ULU CAMİ BAHÇESİNDEKİ MEZAR TAŞLARI – AKHİSAR / MANİSA
Akhisar Ulu Cami mahallesindeki bu yapı eski bir kiliseden camiye çevrilmiştir. Kiliseden önce de olasılıkla bir tapınak olarak hizmet görmekte idi. Kesin yapılış tarihi belli değildir. Büyük taş bloklar horasanla tutturularak bir tapınak yapılmıştır. Ekmel İzdem’in Dünkü Bugünkü Akhisar adlı eserinde belirttiğine göre Romalılar onararak bedesten (çarşı) halinde kullanmışlardır. Hıristiyanlık döneminde kiliseye dönüştürülen yapıda günümüzde bile doğu yönünde yarım daire şeklindeki papazın vaaz verdiği yer olan absisin temelleri görülebilmektedir.
Yapı Saruhanoğulları döneminde camiye çevrilmiştir. Evliya Çelebi Akhisar’a geldiğinde bu caminin adının FETHİYE cami olduğunu belirterek minaresinin yıkılı olduğunu belirtmiştir. Bu camiye neden FETHİYE CAMİİ denmiştir?
Bu soruya sanat tarihi profesörü Haluk KARAMAĞRALI şöyle cevap vermektedir:” Türkler fethettikler, her kentin en büyük kilisesini camiye tahvil ederek fethin simgesi olarak kullanmışlar zaruret olmadıkça diğer kiliselere dokunmamışlardır.”Fethiye camileri Anadolu’da Ulu Cami olarak da adlandırılırlar. Cami devşirme malzemeden yapılmıştır. Kırmızı tuğladan yapılmış görkemli bir minaresi vardır.
Ulu Caminin güney tarafı eski antik yapının kalın duvarlarından ve kemerli kısımlardan ibarettir Yedi metrelik bir temel üzerine kurulan bu tarihi yapının büyük kubbesi yıkılmış ve tuğladan yenilenmiştir. Doğu ve batı duvarları Türk sitiline göre kısmen onarım, kısmen yeni ilaveler görmüştür. Sicilya mermerinden ilmik şeklinde dört sütun üzerine bir ser mahfil (oturma yeri) oturtulmuş, mihrab ve minberle tamamlanmıştır. Sicilya’dan getirilen ve kiliseye ait olan bu mermerler ayrıca incelenmeye değerdir. Ulu caminin minaresi şerefesinden itibaren 1913 depreminde yıkılmış, sonradan yeniden yapılmıştır. Eskiden cami avlusunda sınırlı bir lan içinde karşılıklı ve birbirine eşit, üçer odalı birer DARÜL HADİS ve KURRA her ikisinin arasında da bir dershane inşa edilmiştir. Günümüzde bu yapılar mevcut değildir.
Ulu Caminin en büyük özelliği çok eski bir yapı olması ve putperestlere, Hrıstiyan’lara ve Müslümanlara ibadet yeri olarak hizmet etmiş bulunmasıdır.
Ulu Camiinin hemen kuzey kısmında eskiden bir Nakşibendî tekkesi bulunmaktaydı. Bu yapı da sonradan yıkılmıştır. Caminin dış kapısından içeriye girilince sol tarafta yerde birçok Korinth sütun başlığı ve Osmanlı mezar taşları görülmektedir. Cami avlularındaki küçük mezarlıklar hazire adı verilmektedir. Türkiye’deki hazirelerdeki mezar taşları günümüze çok az sayıda ulaşmıştır. Fakat Akhisar’da Ulu Camii, Aynalı Cami ve Şeyh İsa Camiindeki
Osmanlı Dönemi Türk taş işçiliğini yansıtan çok güzel örnekli mezar taşları korunarak bugüne kadar gelebilmiştir. Mezar taşlarının bir diğer adı da şahidedir. Bu kelimenin mezar taşları için kullanılması ” bulunduğu yerde bir müslümanın gömülü olduğunu bildiren şey” anlamında olmuştur.
Şahide kelimesi daha çok yazısız mezar taşları için kullanılır. Müslümanların bulundukları mezarlara kabristan ve hazire adı verilmiş gayri Müslimlerin mezarlıklarına da maşatlık denilmiştir Örneğin Akhisar’da Rum, Ermeni ve Yahudi maşatlıkları vardı.
Günümüzde dahi Reşat Bey mezarlığının batı tarafındaki Yahudi maşatlığına ait mezar taşları görülebilmektedir.
Yine Ulu Cami haziresindeki mezar taşlarına dönelim. Bunlar çoğunlukla 19. yüzyıldan kalmadır. Bu haziredeki mezar taşlarının alınlıkları bitki motifleri ile süslenmiştir Bazı taşların alınlıklarında ise birbirinden güzel cami motifleri vardır. Cami motifleri yanında bitkisel süslemeye de yer verilmiştir
H.1311 tarihli taşın alınlığı değişik tarzda bir süslemeye sahiptir. Alınlığın ortasında bir kandil motifi bulunmakta ve her iki yanından aşağıya doğru iri yapraklar sarkmaktadır. Aynı haziredeki 1313 tarihli taşın alındığı çifte minareli, son cemaat yerine sahip bir cami ile dekore edilmiştir. Son derece belirgin hatlara sahip caminin üzerindeki istiridye kabuğu değişik bir örnek teşkil etmektedir.
Akhisar Ulu Cami’deki mezar taşları şu kişilere aittir: 1801 tarihli Hacı Osmanoğlu Hacı Mehmed. 1820 tarihli Uzun Ali Ağa zevcesi Ümmü Gülsüm Hoca. 1827 tarihli Zaide Hacı Mehmet Ağa’nın zevcesi. 1830 tarihli Külahçıoğlu Mustafa zevcesi Hatice kadın. 1839 tarihli Daizade Halil Ağa zevcesi Ayşe Hanım. 1843 tarihli Halil Ağa. 1894 tarihli Hacı Abdulkadir Ağa kızı Afife Hoca. 1894 tarihli Halil Ağa’nın kızı Sıdıka Hanım. 1905 tarihli Yazıcızade Hacı Ahmet Efendioğlu Şevket.