TERCAN – ERZİNCAN
İl merkezine 88 km. uzaklıkta, 1592 km2 yüzölçümü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 33.643`dür. Nüfusun 11.207`si İlçe merkezinde 22.436`sı köylerde yaşamaktadır. İlçeye 3 Belde, 69 köy ve 116 mezra bağlıdır. Eski bir tarihi olan ilçe, Kanuni Sultan Süleyman zamanında kesin olarak Osmanlı egemenliğine girmiştir. İlçenin Selçuklulara tabi Saltuklular Beyliğinin yöneticisi Mamahatun tarafından 1190 tarihinde kurulduğu tahmin edilmektedir. İlçe uluslararası E-80 karayolu üzerinde Erzurum ve Erzincan illerine aynı uzaklıktadır.
Çadırkaya bucağında Çadırkaya tepesi, Konarlı köyünde Şirinli kale, Esenevler köyünde Şirinkayalar mağaraları, Üçpınar köyünde Vank kilisesi, yörenin ören yerlerindendir.
Kadın Hükümdar Mama Hatun ve Külliyesi, Saltukoğullan Hükümdarı II. İzzettin Saltuk`un kızı olan Mama Hatun, 1191 yılında Saltukoğullan Beyliği`nin hükümdarı olmuştur. Eyyubiler`in Ahlat`ı kuşattıkları sırada çevre beyliklerine ait ordularla, Ahlat`a yardıma giden Saltuklu kuvvetlerinin başında bulunmaktaydı.
Hükümdarlığının ilk yıllarındaki durumu açıklık kazanmamış olmakla beraber, yeğenlerine karşı kararlı ve güçlü bir şekilde mücadele ederek 10 yıl hükümdarlığını sürdürmüştür.
Mama Hatun Mısır ve Suriye Meliki El Adil`den kendisine uygun soylu biriyle evlenmesi konusunda istekleri gerçekleşememiş, kadın hükümdar olmanın güçlükleri nedeniyle siyasi yaşamından ayrılmıştır.
Onun daha sonraki yıllarda nasıl yaşayıp, kaç yaşında öldüğü bilinmiyor. Ancak, hayatının son yıllarını Tercan`da geçirmiş olması ve buradaki türbede defnedilmesi ile Tercan, bir süre onun adıyla anılmıştır. Bu soylu kadın hükümdar, Tercan`da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi türbesinden oluşan büyük bir külliye inşa etmiştir.
TARİHİ YERLERİ
Mama Hatun Türbesi: Saltuklu dönemine ait olan türbenin, 1192 yılında ölen Saltuklu Erzurum sahibesi Mama Hatun için yaptırılmıştır. Mimarı Ahlatlı Ebul-nema bin Mufad-dalü`l-Ahval`dır. Türbe, dairesel planlı mimari özelliği ile Anadolu türbe mimarisi içindeki tek özgün eser olarak dikkat çeker.
Türbe kapısı üzerinde bulunan 5 kitabenin dördünde kurandan alınan ayet, Hazreti Muhammed ile 4 Halifenin adlan, birinde ise mimarın adı yazılıdır. Ortadaki sivri külahlı kümbet, kimi aynalıkları dışında, genel çizgileriyle Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarımsı kesme kireç taşından inşa edilen yapı, iki bölümden oluşur.
Ortadaki kümbet ve çevresinde 2.50 m kalınlığında dairesel duvarla çevrilmiştir. Çevre duvar, içten 11 nişlidir. Bu nişlere Mama Hatun`un yakınlarının sandukaları yerleştirilmiştir. T. Erdoğan Şahin`e göre, Evliya Çelebi`nin gördüğü orijinal süslemeli mermer sandukanın yerine, günümüzde geç dönemlere ait sembolik bir sanduka bulunmaktadır. Ortada yükselen kümbet iki katlıdır. Dıştan 8 dışbükey dilimler, köşelerde ince uzun sütuncelerle son bulmaktadır. 8 köşeli kaide üstünde yükselen kümbetin altında çapraz tonozlu mezar odası vardır. Üst kattaki mescide 7 basamakla çıkılmaktadır. Taçkapı mukarnas dolgu, geometrik motifler, çok dilimli rozetler ve dörtlü düğümlerle bezenmiştir. Bordürlü dikdörtgen niş içindeki mazgal pencereler üzüm salkımı, palmet ve rumi süslemelidir.
