HOCA MAHMUT CAMİ ( ÜÇ MİHRAPLI CAMİ) – KARAMAN
Karaman İl merkezinde, Hoca Mahmut mahallesindedir.
Tarihi: Yapının iki yazıtı bulunmaktadır. Birinci yazıt, mescidin girişinde bulunan çeşmenin üzerindedir. (H.855) Mayıs 1451 tarihinde yapılmıştır. Dar-ül huffaza aittir. Ancak bu yazıtlar mescidin kesin yapım tarihini bildirmemektedir. (H. 881) 1476 tarihli Fatih dönemi Karaman Eyaleti Vakıf Defterinde bu mescitte yanındaki darül-hadis ve darül-huffazın harab olduğu, yazılmaktadır. Tüm bu veriler göz önüne alındığında mescidin de bu yıllarda, yani XV. yy ilk yarısında yapıldığını kabul edebiliriz.
Yaptıranı: Çeşme üstündeki yazıta göre dar-ül huffazi Hacı Bahşayiş oğlu Hoca Mahmud yaptırmıştır. İkinci yazıta göre camiyi Aşiranlı Konyalıoğlu onartmıştır. Fatih il yazıcı defterine göre, Çaşnigir Mahmud Oğlu Recep yaptırmıştır.
Yapının İncelenmesi: Cami, dıştan dışa yaklaşık 9.80m.x18.50 m. ölçüsünde, doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlıdır. Batı ve güneyden yol, kuzey ve doğudan arsalarla çevrilmiştir. Küçük avlusu, kuzey batıda yer almaktadır. Bu küçük avluya giriş, caminin batısından, üzerinde, darül-hüffaz yazıtı bulunan çeşme ile cami arasındaki yuvarlak kemerli kapıdan gerçekleştirilmiştir.
Avludaki hazirede, Hacı Bahşayiş Oğlu Hoca Mahmud ve torunu Bahşayiş’in, üzeri rumi ve palmet motifleriyle bezeli döneminin en güzel mezar taşlarını oluşturan şahideleri yer almaktadır. Avlunun güneyindeki bir kapı ile bugün önü kapatılmış yazlık mescide, doğusundaki kapıdan içinde büyük bir sivri kemer açıklıklı duvar kalıntısı bulunan ve derslik diye adlandırılan bölüme girilmektedir. Bu yamuk planlı bölüm, mescitten, ortasında bir kapı bulunan ahşap bölücü ile ayrılmıştır. Büyük kemerin batısındaki diğer bir kapı ile de yazlık mescit bölümüne girilmektedir. Derslik bölümünün üstü düz ahşap kaplamalı olup, doğu ve batıya birer, kuzeye iki adet, iki katli pencere ile açılmaktadır. Alt pencereler yatık dikdörtgen ve küçük olup, üst pencereler daha büyük ve karedir., Ortalama 8.30m.x 16.80m. Ölçüsündeki iç mekân, mihrap duvarına paralel olarak yerleştirilmiş, iki ahşap destek sırası ile üç sahına ayrılmıştır. Güneydeki üç destek ile kuzey desteklerin ikisi daire kesitli, diğerleri dörtgen kesitlidir. Sahınların enleri, güneyden kuzeye gittikçe daralmaktadır. Yazlık mescid ile mescid mekanı ortada kuzey-güney doğrultusunda ince bir ahşap panoyla bölünmüştür. Tavan, bu destekler üzerinde doğu-batı doğrultusunda uzanan ana kirişler ve bunlara dik doğrultudaki tali kirişlere taşıtılmıştır. Üstteki tahta kaplamanın derzlerini kapatacak ve baklava dilimi oluşturacak şekilde çitalar çakılmıştır. Mescitte, biri doğuda, biri ortada ve biri batıda olmak üzere üç mihrap bulunmaktadır. İç mekan doğuda iki, güneyde dört ve batıda bir pencere ile aydınlatılmıştır. Yazlık mescidin kuzey batı köşesindeki giriş bölümü bir ahşap perde ile kapatılmış ve buradan üstte çatıyı delerek çıkan ahşap minareye çıkış verilmiştir. Doğu bölümde, bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Buradaki ahşap kirişler, yenileri ile değiştirilmiş ve daha öne doğru konulmuştur. Mescid ile derslik bölümü, birbirinden ahşap bölme ile ayrılmıştır. Ahşap perdeden 50 cm. sonra duvar kalınlığı 18 cm. daha ince yapılmıştır. Tavan örtüsü buraya yeni konulmuş ahşap kolon ve kirişlere taşıtılmış, üzeri ahşapla kaplanmıştır. Tavana kadar yükselmeyen