MÜLTEZİM EVİ – BEÇİN – MİLAS / MUĞLA
2000 yılı çalışmaları sırasında, Beçin Definesi adıyla anılan, yaklaşık 60.000 Osmanlı akçesine denk bir gümüş para definesi bulundu. Definenin içinde bulunduğu ev, bir eyvanın iki yanına yerleştirilmiş, yaklaşık kare planlı iki mekâna sahiptir. Bu evde, bakır bir ibrik, bir güğüm, ve bir ölçü kabı ile bir sacayağı ve tam işlevini tanımlayamadığımız uzun emzikli, üstü kapaklı tavayı andırır bir bakır kap bulunmuştur. XVII. yüzyılın ilk çeyreği ortalarında, bir yangın sonucu tahrip olduğu anlaşılan Mültezim Evi’nin, XIV. yüzyılda inşa edilmiş olması muhtemel görünmektedir.
Mültezim Evi 30: II No.lu Türbe’nin doğusunda, türbeye 5m. uzaklıkta, yaklaşık olarak kuzey-güney yönünde uzanan bir temel kalıntısı seçilebiliyordu. türbenin güneydoğu köşesinin 6m. kadar güneyinde bir dik açı yaparak doğuya yönelen bu temelin, yaklaşık 10m.’lik kesimi izlenebiliyordu (Res.12, ok ile işaretli). Bu köşeden 7- 8m. uzaklıkta, duvar kalıntısının dibindeki ahlat ağacı, duvarı tamamen tahrip etmişti. Ahlat ağacı kesilerek mekân içinde birikmiş molozların temizlenmesine başlandı. Mevcut zemin kotundan yaklaşık 50cm. aşağıda rastlanan kömürleşmiş odun parçaları ve kül tabakası, yapının bir yangın geçirmiş olduğunu gösteriyordu. Mekânın güney duvarı, içe doğru yatmış durumdaydı. Duvarın iç yüzeyi, kalınca bir sıva tabakasıyla kaplıydı. Zemine ulaşılınca, temizlik işlemine kuzey yönünde devam edildi. Mekânın yaklaşık olarak ortasında, ahşap üst örtüyü desteklemek amacıyla yerleştirilmiş olduğunu düşündüğüm, mermerden, devşirme bir sütun parçası bulundu (Res.13). Mekânın doğu duvarı, nerede ise tamamen dağılmış durumdaydı. Kuzey duvarına yaklaşık bir metre mesafede, üç ayrı küme halinde, büyük bir define ortaya çıkarıldı 31. Üç ayrı noktaya özel olarak gizlendiğini tahmin ettiğim, büyük çoğunluğu gümüş
sikkelerden oluşan definenin ilk iki kümesi 9 Ağustos 2000 tarihinde, üçüncü küme ise ertesi gün bulunmuştur. Mekânın içinde, aşırı sıcaklıktan şekilleri bozulmuş ve parçalanmış birkaç bakır kap ile (Res.14), bol miktarda kömürleşmiş tahta parçası bulunmuştur. Tahıl ölçeği olarak kullanıldığını tahmin ettiğim bakır kaplardan biri içinde, kömürleşmiş buğday tanelerine rastlanmıştır. Bu da bize, bu mekânın tahıl ambarı veya kiler olarak kullanılmış olabileceğini düşündürmüştür. Paraların, muhtemelen meşin keseler içinde, tahıl ambarına gizlenmiş olabilecekleri akla gelmektedir. Kare mekânın kuzey ve güney duvarlarının dibinde, temel hizasında, zemine yerleştirilmiş blok taşlara rastlandı (Şek.4). Belirli aralıklarla yerleştirilmiş izlenimi veren bu blokların, mekânların zemin döşemeleri ile ilişkili olduklarını tahmin ediyorum. Kuzey ve güney duvarları boyunca sıralanan bu taş bloklar üzerine, duvara yaslanacak şekilde, kalınca birer kalas uzatılmış olmalıydı. Uçları bu kalaslara çivilenen dilmeler üzerine de, ahşap döşemenin tahtaları tutturulmuştu. Bu ayrıntılar, mekânın ahşap bir tabana sahip olduğunu düşündürmektedir.
SOFUHANE
19 x 4 x 0,6 m. boyutlarındaki yapının doğu kenarı, Mültezim Evi’nin batı duvarına yaslanmaktadır. Bir başka deyişle yapı, Mültezim Evi’nden sonra inşa edilmiş, evin batı duvarından yararlanmıştır. Bu mekân içinde, bir demir makasın tek kolu, bir demir çekiç, bir demir levha parçası, bir kelepçe7 (?) ve birkaç parça demir cürufu bulunmuştur. Beçin kentinin gelişimi, nüfus yapısının izlediği iniş çı- kışlar göz önüne alındığında, yapıyı XIV. yüzyıl sonuna veya XV. yüzyıl başlarına tarihlemek mümkün görünmektedir
Kaynak: Sanat Tarihi Dergisi