CUMHURİYET EĞİTİM MÜZESİ – KARATAŞ – İZMİR
Hepimizin Cumhuriyet Eğitim Müzesi olarak bildiği ve İzmir’in Karataş semtinde bulunan bu müzenin tam adı, “İzmir Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Türk Eğitim Tarihi ve Teknoloji Müzesi’dir. Bu binanın geçmişi ve bugünkü durumu, İzmir’in toplumsal ve eğitim tarihi açısından çok büyük öneme sahiptir.
Karataş’ta yerleşenlerin çoğunluğunu Yahudiler oluştururken; Karataş’tan Karantina ’ya uzanan bölgede Türkler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler daha karmaşık bir yerleşim oluşturuyorlardı. Bu bölgeye yerleşmiş olanlar kendi okullarını, ibadethanelerini inşa ederken, birlikte iç içe yaşamın getirdiği ortak kültürün de oluşmasını sağladılar. Hoşgörünün, sevgi ve saygının temellerini atarken yeni bir yerleşimin getirdiği tüm zorluk ve imkânsızlıkları birlikte aşmanın en güzel örneklerini verdiler. Aynı okullarda okudular, aynı öğretmenlerden ders gördüler.
Onların bizlere bıraktığı değerli miraslardan biri de İzmir Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Türk Eğitim Tarih ve Teknoloji Müzesi’dir. Müze, üç ana taş binadan oluşan bir yapı dizisidir. Ermeniler Karataş’a yerleştiklerinde Surp Garabet Kilisesi -ki sonradan bu kilise yıkılır ve yerine Kemal Reis İlkokulu yapılır; kiliseden geriye kalan papazın evi restore edilip ana sınıfı olarak bu gün halen kullanılmaktadır- ile Vartanyan Okulu’nu inşa ederler. Bu üç bina Cumhuriyet Eğitim Müzesi ve Duatepe Anaokulu olarak kullanılan binalardır. Bu üç yapının hangi tarihte yapıldığını kesin olarak bilmememize rağmen, Karataş’ın sivil yerleşime açıldıktan (1860) sonra inşa edildikleri şüphe götürmez bir gerçektir.
Karataş’ta da Ermeniler Vartanyan Ermeni Okulu’nu kurmuşlardır. Okul adını, “Vartan Paşa” olarak da bilinen Hovsep Vartanyan’dan almaktadır. Hovsep Vartanyan, 1813 yılında İstanbul’da doğmuş, eğitimini tamamladıktan sonra bir süre öğretmenlik yapmış ve daha sonra Bahriye Nezareti’ne girmiş ve başarılı hizmetleri sonucunda “Paşa” ünvanı verilmiştir.
Ermeniler İzmir’deki en önemli beş okullarından (Mesropyan, Sair Hripsime, Kirnaser, Eşhad Esiraz, Vartanyan) biri olan Vartanyan Ermeni Okulu’nu Çakabey Koyu’nun sırtlarında, bugünkü adıyla Turgut Reis Mahallesi sınırı içerisinde inşa ettiler. Okulun yanı başında bulunan Kırkmerdivenler, yani 304. Sokak, bugün aynı zamanda Turgut Reis Mahallesi ile Barbaros Mahallesi’nin sınırını oluşturmaktadır.
Binamız Kırkmerdivenlerden Şehit Nihat Bey Caddesi’ne doğru çıkarken sağ tarafta Karataş’ta tek kalan aile evinin hemen üstünde, Çakabey Körfezi’ne bakar konumdadır. Tek bir bina olduğu düşünülse de aslında üç binadan oluşmaktadır. İlk binamız aile evinin arkasında kuzey-güney yönünde dikdörtgen şeklinde yığma taştan, ahşap- kiremit çatılı, bodrumu bulunan, oldukça yüksek, çok sayıda dar dikdörtgen pencereleri ile dönemin basit yapı tarzına uygun şekilde inşa edilmiş ve dış cephesi sıvasız bir binadır. Bina iki oda bir salon ve bodrumdan oluşmakta, bina girişi Kırkmerdivenler tarafındadır. Bu binaya bitişik olarak inşa edilen ikinci yapı, yine dikdörtgen şeklinde kuzey-güney yönünde dış duvarları yığma taştan, iç duvarları bağdadi, iki katlı, kat arası ise ahşap döşemeden oluşmaktadır. Çatısı ahşap ve kiremit kaplı olan binanın dört tarafında üçgen alınlıklar bulunmaktadır. Dış duvarları Horasan sıvası ile sıvanmıştır. Bu binanın girişi, çift kollu merdiven ile 305. Sokak’tan olup, giriş katı bir koridor ve dört odadan oluşmaktadır. Alt kat ise iki oda, bir salon ve mutfaktan oluşurken birinci binamıza ahşap bir merdivenden girilmektedir. Üçüncü ve halen Duatepe Anaokulu olarak kullanılmakta olan bina ile diğer iki binamızı 305. Sokak birbirinden ayırır. Üçüncü binamız şu an müze binası olmamakla birlikte diğer iki bina ile tarihi bağları açısından birbirine sıkıca bağlıdır.
Vartanyan Okulu’nda bir yandan laik eğitim verilirken diğer yandan da dini eğitim veriliyordu. Okula kimsesiz çocuklar için de hem yatakhane hem de yemekhane bulunmaktaydı. Bu Ermeni okulunun en ilginç özelliği ise okula Rum, Yahudi ve Müslüman çocukların da kabul edilmesidir. Bu okulun bir başka özelliği de futboldan, atletizme kadar bir çok dalda faaliyet göstermesidir. Vartanyan Spor Kulübü, futbolun yanı sıra atletizm, su sporları ve güreş gibi farklı alanlarda sporcu gençler yetişmesini ve müsabakalar yapılmasını sağlıyordu.
Müzemiz 23 Ekim 1983 tarih 18200 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmenlikle 1995 yılında Balçova’daki Eğitim Araçları ve Donatım Merkezi bünyesinde kurulmuştur. Bir yıl sonra da bakanlık emri ile Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Türk Eğitim Tarihi ve Teknoloji Müzesi adıyla Karataş’taki bu iki tarihi binaya taşınmıştır. Aynı yönetmelikte kurulacak olan müzelerin amacı şöyle belirtilmiştir: “Müzenin kuruluş amacı, Türk eğitim sistemini ve eğitim teknolojisini tarihi gelişimi içinde araştırmak; araç, gereç, doküman ve başka eserleri toplamak, arşivlemek, gelecek nesillere tanıtmak ve benimsetmektir.” Bu amaçla başta İzmir’de bulunan okullar olmak üzere Türkiye’deki tüm okullardan eğitimle ilgili araç, gereç, fotoğraf, kitap, karne, diploma ve dokümanlar toplandı. 19 ve 20. yy’a ait medrese icazetnameleri, Atatürk’le ilgili çeşitli fotoğraf, araç-gereç ve belgeler ile cumhuriyetin ilk yıllarına ait okullarda kullanılan eğitim ve öğretimle ilgili her türlü araç, gereç, harita, doküman, belge, kitap ve malzemenin toplanmasına özel önem verildi. Müzemizde ilk etapta 300’e yakın eğitim araç gereci; 50’nin üzerinde fotoğraf; 30’a yakın belge ile 10 bin’e yakın kitap ve 3 bin’e yakın film sergilendi. Müzemizde 20. yy başına ait fotoğraf makineleri, yazı makineleri, hesap makineleri, film ve sinema makineleri, çeşitli baskı-teksir makinelerinin yanı sıra çeşitli laboratuvar araç-gereçleri raflarda yerini aldı. Bilgisayarın atası sayılan basit devre sistemiyle çalışan çarpım tablosu müzemize ayrı bir değer kattı.
2015 yılının Ekim ayında ihalesi gerçekleştirilen İzmir Cumhuriyet Eğitim Müzesi, Türk Eğitim Tarihi ve Teknoloji Müzesi yoğun bir çalışma sonucunda “Cumhuriyet Eğitim Müzesi” adıyla 19 Mart 2017 tarihinde Milli Eğitim Bakanı’nın katılımıyla açıldı. Müzenin adı Cumhuriyet Eğitim Müzesi olmasına rağmen “Türklerin Eğitim Tarihi’ni içeren bir konsepte düzenlenmiş ve Cumhuriyet dönemine oldukça az yer verilmiş olması dikkat çekicidir. Müzede göze çarpan bir başka ayrıntı da daha önce bu müzede bulunan değerli objelerin sergilenmemesidir. Müzede dijital sunumlara ağırlık verilmiş; kitap, yazılı belge, belgesel filmler neredeyse yok denecek kadar azdır. Donanımlarıyla modern ve teknolojik bir müze haline getirilmiş olsa da müzenin bu günkü konseptine Cumhuriyet dönemi eğitim müzesi demek çok zor.
KAYNAK: İZMİR’İN BATI YAKASI ( ABDÜLKADİR HAZMAN )
FOTOĞRAFLAR: EROL ŞAŞMAZ