26 Aralık 2024
Namazgahlar

ESKİ YORTUÇ MEVKİİ NAMAZGÂHI DALAMA – AYDIN

      NAMAZGÂH: Namaz kılınan yer. İbadetgâh. Eskiden şehir dışında, kırda ve sed üzerinde mihrab konulmak suretiyle namaz kılınmak için yapılan yere verilen addır. * Bir kasabanın bütün halkını bir arada bulunduran geniş sahaya da bu ad verilirdi. Bayramlarda ve fevkalâde günlerde kasaba ve civar köyler halkı hep birden orada toplanırlardı.

   Yortuç namazgâhının etrafı yaklaşık bir, bir buçuk metre yüksekliğinde duvarlarla çevrilidir, zemini ise doğal topraktır Yortuç namazgâhına birkaç basamakla çıkılmaktadır. Dikdörtgen planlıdır.

     Yortuç Namazgâhının üç adet girişi vardır Yortuç Namazgâhının mihrabı, iki mihraplı ve mihraplarının küçük bir duvar içine açılmaları bakımından diğerlerinden ayrılır. Yortuç Namazgâhında taştan ve basamak şeklinde düzenlenmiş minber mevcuttur

 Yortuç Namazgâhının yaklaşık 100 metre yakınında büyük bir mezarlık bulunmaktadır. Burada H. 1131/M. 1718-19, H. 1191/M. 1777 tarihli mezar taşları dikkati çeker. Söz konusu dönemlerde yörede büyük bir yerleşimin varlığı bilinmekte ve Eski Yortuç Mevkii’nde bulunan bu namazgâhın boyut itibariyle büyük bir kalabalığa hizmet verdiği tahmin edilebilmektedir. Yapıyı mimari özelikleri ve mezar taşlarını dikkate alarak XVII. yüzyıl sonları-XVIII. yüzyıl başlarına yerleştirmekteyiz

NAMAZGÂH; Namaz yeri, Farsça bir kelime olup lügatta, namaz kılınan yer manasınadır. Şehir dışında, kırda bir mihrap konulmak suretiyle, namaz kılınmak için husûsî yapılan yerdir. Kervanlarla yapılan uzun yolculuklarda, Müslümanların konakladıkları yerlerde birer namazgâh bulunurdu. Bu yerlerin etrafına ve içine gölge vermek için ağaçlar dikilir, yakınlarına da su içmek, abdest almak ve hayvanları sulamak için çeşme yapılırdı. Bazı namazgâhların üzerleri açık, bazılarının kapalı olurdu. Hutbe için minberi olan namazgâhlar da vardı. Bazıları yontma veya kesme taştan duvar örülerek kurulur, bazıları işlemeli, oymalı, kenarları ağaç parmaklıklı olurdu. Anadolu’nun pek çok yerinde, Arabistan çöllerinde, Kuzey Afrika’da, Mâverâünnehir’de, Pakistan, Hindistan’da ayrı ayrı özellikleri bulunan namazgâhlar vardır. Bütün Müslümanlar, asırlar boyunca namaz ibâdetine çok kıymet vermişler ve bunu yerine getirmeyi en zor şartlarda bile ihmâl etmemişlerdir. Oturdukları şehirlerde ve köylerde sanat değeri çok yüksek câmiler, mescitler yaptıkları gibi, yolculuk esnasında da, namazlarını kılabilmek için namazgâhları yapmışlardır. Çünkü yolculukta namaz terk edilmediği gibi sonraya da bırakılmaz. Sâdece misafirlik, yolculuk niyetiyle 108 kilometrelik yola çıkan bir Müslüman, dört rekâtlık farz namazları iki rekât olarak kılar. İki ve üç rekâtlık olanları aynen kılar. Sünnetlerini kılmayabilir. Namazgâhlar, namaz kılmak isteyenlere ibâdetlerini yapmakta bir kolaylık sağlamaktadır. Uzun yolculuklarda buraları hem bir ibadet yeri, hem de yanında çeşmesi, serinlemek için ağacı bulunan dinlenme yeri olurlardı.

Bir yanıt yazın