Mama Hatun Kervansarayı, Hamamı ve Mescidi: Yapım kitabesi bulunmayan kervansarayın 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. T. Erdoğan Şahin; A. Tevhid ve Ravendi`yi kaynak göstererek yapının 13. yüzyılda inşa edildiği görüşündedir.
Türbenin 30 m doğusundadır. Onarımlar nedeniyle özgün biçimini yitirmiştir. Yakın bir geçmişte çevre düzenlemesi ile birlikte restorasyonu yapılmıştır. Ana hatlarıyla Osmanlı kent hanları planındadır. Sarımsı renkte, düzgün kesme kireç taşı ile inşa edilmiştir. Çevre duvarı konik çatılı 16 silindirik yarım kuleyle desteklenmiştir. Doğuda sivri kemerli taçkapı vardır. Girişin sağ ve solunda dikdörtgen planlı mekanlar sıralanır. Ortada üstü açık avlu, kuzey ve güneyinde yük hayvanları için uzun ahırlar ve bir dizi hücre bulunmaktadır. Planı ve mimari özellikleriyle 12. yüzyıl sonunda yapıldığı sanılmaktadır.
Kervansarayın kuzeydoğu köşesinde yer alan Mama Hatun Hamamı, kitabesi olmamakla birlikte kervansarayla aynı zamanda yapıldığı sanılmaktadır. Orijinal özelliklerini oldukça yitirmiştir.
Külliye içerisinde bulunan ve Evliya Çelebi`nin sözünü ettiği mescit, I. Dünya Savaşı`nda yıkılmış, daha sonra yerine bir cami inşa edilmiştir.
Kötür Köprüsü: Tuzla suyuyla, Karasu`nun birleştiği yerdedir. Tümüyle yontma taştan olan yapının, günümüze yalnızca ayaklan kalmıştır.
Pekeriç Kalesi (Çadırkaya): İlçenin Çadırkaya beldesinde bulunmaktadır. Yaklaşık 100 m yüksekliğinde doğal kayadan oluşmaktadır. Kayaya oyulmuş odalar, merdivenler, sarnıçlar bulunmaktadır. Surlardan günümüze çok azı gelebilmiştir. Kalıntılar buranın çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Abrenk (Vank) Kilisesi: Üçpınar köyü yakınlarındaki Vank dağının güneydoğusunda, çukurca bir alan içerisindedir. Giriş kapısının üzerinde 1854 tarihi yazılıdır. Kilise ile birlikte bir şapel ve iki adet dikili taş bulunmaktadır. Bu taşlar, mimarisi ve bezemesiyle dikkat çekici olup, 12. yüzyıldan sonra Selçuklu Beyi Nasurettin dönemiyle tarihlenen kitabeleri taşırlar.
Kefrenci Tapınağı: İlçenin Oğulveren köyündedir. Bezemeleri önem taşımaktadır. Yapı, Pers özelliğine sahiptir.
Oklu Baba: İlçeye 20 km uzaklıkta, Çadırkaya beldesinde bir tepe üzerinde bulunan mezarlık, savaşta ok ile şehit düşen bir ermişe ait olduğu söylenir.
Kadıgölü: Çeşitli efsanelere konu olan bir su kaynağıdır.
Ağ Baba: İlçeye 15 km uzaklıkta Akyurt köyünde, Ağaçlık ve sulak bir mesire yeridir. Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu yer, ziyaret edilmekte ve kurban kesilmektedir.
Kaynak: Erzincan Valiliği