14 Ekim 2024
Köprüler

ÇARPAN DERBENTİ ( ROMA KÖPRÜSÜ ) – URLA / İZMİR

İzmir ili, Urla ilçesi, İzmir Çeşme eski yol üzeri, Urla içmeleri mevkiindedir.

Tarihin en eski dönemlerinden beri insanoğluna kucak açan Urla nın bilinen en eski adı Klazomenaidir. Sekiz bin yıllık bir geçmişe sahip olduğunu İskele Mahallesi, Limantepe Höyüğünde yürütülen arkeolojik çalışmalar kanıtlar.

Limantepeliler ve yeni gelen İonlar denizcilik faaliyetlerine uygun şartlar sunan kıyılarda yeni yerleşimler kurarlar. Antik kaynaklar, Klazomenai ana kentine bağlı sekiz yerleşim yeri sayarlar.

Birçoğu henüz gün ışığına çıkmamış bu yerleşim yerlerinden Hypokremnos

 isimli yerleşimin ise İçmeler ve Gülbahçe arasında olduğu ileri sürülür uzmanlarca. Yine bazı antik kaynaklar Büyük İskender onuruna Aleksandria Oyunları düzenlendiğini aktarır bu civarda.

Büyük İskender den sonra bağımsız yaşamına devam eden Klazomenliler de Roma hâkimiyetini tanırlar. Onların tüm Anadoluya hâkim olması ile başlayan  Roma Barışı  süreciyle, pek çok kentte olduğu gibi, daha önce korunaklı merkezlerde yaşayanlar, kırsal alanlara dağılmaya başlarlar. Bizans döneminde ise, bu dağılışlar hızla sürer ve yerleşimler eski önemleriyle büyüklüklerini yitirirler. Bizans Dönemlerinde Urla da, pek çok yerde olduğu gibi, Bizansın mor salkımlı üzümlerinin geliştiği yerler arasında sayılır Hypokremnos da.

Yedi yüzyıl önce bu coğrafyaya gelen Türkler, kıyılara yerleşmek yerine denizden içeride kurarlar ve yeni bir isimle Urla diye adlandırırlar ana kentlerini. Urla çevresinde tıpkı Klazomenlilerin yaptığı gibi, kısa zaman içerisinde birçok köyler kurarlar. İşte bu köylerden birisi de, XV. yüzyıl içerisinde ortaya çıkan ve Malgaca Ovasında kurulan, Malkoç Köyü dür. Bu tarihten sonradır ki, bölge Malgaca Ovası adını almış ve bu isimle günümüzde de anılır olmuştur.

XV. ve XVI. yüzyıllar boyunca Anadolu’nun batıya açılan kapısı olan Çeşme Limanı sayesinde, önemli bir noktada yer alan Malkoç Köyü; bu önemini, deniz içerisinde dalgalara karşı direnmeye çalışan iki kervan köprüsü de göstermektedir. 1519 tarihli Piri Reis haritasında Çarpan Derbendi adıyla işaretlenen bu köprüler, Çeşme-Urla canlı ticaret yolunu koruyan bir derbent teşkilatının da varlığına işaret eder. Aynı haritada İçmeler sahili yakınına işaretlenen Samut Baba Tekkesi ise, XV. yüzyılda inşa edilmiş Derbent de görevli askerlerin konuşlandığı bir yerleşime dönüşmüştür.

Malkoç Köyünün tarih sahnesinden çekilmesiyle, İzmir’in, Levandın parlayan yıldızı olması aynı döneme rastlar neredeyse. Bu bir tesadüf değildir aslında. Sakız adasının 1566 yılında fethedilmesiyle, Çeşme Limanı önemini kaybedince; Anadolu’ya daha yakın korunaklı bir liman ihtiyacı ortaya çıkar. İzmir bu ihtiyacı karşılayan liman olunca gemilere, Malgaca derbendi köprülerinden geçmez olur yüklü deve kervanları. XVII. yüzyılın başlarında Çarpan derbendi dağılır, Malkoç Köyü söner. Fakat Malkoç ovasında yüzyıllar boyunca zirai faaliyetler devam eder gider. Bu verimli kıyı ovasında üretilen ürünler de iner Urla pazarına. Malkoç ovasından gelen ürünlerin çeşitliliğinden mi, yoksa bolluğundan mıdır, bilinmez; Urla içerisindeki pazarın adı olur Malgaca.

Zaman içinde Malgaca da sıcak kükürtlü suyun varlığı ortaya çıkar. Buraya herkesin faydalanacağı bir tesis yapılır. Bu aslında aynı zamanda şimdiye kadar bilinen bölgedeki ilk turizm faaliyetidir. Tesis; Ilıca etrafında bulunan kamping ve kiralık odalardan oluşur. İçmeler, zaman içerisinde o kadar tanınır ki, Malgaca yerine, bölge günümüzde olduğu gibi İçmeler adıyla anılır.

Sanat Tarihçisi Ferhan Erim’in değerli katkılarıyla…