geniş kemerin üzengileri zemine çok yakındır. Bu nedenle burada bir araştırma kazısı yapılmadan gerçek konumu hakkında bir şeyler söylemek olanaksızdır. Cami içte ve dışta sıvanmış olması nedeniyle malzemesini bilemiyoruz. İçte mihraplar ve kemer, kesme taş, taşıyıcılar, tavan ve mimber ahşaptır. Cami dışta basit bir görünümü olmasına karşın, içte Karamanoğulları döneminin özgün kalem işleri, ahşap işçiliği, üç mihrabında taş süslemeciliği örneklerini bulunmaktadır. Tavan çitaları ile ana kirişler ve bunları destekleyen orijinal profilli sütun başlıkları, döneminin ahşap işçiliğini göstermektedir. Ana kirişler, sütun başlıkları ve tali kirişlerin ara dolguları, çeşitli kompozisyonlarda yazı şeritleri içeren madalyonlar şeklinde kalem işi nakışlarla süslenmiştir. Kirişlerin yan yüzlerinde, içleri yazı, kıvrık dallar, çiçeklerle bezenmiş, kartuşların uçları dilimlenmiş ve birbirine hatayilerle bağlanmıştır. Sütun başlıklarının yan yüzleri ise rumi ve palmetlerle süslenmiştir. Kullanılan renkler beyaz, sarı, mavi ve kırmızının tonlarıdır. Doğu mihrap beş kenarlı bir niş şeklinde olup beş sıra mukarnas dolgulu bir kavsaraya sahiptir. Mihrap nişinin iki yanında konik başlıklı sütunceler bulunmaktadır. İçten dışa doğru zencerek motifli birinci silme, üzerinde üçgen süsler bulunan dar silme, kavisli iki silme ve en dışta karşılıklı üçgenlerle zikzaklandırılmış üçüncü silme ile çerçevelenmiştir. En üstte palmetlerle bitirilen tepelik bulunmaktadır. Orta Mihrap düz, kaval ve içe kavisli silmelerle çerçevelenmiş, çokgen planlı bir niş şeklindedir. Kavsarasi 6 sıra mukarnas dolguludur. Bugün üzeri boyalarla çirkinleştirilmiş olan mihrapta iki rozet ve üstte bir kabara ve iki yanında birer şamdan motifi bulunmaktadır. Batı mihrap, altı sıra mukarnaslı kavsarası bulunan, daire planlı niş şeklindedir. En dışta mukarnaslı bir silme, üzerinde ayet yazılı düz şerit, içte üzeri zencerek motifiyle işlenmiş içe eğimli bir silmeyle çerçevelenmiştir. Kavsaranın iki yanında, iki rozet ve üstte bir yazıt yeri bulunmaktadır. Basit ahşap işçiliği gösteren mimberin yan aynası Konya ve çevresinde görülen XIX. yy ahşap işçiliğinin en güzel örneğini oluşturmaktadır.
Neden 3 Mihrab var?
Hoca Mahmud Camiinin neden 3 mihraplı olduğu konusunda 3 ayrı rivayet bulunmaktadır.
En muteber rivayet; caminin ayrı bölümlerinin birleştirilmesi sonucu 3 mihrap aynı alana dahil olmuş iddiasıdır. Bu iddiaya göre cami yapıldığı yıllarda yazlık ve kışlık halinde iki bölüm olarak kullanılmış. Hem yazlık hem de kışlık bölümde mihrap olduğu için camide iki mihrap varmış. Yapılan tadilatta iki bölüm birleştirilince iki mihrap yan yana gelmiş. Cumhuriyet döneminde yeniden tadilat gören camiye 3. Bir mihrap eklenmiş. Böylece cami 3 mihraplı hal almış. Bu son mihrabın başka bir camiden taşındığı rivayet ediliyor.
Diğer rivayete göre; üç ayrı mezhebin ayrı ayrı imamlarla dilenirse aynı anda namaz kılmalarına olanak verilmesi için camiye 3 mihrap yapılmış olma ihtimalidir.
3. rivayete göre ise; cami çarşı içerisinde bulunduğu için cemaatin fazlalığı nedeniyle, ayrı ayrı gelen cemaatin toplu halde namaz kılabilmeleri için yapılmış. Yani namaz vakti geldiğinde mevcut bulunan cemaatle 1. Mihrapta namaza duran imam namaza devam ederken, sonradan gelen gruba başka imamın diğer mihrapta namaz kıldırabilmesi için gerek duyulmuş.
Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi