URLA İLÇESİ / İZMİR
Ege Bölgesi’nin tüm özelliklerini taşıyan Urla, İzmir’in batısında 38 km. uzaklıkta kendi adını taşıyan yarımadanın orta kısmında yer alır. Urla tarih boyunca bir kültür merkezi olmuştur. Yapılan kazılarda ele geçen eserler arasında Hititlere ait Gaga ağızlı sürahi çıkarılmıştır. Limantepe Höyüğü kazılarında ele geçen buluntulara göre Klazomenai Limanının dünyanın en eski ve düzenli limanı olduğu ortaya çıkmıştır. Klazomenai’ de bulunan eserler Louvre Müzesi ve Atina Milli Müzesi ile İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
URLA’NIN TARİHİ:
Antik zeytinyağı işliği, Klazomenai kentinde yaşayan İonlar tarafından inşa edilmiş ve işletilmiştir. Klazomenai antik kenti ile ilgili buluntular, Türkiye’nin batı kıyısında, günümüzde İzmir’e (eski çağda Smyrna) bağlı Urla ilçesinin, Karantina Adası’nı da içine alan İskele mahallesinde ve civarında açığa çıkarılmıştır. İskele Mahallesi, İzmir Körfezi’nin güney kıyısının ortalarında yer almaktadır. M.Ö. ikinci bin yıllarının sonuna doğru, Dorlar’ın Orta Avrupa içlerinden aşağıya, Yunanistan Yarımadası’na inmeleri ile meydana gelen Ege göçleri sonucunda İonlar, Yunanistan yarımadasından Anadolu’ya geçerek, İzmir Körfezi’nden Mandalya Körfezi’ne kadar uzanan ve Khios (Sakız) ile Samos (Sisam) adalarını da içine alan bölgeye yerleşmişlerdir. Onların Batı Anadolu’ya geçmelerine neden olan Ege göçleri, o zamanki dünyada büyük kargaşalara yol açmış, pek çok kavmi yerinden etmiş ve Troia gibi birçok kent devletinin, hatta Hitit İmparatorluğu gibi büyük devletlerin bile sarsılmalarına, yıkılmalarına neden olmuştur. İonlar, bu ortam içinde yeni yurtlarına gelerek kentler kurmuşlar ve yerleştikleri bölgeye bundan böyle “Ionia” adını vermişlerdir. İon kolonizasyonu olarak adlandırılan bu olay, zaman içerisinde yayılmaya dönüşmüş, önceleri iki Aiol şehri olan ve İzmir körfezi kıyısında bulunan Smyrna (Eski İzmir) ile Phokaia (Eski Foça) Aiollerin elinden koparılıp alınmış ve birer İon kent devletine dönüştürülmüştür. Panionion’da toplanan İon’ların, güneyden başlayarak ilk kentleri Miletos’tur. Hemen sonra Myus ve Priene gelir; bu kentler Karia bölgesinde kurulmuşlardır. Lydia bölgesinde Ephesos, Kolophon, Lebedos, Teos, Klazomenai, Phokaia vardır. Tarihçi Herodotos, (M.Ö. 490–425) on iki İon kent devleti arasında Klazomenai’nin de bulunduğunu bildirmektedir. Klazomenai Kenti’ne ait kalıntılar M.Ö. 5. yüzyıl dışında anakarada bulunmaktadır. Verilere göre, M.Ö. 5. yüzyıl yerleşmesi Karantina Adası’ndadır. Ele gecen buluntular, kentin M.S. 7. yüzyıla dek varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.
İonialı gözlemci doğa düşünürlerinin Ionia toplumuna önemli yararları olmuştur. Bu düşünürler arasında Thales, Anaksimenes, Anaksimandros ve Klazomenai’li Anaksagoras sayılabilir. Bu filozofların doğayı gözlemeleri sonucunda elde ettikleri bilgiler, Ionia’da endüstriye de yansımış gibi görünmektedir. Klazomenai antik kentinin zeytinyağı fabrikasındaki bileşik kaplar esasına göre çalışan yağ ayrıştırma sistemi, bunun göstergelerinden biri olmalıdır.
Antik zeytinyağı işliği, Klazomenai kentinde yaşayan İonlar tarafından inşa edilmiş ve işletilmiştir. Klazomenai antik kenti ile ilgili buluntular, Türkiye’nin batı kıyısında, günümüzde İzmir’e (eski çağda Smyrna) bağlı Urla İlçesi’nin, Karantina Adası’nı da içine alan İskele mahallesinde ve civarında açığa çıkarılmıştır. İskele Mahallesi, İzmir Körfezi’nin güney kıyısının ortalarında yer almaktadır. M. ö. ikinci bin yıllarının sonuna doğru, Dor’ların orta Avrupa içlerinden aşağıya, Yunanistan Yarımadası’na inmeleri ile meydana gelen Ege göçleri sonucunda İonlar, Yunanistan yarımadasından Anadolu’ya geçerek, İzmir Körfezi’nden Mandalya Körfezi’ne kadar uzanan ve Khios (Sakız) ile Samos (Sisam) adalarını da içine alan bölgeye yerleşmişlerdir. Onların Batı Anadolu’ya geçmelerine neden olan Ege göçleri, o zamanki dünyada büyük kargaşalara yol açmış, pek çok kavmi yerinden etmiş ve Troia gibi birçok kent devletinin, hatta Hitit İmparatorluğu gibi büyük devletlerin bile sarsılmalarına, yıkılmalarına neden olmuştur. İonlar, bu ortam içinde yeni yurtlarına gelerek kentler kurmuşlar ve yerleştikleri bölgeye bundan böyle “Ionia” adı verilmiştir. İon kolonizasyonu olarak adlandırılan bu olay, zaman içerisinde yayılmaya dönüşmüş, önceleri iki Aiol şehri olan ve İzmir körfezi kıyısında bulunan Smyrna (Eski İzmir) ile Phokaia (Eski Foça) Aiollerin elinden koparılıp alınmış ve birer İon kent devletine dönüştürülmüştür. Panionion’da toplanan İon’ların, güneyden başlayarak ilk kentleri Miletos’tur; hemen sonra Myus ve Priene gelir; bu kentler Karia bölgesinde kurulmuşlardır. Lydia bölgesinde Ephesos, Kolophon, Lebedos, Teos, Klazomenai, Phokaia vardır. Tarihçi Herodotos, (M.ö. 490–425) on iki İon kent devleti arasında Klazomenai’nin de bulunduğunu bildirmektedir. Klazomenai Kenti’ne ait kalıntılar M.ö. 5. yüzyıl dışında anakarada bulunmaktadır. Verilere göre, M.ö. 5. yüzyıl yerleşmesi Karantina Adası’ndadır. Ele geçen buluntular, kentin MS. 7. yüzyıla dek varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.
İonialı gözlemci doğa düşünürlerinin Ionia toplumuna önemli yararları olmuştur. Bu düşünürler arasında Thales, Anaksimenes, Anaksimandros ve Klazomenai’li Anaksagoras sayılabilir. Bu filozofların doğayı gözlemeleri sonucunda elde ettikleri bilgiler, Ionia’da endüstriye de yansımış gibi görünmektedir. Klazomenai antik Kenti’nin zeytinyağı fabrikasındaki, bileşik kaplar esasına göre çalışan yağ ayrıştırma sistemi bunun göstergelerinden biri olmalıdır.
Helenistik – Roma Devri
Urla çok eski bir yerleşim merkezi özelliğindedir. Tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanır. Urla’nın o devirlerdeki adı Klazomenai’dir. M.Ö. 2000 yıllarının sonlarında Ege göçleri sonucu, Dor’ların orta Avrupa içlerinden aşağıya, Yunanistan’a inmeleri ile Yunanistan’da oturan İon’lar Anadolu’ya geçerek İzmir Körfezi’nden Mandalya Körfezi’ne kadar uzanan bölgede yerleşmişlerdir. O devirlerdeki kargaşadan dolayı Anadolu’ya gelerek yeni kentler kurmuşlar. Hatta Hititler gibi büyük devletler bile bu kargaşadan etkilenmiştir. Bu bölgeye İonia adını vermişler. İon kolonizasyonu olarak adlandırılan bu olay, zamanla yayılmış ve Smyrna (Eski İzmir) ve Phokaia(Eski Foça) Aiollerin elinden koparılıp alınmış ve birer İon kent devletine dönüştürülmüştür.
Klazomenai antik kentinin kalıntıları Urla’nın İskele mahallesinde bulunmaktadır. Şu anda kazılar halen devam etmektedir. Bir kısmı Karantina Adası üzerinde bulunmaktadır. Çıkarılan önemli kalıntılardan birisi de o devirlerde kullanılan bir zeytinyağı fabrikasıdır. Ağaçlı yolun (Mithat Paşa Caddesi) İskele tarafında batısında bulunmaktadır.
Klazomenai M.Ö.188 de, Roma’nın Pergamon Krallığı’nın müttefiki olarak yer aldığı, Suriye Krallığı ile yapılan Apemai barışından sonra, Romalı’lar tarafından özgür bırakılan şehirlerarasındadır. Ayrıca Drymussa (Uzunada) Adası da Klazomenai’a eklenmiştir. Arkeolojik bulgular Klazomenai Kentinde yerleşimin en geç M.S. 5. Y.Y. başlarına kadar devam ettiğini göstermektedir. Bizans döneminde Piskoposluk listesinde adı geçen Klazomenai kentinin bazı arkeolojik deliller ışığında eski kent arazisi içinde kalan ve günümüzde Gülbahçe olarak adlandırılan yerde bulunmaktadır.
Helenistik-Roma döneminde anakara boşaltılmış ve Karantina Adası’ndaki yerleşim önem kazanmıştır. Karantina Adası’nın doğu kıyısındaki modern plajın içerisinde Helenistik-Roma dönemi villaların duvarları ve deniz içindeki temelleri gözlenebilmektedir. Adanın kuzeyindeki tepenin en yüksek noktasında bir tapınak bulunmaktadır.
Bu tapınağın terasının kuzeyindeki bir yığıntıdan Arkaik dönem oturan kadın heykelciklerinin Helenistik dönem kopyaları elde edilmiştir Karantina Adası’nda çıkarılan çeşitli arkeolojik eserlerden yerleşimin M.S. 5. Yy’a kadar devam ettiğini göstermiştir.
Türk Devri
Türkler 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’ya daha sistemli bir şekilde yerleşmeye başlamışlardır. Kendi Türk-İslam kültürlerini Anadolu’da yerleştirmiş ve karşılıklı kültür alışverişiyle Anadolu uygarlığı ortaya çıkmıştır. Bu şekilde Anadolu’da ilk büyük Türk Devleti Anadolu Selçukluları olmuştur.
Türklerin Ege Denizine ve İzmir’e ulaşması 1080 li yıllarda Çaka Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. İzmir artık bir Bizans şehri değil bir Türk şehri olmuştur. Çaka Bey Türklerin ilk donanmasını da kurmuştur. Bu sayede kıyı şehirlerini de ele geçirmiştir. Bu şehirlerarasında Klazomenai’de vardır. Çaka Bey’in kurduğu beylik kendi ölümüyle birlikte dağılmıştır. Bu tarihten sonra iki yüzyıl kadar Batı Anadolu’da Türk – Bizans mücadelesi olmuştur.
1243 yılında Anadolu’ giren Baycu Noyan komutasındaki Moğollar Anadolu Selçuklular’ın zayıflamasına sebep olmuştur. Anadolu Selçuklular’ın 1308 yılında yıkılmasıyla Anadolu’da beylikler dönemi başlamıştır. Bu beyliklerden Aydınoğulları Beyliği Batı Anadolu’da kurulmuştur.
Aydınoğulları Beyliği 1308 yılında Germiyanoğulları Beyliği Subaşısı Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından kurulmuştur. 1330 yıllarında İzmir ve Urla’yı topraklarına katmıştır. Bu Aydınoğlu Umur Bey ve İbrahim Bahadır Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. Aydınoğulları sahilden 4 km içeride yeni bir yerleşim yeri kurmuşlardır. XIV. Y.Y. sonlarına ait bulunan eski kayıtlarda Urla’dan Karye Pazarı olarak bahsetmektedir. Urla ilk kurulduğu yıllardan itibaren bir pazar yeri olma özelliğindedir. Bunda liman ve Çeşme’nin ticaret merkezi olması etken olmuştur.
1390 yılında Osmanlılar’ın eline geçmiştir. Yıldırım Bayezid’in Timur’a karşı Ankara savaşını kaybetmesiyle tekrar el değiştirmiş ancak Anadolu Beylikleri 1425-1426 yıllarında II. Murat tarafından ortadan kaldırılmıştır. Bu dönemlerde Urla ticaret alanında hızla gelişmiştir. Urla’da 200 kadar dükkân bulunduğu anlaşılmaktadır. 1520-1540 yıllarında Urla’da 2000 vergi mükellefi bulunmaktadır. Urla’da bulunan dükkânların ve sekiz köyün geliri 1523’te Kanuni’nin annesi Hayfa Sultan’ın Manisa’da inşa ettiği külliyesine aktarıldığı bilinmektedir. Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre XVI. Y.Y. başlarında İzmir gümrüğünün geliri 80000 akça, Urla gümrüğünün geliri ise 30000 Akça’dır. Bu kayıtlardan İzmir ve Urla iskeleleri sadece Osmanlı limanları arasında ticari etkinliklerde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu dönemlerde dış ticari bağlantılarda Çeşme limanı kullanılmaktaydı.
Urla’daki deniz ticareti XVI. Y.Y. sonlarında gerilemeye başlamıştır. Ticaret gemileri artık Urla limanına uğramamaktaydı. Bunun en önemli sebebi büyük Türk denizcisi Piri Reis’in dediği gibi bu suların korsan yatağı olmasından kaynaklanmıştır.
Sevr Anlaşmasıyla Urla ve Ege Bölgesi Yunanlılar’a verilmiştir. 18 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar İzmir’e girerek Urla’yı da işgal etmişlerdir. Ancak Türk Milleti, büyük Kurtuluş Savaşı sonunda tekrar vatan topraklarına katmıştır. 12 Eylül 1922 tarihinde Urla düşman işgalinden kurtarılmıştır.
DENIZLİ CAMİİ – Urla’nın 7 km kuzeydoğusunda bulunan, yaklaşık 2000 nüfuslu Denizli Mahallesi’ndeki camiidir.
KÜTÜK MİNARE MESCİDİ – Yenice Mahalle Kamanlı sokaktaki, 1730 tarihinde Koca Mehmet Bin Abdullah Tarafından yaptırılmış olan mesciddir.
KAMANLI CAMİİ – Cumhuriyetten önce Urla’nın dış mahallelerinden biri olan Kamanlı mahallesinin nüfusu, 400 civarındaydı. Kamanlı Camii ve külliyesi, su anda terk edilmiş durumdadır.
FATİH İBRAHİM BEY CAMİİ – Evliya Çelebi’nin belirttiği şadırvanın yanında oldukça yaşlı bir çınar ağacının bulunduğu, Eski Camii olarak da anılan külliye, hamam ve mektebi bulunan, Camiatik mahallesi Algan sokaktaki Fatih İbrahim Bey tarafından inşaa ettirildiği bilinen camiidir. (1828’lerde tamir ettirilmiştir.1982’de genel tamirattan geçirilmiştir. Caminin alanı 510 m2 ve kapasitesi 800 kişidir.)
KILIC ALİ PAŞA CAMİİ – Yine Evliya Çelebi’nin; “Carsu içinde Kılıç Ali Paşa Camii, bir teferrucgah çınarı âliler ile hamamı müzeyyen olmuş kurşunlu ve kargır kubbeli bir müferrih camii zibadır.” diyerek söz ettiği Yenice mahalle, Park sokaktaki 16.YY ile tarihlenen camii, 19.YY da tamir edilmiştir. 1975 yılında da genel tadilattan geçirilmiştir. 1992 depreminde hasara uğramıştır. (Camii alanı 179 m2 ve kapasitesi 400 kişidir.)
RÜSTEM PAŞA CAMİİ – 1780’lerde Pir Ahmet Camii diye anılan,19.YY’ da depremle gövdesi yıkılan, tamirinde Bizans dönemi taşları da kullanılan Rüstem mahallesindeki camiidir. (Camii alanı 81 m2 ve kapasitesi 150 kişidir.)
ŞADIRVAN – 1818 yılında Ahmet Bey tarafından yaptırılan, Kapan camii yakınında bulunan, tavanında 19.YY Urla manzaraları işlenmiş yapıdır.
KAPAN CAMİİ – Yenice mahallesi Kapan sokakta yer alan, Hacı Turan Camii, ya da Unkapanı Camii olarak da bilinen, 1554 yılında yapılmış camiidir..(Alanı 235 m2 ve kapasitesi 200 kişidir.)
SAMUT BABA TÜRBESİ – 15.YY’ da yapılmış olan türbe, yöreyi İslamlaştırmak için gelen Müslüman bir Özbek babası olan Samut Baba’nın adıyla anılır. Milli mücadele yıllarından kalan bir hatıra, hala dillerdedir.. Hatıraya göre, köyde çok büyük bir yılan peyda olmuş. Türk askerlerine görünmeyen yılan sadece Rum halkına ve askerlerine görünüyormuş. Rumların huzuru iyiden iyiye kaçmış ve korkudan o yöreyi bırakıp kaçmışlar. Yöre halkı Tekke koyundaki Rumları, Türk askerlerinden önce Tekke dedesi kovdu, derler..
MUSALLA MESCİDİ – Urla’da en eski mescidin, Musalla mescidi olduğu söylenir. Cuma ve bayram namazları açıkta, namazgâhta kılınırdı.
BADALAN MESCİDİ – 1787 yılı Aralık ayında, imam tayin edilmiştir. Badalan Mescidi, bu sebeple bilinir..
SÜT PINARI – Urla’da Ayos Yorgos kilisesine bağlı Ayos Taksiarhos Şapeli’nin ve Kera -Galetyanı Meryemanası ile ilişkilendirilen, suyunun emzikli kadınlara ve özellikle lohusalara iyi geldiğine inanılan bir ayazmadır. Süt Pınarı(Rumca Kera-Galetyanı). Ayazmanın bu özelliğinin bilhassa Türkler tarafından benimsendiği ve doğum yapıp sütü gelmeyen kadınların bu sudan içip, dilekte bulundukları bilinir.
AHMET AĞA ÇEŞMESİ – 27 Şubat 1645 ve 16 Şubat 1646 yılları arasında yapılmış, 1923 yılında, Urla belediyesi heyeti tarafından İstiklal Abidesi haline getirilmiş, halk arasında Mermerli Çeşme olarak bilinen çeşmedir.
ÇEŞME – Denizli Mahallesi Camii’nin altında bulunan çeşmedir. Eski, antik bir aslanağzından su akmaktadır. Çeşme altı’na kadar gelen kaptan-ı derya Piri Reis, bu cemşe ya da çeşmelerle ilgili şunları söylemiştir: “Urla Limanı’na girince Kosten Adası’nı geçip, Çeşmealtı’na dümen kır. Demirini, kıçtan İzmir istikametine at. Bu girdiğin liman, yufka sulu limandır. Hava patlasa da, burası sığınaktır. Tam karşında, iki ulu çınar görürsün. Denizli Köyü’nden gelen suyu akıtır. Dibindeki cemşeler ki işte, ambarındaki fıçıları bu su ile doldurasın vesselam”. (Bu sular, hala akmaktadır.)
ESKİ KAMANLI ÇEŞMESİ – Yenice Mahallesi Kamanlı Sokak’ta bulunan eski bir çeşmedir.
ÜÇ ÇEŞMELER – Eski dönemlerde, Urla’nın dış mahallelerinden olan Kamanlı Mahallesi’nin şimdi terk edilmiş durumda bulunan Kamanlı külliyesi camii önündeki çeşmedir. Su yalağı, taştan oyulmuştur. Yine burada, Üç çeşmeler bulunmaktadır.
SUNGURLU KÖYÜ ÇEŞMESİ – Terk edilmiş Sungurlu koyunun çeşmesidir.
KANLI ÇEŞME – Urla Koop. Bin Konutlar diye bilinen mevkiiye giriş yolunun, sağında bulunan, yılın bilinmeyen bir gününde kan aktığına inanılan çeşmedir.
SUNGURLU KÖYÜ – 1920 tarihinden önceki Türk köylerinden şimdi terk edilmiş olan, 150-200 kişi nüfusu olduğu bilinen, Urla’nın 3 km doğusunda bulunan yerleşim birimidir. Camii ve hamamı yıkılmış halde olsa da, hala durmaktadır.
KIZILCA KÖYÜ – Urla’nın 3 km kuzeybatısında,200-250 nüfuslu olduğu bilinen eski Türk köylerinden biridir. Yıkık camii enkazı, mezar taşları hala durmaktadır.