SULTAN AHMET HAN / SULTAN II. OSMAN HAN / SULTAN IV. MURAT HAN TÜRBESİ – İSTANBUL
Sultanahmet’te, Dârülkurrânın doğusunda yer alan türbe I. Ahmed’in vefatından sonra I. Mustafa Han tarafından inşa edilmeye başlanmış ve 1028’de (1619) II. Osman tarafından tamamlanmıştır.
Türbe Sultanahmet Camisinin mimarı da olan Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından yapılmıştır. Yapımı üç yıl sürüp 1619 yılında tamamlanmıştır. Çinileri ve ahşap işçiliğiyle dikkat çeken bir türbedir.
Türbe, dört sütunlu bir girişi bulunan, kare plânlı, büyük ve yüksek bir kubbeye sahip, geniş mekânlı bir yapıdır. Batı bölümünde bir çıkıntı mevcuttur. Duvarlarında üç sıra hâlinde açılmış, değişik boyda toplam 52 adet pencere vardır. Abanozdan yapılmış olan kapısının üstünde ayet-i kerîmeler yazılıdır. İçi, çepeçevre duvarları dolaşan Eûzü-besmeleden sonra Mülk suresinin bütün ayetleri ve çini panolarla süslüdür.
Köşeleri hafif pahlanmış olan kare planlı yapı tromplarla geçişi sağlanan büyük bir kubbeyle örtülüdür. Önünde üç birimli revak bölümü yer alan türbede kapının tam karşısında dârülkurrâya doğru uzanan bir eyvan bulunmaktadır. Dış cephesi silmelerle bölümlenmiş mermerle kaplı olan türbenin istiridye kabuğu şeklinde alınlığa sahip kapısının üzerinde kitâbe mevcuttur.
Türbenin kapısı abanoz ağacıyla kaplanmış olup zengin fildişi, sedef ve gümüş kakmalarla süslenmiştir. Kapı aralığının tavanında mermer üzerine girift bitkisel kompozisyonlu bir süsleme vardır.
Yapının içinde birinci sıra pencere araları sır altı tekniğinde bitkisel kompozisyonlu İznik çinisiyle kaplanmıştır. Üstte yapıyı dolaşan çini kitâbe kuşağı yer almaktadır. Pencere içlerinde de farklı renk ve düzende çiniler görülür. Duvarlarda ikinci sıra pencere aralarından yukarısında ve kubbede kalem işi süslemeler yapılmıştır. Kalem işlerindeki zikzaklı düzenleme Kâbe örtülerini hatırlatması açısından ilginç bir uygulamadır.
SULTAN AHMET TÜRBESİ’NİN MİMARİ YAPISI
Diğerlerinden farklı olarak iç koridorlu mekân düzeninden ve çift cidarlı kubbeden vazgeçilmiştir. Kare şeklinde olan yapının cepheleri mermerle kaplanmış olup, köşeler pahlanarak yumuşatılmıştır. Bu pahlanan kısımlar üstte mukarnas dolgular ile son bulmaktadır. Türbenin içi, cephelerdeki üç sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Alt sıra pencereler ahşap kapaklı dikdörtgen söveli, üst sıra pencerelerse sivri kemerli ve şebekelidir. Diğerlerinden farklı olarak türbenin yan cephelerine açılan farklı boyuttaki bu pencereler sayesinde asimetrik bir görünüme sahiptir. Sultan I. Ahmet’in sandukasının hizasına rastlayan pencereler diğerlerinden daha büyük tutulması nedeniyle farklı bir görünüm elde edilmiştir.
TÜRBEDE KUR’AN’I KERİM İZLERİ
Türbenin üzeri çokgen bir kasnak üzerine oturan kubbe ile örtülmüştür. Türbe girişi üç bölümlü ve üst örtüsü önde dört, arkasında duvarlara gömülü iki sütun üzerine oturmuş bir revak görünümündedir. İki farklı renkli taştan örülmüş olan mukarnas başlıklı mermer sütunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Bu kemerlerin ortasında ayna tonoz, iki yanında da birer kubbe bulunmaktadır. Üst örtünün içerisi bitkisel kalem işleri ile bezenmiştir.
SULTAN AHMET TÜRBESİ VE EL SANATLARI
Sultan I. Ahmet Türbesi kalem işi, çini ve ahşap işçiliğinin güzel örneklerini bünyesinde toplamıştır. Zeminden itibaren alt sıra pencerelerin üzerlerine kadar çiniler ile kaplıdır. XVII. Yüzyıl sıratlı tekniğindeki bu çinilerde bitkisel boyalara ağırlık verilmiştir. Çini panoların üzerini lacivert zemine beyaz sülüs hat ile yazılmış ve Kur’an’ı Kerim’in 30. Ayeti olan Mülk suresine yer verilmiştir. Bu ayet kuşağı bütün türbeyi çepeçevre dolaşmaktadır. Çinilerin üzerinde kalan kısım da zengin kalem işleri ile süslenmiştir. Kubbenin ortasında bulunan madalyon içerisine Fatır suresinin 41. Ayeti; pandantiflerdeki madalyonlar içerisine ise Esma-ül Hüsna yazılmıştır.
