KIZIL HAN – BEÇİN – MİLAS / MUĞLA
Orhan Camii’ nin 10 m. kadar güneyinde, Kubbeli Çeşme’ nin batısındadır. Üst örtüsünün tamamı göçmüş durumdadır. Yaklaşık kuzey-güney yönünde bulunan yapının girişi, batı cephesi ortasındadır. Yapı tek sahınlı ve iki katlı bir düzenlemeye sahiptir. Bu özellikleri ile hanlar arasında Anadolu’daki tek örnektir Taç kapısı da büyük ölçüde tahrip olmuştur. Üst kata çıkışı sağlayan merdivenin, bugün sadece izleri görülebilmektedir.
Alt kat, konsollar üzerine oturtulmuş, dört destek kemeriyle desteklenen, sivri kemerli bir beşik tonoz ile örtülüydü. Beşik tonozun çok az bir kesimi sağlam kalabilmiştir. Üst katta, birer kubbe ile örtülü iki mekânın varlığı kalan izlerden anlaşılmaktadır. Üst kata girişin solundaki merdivenlerden ulaşılır Güneydeki kubbeli mekânın güney duvarı üzerinde yer alan dikdörtgen profilli niş, bu mekânın mescit olarak planlandığını düşündürmektedir. Günümüzde üst kata çıkışı sağlayan merdivenin büyük çoğunluğu yıkılmış, yapının taç kapısı ise büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Kubbeli mekânlar arasındaki alanın düzeni, tam olarak anlaşılamamaktadır. Bazı araştırmacılar tarafından bir konut olabileceği düşünülmüş olsa da yapının, Afyonkarahisar’ ın Döğer kasabasındaki benzeri gibi, bir han olduğu kesindir. Muhtemelen XV. yüzyılın ilk çeyreği içinde inşa edilmiş olmalıdır.
Kızıl Han’ın mimari ve planlaması dışındaki en önemli özelliklerinden biri de işlevidir. Bu açıdan bakıldığında Kızıl Han bir şehir içi hanı-ticaret hanı olarak inşa edilen bir yapıdır. Bu özelliği ise yapıyı, bir yandan Selçuklu Devri’ndeki hanlara yaklaştırırken diğer yandan da daha sonra çok yaygınlaşacak olan Osmanlı şehir içi hanlarına model teşkil edecek bir noktaya getirir. Girişin hemen üzerine bir kitabelik kısmı bulunsa da yapıyla ilgili günümüze ulaşan bir kitabe yoktur. Buna rağmen yapının diğer hanlarla olan benzerliği, hanın 15. Yüzyılın ilk çeyreğinde inşa edilmiş olacağını düşündürür
Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Fotoğraflar: Mustafa Gürelli