AKDOĞAN MESCİDİ – SİVRİHİSAR – ESKİŞEHİR
Selçuklu döneminden kalma önemli bir mescid olan Akdoğan Mescidi, Sivrihisar’ın önemli bir uç şehir olduğunun göstergesidir. Anadolu’nun ilk mescidlerindendir.
Akdoğan mahallesi Unkapanı Caddesi 2928 numaralı pafta, 170 numaralı ada, 2 numaralı parselde kayıtlı olup saat kulesi arkasındadır. Boyutları: Dış 49×7.57 m. İç 5.57 x 6.64 metredir.
Kapısı doğu cephenin kuzey kösesinde olup üzeri siperlidir.
Doğu duvarında üç pencere, 1 ve 3. pencereler üzerinde tepe pencereleri, kıble duvarında ve batı duvarında ikişer pencere ve Üzerlerinde tepe pencereleri vardır. Batıdaki pencerelerin önünde duvarlarla çevrili kare planlı bir avlu vardır. Kuzey cephe sağırdır.
Tek ahşap direkle tasman tek mekânlı dikdörtgen planlı, ahşap kirişlemesi üstten kaplamalı tavan ile örtülüdür. 15. yy’a ait Başbakanlık arşivi tapu tahrir defterine 453151 B. Numaralı vakfiyede kayıtlı olup, Timurtaşpaşazade Umurbey oğlu Selçuk Bey tarafından yaptırılmıştır.
Mihrabın üzerinde eli böğründe kilim desenine benzeyen dendanlar vardı. Bunlar halen yoktur. Yanında, arkasındaki dağdan suyu gelen sivri kemerli Akdoğan çeşmesi vardır. Selçuk Bey Geçek Camii’ni yaptırmış köye su getirmiştir.
Bu mescidin örtüsünün 2/3 ü tüteklikli örtü tekniği ile yapılmıştır. Bu örtü tekniğinin Selçuklular’dan başlayarak 19. yy. a kadar kullanıldığı ifade edilmiştir. Tüteklikli örtü, açıklığı eldeki kiriş boyutlarını aşan kare veya kareye yakın mekânların örtülmesi için geliştirilmiş bir konstrüksiyondur. İlk aşamada Akdoğan mescidinde görüldüğü gibi duvarlar arasında mesafeyi geçmekte yetersiz kirişler köselerin önüne çapraz yerleştirilir, açıklık küçültülür. Sonraki aşamada köse kirişlerin üzerine bu kez duvarlara paralel kirişler oturtulur. Gereğinde devam eder.
Elimizde mevcut Sultan 11. Mahmud Tuğrası’nı havi ve vakıflarca Latin harflerine çevrilen beraatdan, Mahalle-i Akdoğan’da “İmam Mescidi” diye zikredilen mescidin ve türbenin, Geçek köyündeki cami, çeşme ve hamamın ve Seki köyündeki mescidin yaptırılıp, Gerçek’teki hamam ve Sivrihisar bedestende 36 dükkân ve Hazinedar Camii’ne bir dükkanın Umurbey oğlu Selçuk Bey tarafından vakfedildiği anlaşılmaktadır. (Vakıflar Bölge Md.. 6. 5. 1967 tarih ve 19793/99 sayılı yazıları ile) Çok hayırsever Umur Bey, çardak hamamının da banisidir. Zikri geçen yazıda (Selçuk Bey bini Umurbey) vakfı hakkında kütüğümüzde kayıt ve malûmat yok denilmişse de Dr. Halime Doğru’nun XV-XVI yy. da Sivrihisar isimli eserde zikredildiği üzere 453151 B. nolu vakfiyede (15. yy) ve 23. 399 no ile Tapu Tahrir Defterinde kayıtlıdır.
Sivrihisar İlçesi, Selçuklu Türk Ordusunun Malazgirt’te kazandığı savaştan ve Ankara’nın işgalinden sonra, Sivrihisar’a kadar uzanan bir coğrafya üzerinde, Türklerin eline geçmiş bir uç şehirdir. Uç şehir olması hasebiyle Orta Asya’dan gelen Türk boylarının uğrağı olmuştur. Doğu’dan gelen boyların ilki Salur Türkmenleridir. Diğer ismiyle Kılıç’lı aşiretidir. Kılıç mahallesinin halen bu ismi taşıdığı biliniyor. Akdoğan mescidinin 1073 yılında yapılması Sivrihisar’ın önemli bir uç şehri olmasının en büyük kanıtıdır.
Türklerin Sivrihisar’a yerleşmeleri ile önemli gelişmelere sahne olmuş, Anadolu’da ilk Medrese’nin ( Fakülte ) Selçuki’ye Medresesi ismi altında Sivrihisar’da kurulduğu, daha sonra Medrese sayısının köylerdekilerle birlikte 33’e ulaştığı görülüyor. Medreselerin yanı sıra ekonomik gelişme süreci de başlamıştır. İlk gelen Türkmenlerin meslekleri olan kök boya, halı, kilim dokumacılığı ileri boyutlara ulaşarak bir sanayi şehri olmuştur. Diğer yandan Debbah (Tabak) lık mesleği de gelişmiştir. Bunlara demir – bakır işlemeciliği de eklenerek Sivrihisar dini ve içtimai merhalelere sahne olmuştur. Köylerdeki yerleşim alanlarında da çiftçilik ve hayvancılık iştigal alanları haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar ve Salname kaynakları Kervan ticareti ile ihracatın da ileri boyutlarda olduğunu vurgulamaktadır.
Medreselerde yetişen âlimler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, İmparatorluğun dört bir yanına dağılarak, dini ve içtimai hizmetler yapmışlardır. Başta Yunus Emre, Şeyh Baba Yusuf, Nasreddin Hoca, Aziz Mahmut Hüdayi, İstanbul’un ilk Kadısı ve Belediye Başkanı olma onurunu taşıyan Hızır Bey ve oğlu Sinan Paşa, Hamdi Baba ve daha niceleri Sivrihisar’ın bağrından yetişip Dini İslâm’a hizmet vermişlerdir.
KAYNAK: SİVRİHİSAR BELEDİYESİ