Türbede, Sultan I Ahmed Han’ın sandukası ile birlikte toplam 36 sanduka vardır. Sandukalar dört sıra hâlinde düzenlenmiştir. Giriş kapısının tam karşısına düşen batı bölümündeki çıkıntıya gidip yüzümüzü giriş kapısına doğru döndüğümüzde altı sanduka bulunan ilk sıranın ortasında, sedef kakmalarla süslenmiş ahşap bir parmaklık içerisinde olan sanduka I. Ahmed Han’a aittir. Onun sağında oğlu IV. Murad Han’ın, onun da sağında IV. Murad’ın kızlarından Rabia Sultan’ın sandukaları vardır. I. Ahmed Han’ın sandukasının solunda, hanımı Mahpeyker Valide Sultan’ın, onun da solunda I. Ahmed Han’ın kızlarından sırasıyla Ayşe ve Gevherhan Sultan’ın sandukaları yer alır.
İkinci sıradaki 7 sandukadan soldan ikincisi, I. Ahmed Han’ın padişah olan diğer oğlu II. Osman Han’a aittir. Üçüncü sırada 13, girişe yakın olan dördüncü ve son sırada ise 10 sanduka vardır. Her ne kadar bugün her sandukanın başında kime ait olduğunu gösteren bir levha bulunsa da bunların yerleri zaman içinde türbedarlar tarafından değiştirilmiş ve ayrıca restorasyonlar sırasında karışmıştır. Şu kadar var ki geri kalan 29 sandukanın, I. Ahmed Han’ın çocukları Şehzade Bayezid, Selim, Hasan, Mehmed, Orhan, Osman ve diğer Mehmed ile Ubeyde. Zahide, Zeynep, Hatice ve Esma Sultan; II. Osman’ın çocuklar. Şehzade Mustafa ve Zeynep Sultan; IV. Murad’ın çocukları. Şehzade Orhan, Osman, Numan, Hasan, Mahmud, Ahmed, Abdülhamid ve Selim ile Fatma ve Safiye Sultan; Sultan İbrahim’in çocukları Şehzade Ahmed, Mehmed, Süleyman ve diğer Ahmed ile Safiye Sultan’a ait olduğu çeşitli kaynaklarda yazılıdır. Bunların çoğu ya doğar doğmaz veya bebekken vefat etmiştir.
KİTABESİ
1. Hüsrev-i cennet-mekân hâkân-ı Firdevs-âşiyân
Dâver-i Cemşîd ferd ray-ı hurşid-i‘tilâ
2. Yaʻni Sultân Ahmed ol şah-ı Süleymân-kadr kim
Şâhlar olurlar idi dergehine çehre-sâ
3. Gördü kim bu âlem-i fânî değil cây-ı karâr
Cân atıp Firdevse kıldı azm-i iklîm-i bekâ
4. Şâhbâz-ı rûh-ı pâki arşa pervâz eyledi
Oldu cism-i pâkine bu merkad cây-ı dil-küşâ
5. Hâb-gâhın Adn kıl yâ Rab o şâh-ı âdilin
Cennet-i aʻlâda lütfunla müyesser kıl likâ
6. Türbe-i ulyâsının itmâmına târîhdir
“Türbe-i Sultân Ahmed evc-i illiyyûn ola”
H. 1028 / M. 1619-20
1. Cennet mekânlı, Firdevs yuvalı,
Cemşid gibi hüküm süren, güneş mertebeli,
2. Hz. Süleyman gibi yüce padişah Sultan Ahmet’in
Eşiğine şahlar yüz sürerlerdi.
3. Bu fani âlemin ebedi durulacak bir yer olmadığını görünce
Firdevs’e can atıp ebediyet ülkesine gitti.
4. Tertemiz ruh kuşu göğe kanat çırpıp
Bu mezar temiz bedenine gönül açıcı bir yer oldu.
5. Ya Rab, o adaletli padişahın istirahatgâhını
Adn cenneti kıl ve cennette lütfunla seni görmeyi müyesser eyle.
6. Görkemli türbesinin tamamlanışına “Sultan Ahmet’in türbesi,
Cennetin en tepe noktası olsun” cümlesi tarihtir
Kaynak: Kültür Envanteri
Fotoğraflar: Mustafa Gürelli