı camilerinin avlusunda sıkça görülen kapalı bir kütle şeklindeki bu tip şadırvanların saçakları abdest alanları yağmur ve güneşten korur.

    3. Baldaken Tarzı Şadırvanlar. Osmanlı devrinde çoğunlukla baldaken tarzı, üstü kapalı, yanları dışa açık şadırvanlar yapılmış ve diğerlerinden farklı olarak geleneksel bir şadırvan formu geliştirilmiştir. Osmanlı mimarisinde çok yaygın olan baldaken tarzındaki şadırvanlar iki ana bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölüm kare plandan çokgen plana kadar çeşitlilik gösteren, ortadaki abdest alma kısmına örtü vazifesi gören baldaken kuruluştaki dış yapıdır. Bu bölümün direk veya sütunlarla taşınan üst örtüsü içte düz tavan veya kubbe, dışta kubbe veya piramidal külâh şeklinde olabilmektedir.

     4. Münferit Tipteki Şadırvanlar. İki fonksiyonlu şadırvanları ayrı bir grupta toplamak gerekir. 789 (1387) tarihli Bursa Timurtaş Paşa Camii’nin minaresi kaidesi şadırvan olarak yapılmış tek yapıdır. Altıgen planlı minare kaidesi kemerlerle dışa açılmakta, ortasında abdest almak için bir havuz yer almaktadır. Ayrıca Selçuklu devri kervansaraylarında başlayıp Osmanlı hanlarında devam eden köşk mescid geleneğindeki şadırvanların önemli bir yeri vardır. Altı çeşme / abdest alma yeri, üstü mescid şeklindeki bu yapıların sekizgen planlı, şadırvana dönüşmüş bir örneği 896 (1491) tarihli Bursa Koza Hanı’nda bulunmaktadır. İzmir’de Şadırvanaltı Camii’nde 1250 (1834-35) yılında yapılan ve üst katı kütüphane olan sekizgen planlı barok şadırvan farklı bir uygulama olarak dikkat çekicidir.

Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi