22 Aralık 2024
Camiler

KESİKBAS CAMİİ VE TÜRBESİ – TURHAL / TOKAT

Asıl adı Şeyh Abdullah Efendidir. Sahabe olduğu rivayet edilir. Muaviye zamanında İstanbul’un fethi için Anadolu’ya gelmiştir.. Bayat ve Kuytul köylerinin geliri ona bırakılmıştır. Camii H.1172/M.1759 yılında Yeşil ırmak kavsi içine inşasına başlanmıştır.. Büyük kubbe ve cami 1172 de in­şa edilirken, küçük kubbeler ile minare 1180 yılında inşa edilmiştir. Aynı yıl yani H.1180/M. 1767 kadınlara mahsus bölüm(Kadınlar Mahfili)yapıldı. Aynı İstanbul’daki büyük-Selatin camilerdeki Hünkar mahfilleri gibi Cami içine bakan tarafına pencerelere kafes kon­du. Doğu tarafındaki bu ilave üç basık kemer üstüne oturtuldu. 1939 depreminden sonra da, duvarları yarıldığı için tamir görmüştür. Turhal girişindeki ana köprünün yanındadır. Türbe ise caminin batı duvarına bitişiktir. Türbenin cami içine açılan bir kapısı mevcut­tur. Tarihi bir hüviyet taşıyan, taş çerçeveli ahşap kapı büyük bir sanat şaheseridir. Gerek ahşap kapı da gerekse taş çerçeve kabartma ve oyma süslerle bezenmiştir. (Fakat günümüzde ahşap kapının yerinde sacdan yapılmış bir kapı mevcuttur. Hırsızlar ahşap kapıyı açmak için kırmışlar, güzelim sanat şaheseri yok olmuştur.) Bu ara kapı üzerindeki kitabede cami ve türbenin Şeyh Hacı Mustafa Efendi tarafından yapıldığı yazılıdır. İnşaatla ilgili iki kitabe daha mevcuttur. Yani toplam üç kitabe bulunmaktadır. Diğer iki kitabeden ikincisi mi­nare girişinde, üçüncüsü ise ana giriş kapısının üstündedir. (Camiye kuzey girişinde ilave bölüm yapıldığı için ana girişteki kitabe içe­ride kalmıştır.) Camiden türbeye, iki küçük kubbeli sahan ile geçi­lir. Bu geçiş bölümünde üç adet dor nizamı sütun mevcuttur Dor sütunları erkeği ve gücü simgelemektedir. Camideki Maşallah yazısı da çok güzel sitilice edilmiştir. Orijinalleri minber çıkışının üstün­de, birde caminin ana girişindedir. Minare bitişiğinde, girişi iç sahandan yapılan çilehane mevcuttur.

Caminin kubbesinin bağlantı kasnağında her yönde üçer adet ol­mak üzere 12 adet kemerli pencere mevcuttur. Bu pencereler caminin aydınlatılmasını sağlar. Kubbe kasnağının alt kısmında kuzey güney yönünde 2. sıra: 3’er adet kemerli pencere daha mevcuttur.

Caminin arsası 2018 m2, iç alanı 510 m2 olup, 1000 kişi aynı anda namaz kılma kapasitesine sahiptir.

Türbe içindeki sandukalarda; Kesikbaş Şeyh Abdullah Efen­di(Kıble tarafı), yanında bir horasan ereni, (Büyük ihtimalle Lengeri Baba) onun yanında hizmet karı bayan, onların yanında hanımları ile Şeyh Mustafa Efendi yatmaktadır. İki küçük sanduka da da Şeyh Mustafa Efendinin çocukları yatmaktadır. Türbe 1978 de onarım görmüştür. Ayrıca türbede kapalı cam bir ayaklı dolapta Kesikbaş hazretlerinin cübbesi, kemeri ve tespihi mevcuttur.

 Devamlı yanında durup cenaze namazı kılmamıza rağmen çoğumuzun bilmediği, cami altında galeri mevcuttur. Demir kapı ile ko­runan bu tünelle yeşil ırmağın altından karşıya geçilmektedir. Caminin kıble tarafında yer alan bu tünel girişi, merdivenle aşağıya inerek demir parmaklık arkasından seyretmemiz mümkündür. Günümüzde güvenlik sebebi ile giriş kısmının hemen akabinde duvar örülerek kapatılmıştır. ana camii altında yer almaktadır.

 Eskiden cami çıkışında, kuzeydoğusunda bir hamam kalıntısı mevcuttu. Zeminden aşağıda kalmıştı. Kubbesi yol hizasında idi. Bu yüzden rahatlıkla kubbe pencerelerinden içerisi gözetlenebilirdi. Belediye başkanlarında Raif Bey orada tavşan beslerdi. Çocukken gi­dip seyrederdik. Ücretsiz hayvanat bahçesi idi. Bugünkü kesikbaş kavşağının genişletilmesi veya çevre tanzimi sırasında yıkılmıştır.

Yine Kesikbaş çevresindeki tarihi yapılardan Hükümet binasın­dan bahsetmek istiyorum. Caminin doğu tarafında iki katlı ahşap bir bina idi. Yıkılmasından önce bir süre de Mehmet Akif İlkokulu olarak hizmet vermiştir. Bu şekilde Turhal’ımıza ait eski tarihi yapı­lar bir bir yok edilmiştir. Turhal’ın yerleşimi çok eski diyince. Tari­hi yapı niye yok sorusu soruluyor. Fakat bilinçsizce bu tarihi yapı­larda yok edilerek tarihle bağlantımız kalmamıştır.

Kesikbaş ile Turhal ismi arsında da irtibat kuranlar vardır. Kesikbaş çarpışırken şehit düşen insanın vücudundan ayrıldıktan sonra, yu­varlanmış Dur-gal diye bir nida ile durdurulmuş. Turhal ismi buradan gelmektedir. Dur-gal telaffuz edile edile Turhal halini almıştır.

2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılmış, cami giriş kapı yerleri değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.

Kaynak: Tarihi Eserler

Fotoğraflar: Mustafa Gürelli