DARÜLKURRA – BORNOVA / İZMİR
Ortaçağ İslam ülkelerinde, Kuran okuma yöntemlerini (tecvidi) öğreten medrese bölümüdür. Ayrıca, Cami, mescit gibi yerlerin hemen yanında yapılan kuran okuma yeridir. Bir tek kubbesi olan, iki göz revaklı, fevkani bir yapı olan Darül-kurranın kubbesi medrese kubbeleriyle aynı düzeydedir. Bu tür mimarî özelliklerinin yanı sıra Darül-kurra bir Kuran ezberleme yeridir. Hafızların Kuran ezberi yaptırmalarının yanı sıra Arapça ve Tilavet derslerinin de verildiği bir yerdir
Darülkurraların asıl işlevi, kari denen ve Kuranı en güzel biçimde okuyan kişiler ve imamlar yetiştirmekti. Güzel okuma olayı daha 7. ve 8. yüzyıllarda önemsenmiş olup, tilavet ve kıraat birer din bilimi olarak gelişmiştir. İlk İslam medreselerinde sürekli kuran okunan özel mekanlar bulunmaktaydı. Darülkurra denen bu salonlarda, hafızlar bir tür yarış havası içerisinde farklı üslup ve makamlarda Kuran okurlardı. Bu tür bir eğitim hafızların sistemli biçimde yetişmelerine olanak verdiğinden, cami ve medrese vakfiyelerinde eleman alımı yapılacakken darülkurralara ve burada eğitim görenlere önemli paylar ayrılırdı. Anadolu Selçuklu külliyelerinde darülkurralar, cami kapsamında ya da ayrı bir mekan olarak yer almıştır. Osmanlı Devletinde ise yalnızca hafız yetiştiren ve Kuranı ses incelikleriyle öğretmeye dönük kurumlara darülhuffaz, aynı bölümün tilavet ve kıraatın yanı sıra Arapçayı da öğreten yüksek bölümlerine ise darülkurra denildi. Bu medreselerin ortak amacı, hafız, cüzhan, mevlidhan, imam, hatip ve müezzin yetiştirmekti. 1924 yılında medreselerin kapatılmasından sonra, gittikçe azalan darülkurra ve darülhuffaz geleneği, o zamandan bu zamana camiler, dernekler, Kuran kursları aracılığı ile sürdürülmeye çalışılmıştır.
Bornova Darülkurrası Hacı Osman Efendi tarafından H 983 / M 1576 yılında yapılmış olup KUTUBOĞLU MEDRESESİ diye de anılır. Yapı kare planlı olup üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Batı cephesinde yuvarlak bir kemer üzerinde taştan pestal bir girişi vardır. Girişin üzerinde bulunan bir kitabede H983 yazısı okunmaktadır. Pestalin hemen üzerinde cepheden hafif bir çıkıntı oluşturan sivri bir kemer yer alır. Cephelerde sivri kemerle niş içerisine alınmış yüksek pencereler vardır. Etrafı söveli olan pencerelerin üzerinde tuğla malzemeden yapılmış kemerler vardır. Yapı tuğla ve taş malzemelerden yapılmıştır. 15. yüzyıl Osmanlı eseridir.