MASTAURA ANTİK KENTİ – NAZİLLİ / AYDIN
Aydın İli, Nazilli, İlçesi, Bozyurt Köyü’nün 1 km. kuzeyinde, doğu ile batısı dik ve yüksek tepelerle çevrili, ortasından Mastaura deresinin geçtiği, dar vadinin kuzeyinde, asıl tepenin güney eteklerinde yer alan küçük bir antik yerleşim yeridir. Antik yol üzerinde kurulmuş olan Mastaura, zeytin, incir, üzüm bahçeleri ile kaplı tarım arazisi durumunda ve tamamı şahısların mülkiyetindedir. Bugün görülebilen yapı kalıntıları şehrin kuzeybatısında, iki kademeli kemerli terasla oluşturulan sahne binası bugün kısmen korunmuş vaziyette olup, orkestra kısmı zeytin ağaçları ile kaplıdır, cavea kısmı ise tamamen tahrip olmuş, sadece yer yer dolgu malzemesi görülmektedir. Kentin ortasında taş, kireç harç malzeme ile inşa edilmiş yüksek bir teras duvarı, üzüm ve incir bahçeleri içinde görülmektedir. Kentin yer aldığı vadiyi oluşturan doğudaki tepenin kuzeyinde üst noktada kule olabilecek bir kalıntı mevcuttur. Şehrin güneydoğusunda yer alan nekropol alanındaki yarısı açıkta olan mezarlar Roma Dönemi özellikleri göstermektedir.
Mastaura Antik Kenti, Nazilli ilçesi Bozyurt Köyü sınırlan içinde Menderes Nehri’nin kuzeyinde ve Nysa Antik kenti yakınlarında bulunmaktadır. Kent Bozyurt Köyü’nün 1km kuzeyinde, doğu ve batısı yüksek tepelerle çevrili, ortasından Mastaura (Krizoroas) deresinin geçtiği dar vadinin kuzeyinde yer alan küçük bir antik yerleşmedir. Bu dere Hellen dilinde “Altın Kılıçlı Dere” anlamına gelmekteydi.
Mastaura Luwi dilinde” Ana Tanrıçanın Ulu Akarsuyu” anlamına gelmektedir. Açık biçimi M(a)asta-ura’dır. Burada ki Ma: Luwi/Pelasgos dilinde “ana” anlamına gelmektedir ve Ama sözcüğünün baştaki A harfi olmadan kullanılan bir biçimidir. Bu sözcük ana tanrıçayı betimler ve Anadolu’da birçok tarihsel ad içinde bulunur. AMA sözcüğü Luwi dilinde anni, Hitit dilinde anna ile aynı karşılığa sahiptir ve günümüz Anadolu’sunda bu sözcük anne ya da ana biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Luwi /Pelasgos dilinde asta yada diğer kullanım biçimleri olan astra, ista, istra sözcükleri akıntı anlamına gelmektedir. Bu sözcükler burada bir dere, çay ya da ırmağın olduğunu belirtmektedir.
Ura sözcüğü ise Luwi dilinde büyük, ulu, yüce anlamını taşımaktadır. Bu sözcük adlarının önüne ve arkasına gelerek kullanılmaktadır. Böylece Mastaura sözcüğünün Luwi /Pelasgos dilinde olduğu, buranın ilk yerli halkının da öncelikle bunlar olması gerektiği düşünülebilir.
Bu olgu kentin oldukça eski bir tarihe sahip olabileceğine işaret etmektedir. Lydia’daki ilk çağ kenti Mastaura Plini us ‘ta, Hierokles’te ve Byzantion’lu Stephanos’ta anılmaktadır. Bu günde görülebileceği gibi Mastaura bir akarsuyun yanında bulunmaktadır.
Strabon, Orthosıa ile birlikte Mastaura’dan da söz etmektedir. Hıristiyanlık döneminde piskoposluk merkezi olan kent Ephesos ve Khalkedon konsillerine katılmıştır.
Kentte görülebilen yapı kalıntılarından tiyatro şehrin kuzeybatısında yer alır. İki kademeli kemerli teras ile oluşturulmuş sahne binası kısmen korunmuştur. Tiyatronun orkestra kısmı zeytin ağaçlarıyla kaplıdır. Kavea kısmı tamamen tahrip olmuştur. Ayrıca kentte birçok yapı kalıntısı bulunmaktadır.
Ören yerinin güneydoğusunda kentin nekropolü (mezarlık) yer almaktadır. Çok tahrip olmuş mezar yapılan tamamen orman ve çalılıklarla kaplanmıştır.
Bu kent Ephesos’u (Efes) Celenaea’ya bağlayan ticaret yolu üzerinde olup, sikke basma ayrıcalığına sahipti. Ancak kent depremler ve veba salgını nedeniyle harap olmuş ve terk edilmiştir.