GÖLMARMARA – MANİSA
İlçemizin tarihini belirleyecek herhangi bir tarihi kalıntıya sınırlarımız içinde rastlanmamıştır. Fakat içinde bulunduğumuz Batı Anadolu bölgesi birçok uygarlığın beşiğidir. Batı Anadolu’da Luvi kültüründen daha eski hiçbir ulusal kültür, Luvi dilinden daha eski hiçbir dil saptanmamıştır. Luvi kültürünün varlığının en azından İ.Ö. 2500 dolaylarına uzandığı söylenmektedir.
Lidya kültürünün kökeninde ana dalın luvi kültürü olduğunu gösteren kanıtlar bulunmaktadır. Gediz ve Küçük Menderes nehirleri arasındaki bölge Lidyalıların yerleşim böigesi olarak geçmektedir. Lidyalıların öz yurdu olarak bilinen bölge güneyde Karia’dan, Maiandros/Menderes ırmağı ile ayrılır. Kuzeyde Thyateria/Akhisar bölgenin ve Lydia’nın son kentidir.
Bu ülkenin orta yerinde, bugünkü Salihli yakınlarında, Tmolos/Bozdağ ile Gyges Gölü arasındaki düzlük dolaylarında, iliada’ya göre bir Maiones(Maionlar) ulusu egemendi ve o yöreye Maionia yani Maiones Yurdu deniyordu. Maionia’nın bir lidya ülkesi olduğu söylenmektedir. Lidyalılar döneminde bölgenin bir kültür merkezi olarak öne çıktığı görülmektedir. Bu dönemde Sardes, Antik dünyanın en görkemli kentlerinden biriydi. Parayı ilk kez Lidyalıların kullandığı söylenmektedir.
Lidya kraliyet mezarlığının Gygaria/Koloe(Marmara) gölü civarında olduğu söylenmektedir. Yığma kum tepelerinden oluşan Tümülüs tepe mezarlar, Bintepeler bölgesinden başlıyarak Akhisar’ın kuzeybatısındaki Süleymanlı ve Eroğlu köylerine kadar uzanmaktadır. Lidya’lılardan sonra bu bölgede Pers krallığının hüküm sürdüğü görülmektedir. Bu yörede bir Pers iskanının varlığını gösteren ilginç bir kanıt, Ephesos’da ele geçmiş olan ve lidya’daki Roma imparatorluk devri yerleşim yeri adlarını kaybeden önemli bir yazıttır. Bu yazıtta adı geçen ‘Maibozanoi’ adlı Pers kavminin Marmara civarında yaşadığı düşünülmektedir.
Perslerden sonra bölge İskenderin egemenliği altına girer. İskender İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bölgede kurulan en önemli devlet Bergama Krallığıdır. Bergama Kralı bir vasiyetname ile krallığını ve bütün hazinesini Roma İmparatorluğuna bırakmıştır. Böylece bölge Roma İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir. Bu dönemde Manisa ve çevresindeki şehirler oldukça parlak devirler geçirmişlerdir
Malazgit savaşından sonra Anadolu kapıları Türklere açılmış oldu. Türkler Anadolu’ya akınlar yapmaya başladılar. Süleyman Şah 1075 de Anadolu Selçuklu Devletini kurdu.1075 yılından sonra Türkler Manisa yöresinde bazı şehir ve yerleşim bölgelerini ele geçirdiler. Selçuklulardan sonra yöre Bizanslıların eline geçti. Türkler birçok saldırılardan sonra bölgeyi tekrar ele geçirmişlerdir.
Saruhan Bey 1313 yılında Manisa’yı Merkez edinerek Saruhanoğulları beyliğini kurmuştur. Klasik Osmanlı döneminde Marmara Saruhan sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Sonradan Akhisar’a bağlanarak nahiye haline getirilmiştir. Günümüzde Akhisar’dan ayrılarak yeniden kaza yapılmıştır.
Evliya Çelebi Batı Anadolu seyahatinde Marmara’ya da uğramış, Seyahatnamesinde; Marmara 150 adet akçelik bir kaza idi. Serdar ve Kethüda yeri vardı. Fakat Müftü ve Naibi yoktu ve 11 köyü bulunmaktaydı, kasaba 1200 evden ibaretti. Fakat evlerinin çoğu bakımsızlıktan harap olmuştur. Karpuz ve Kavunu ünlüydü demektedir.
Evliya Çelebi özellikle üç kişinin mezarının ziyaretgâh olduğunu yazmaktadır. Hanifi Sultan, Mehmet Baba ve Ali Baba. Bugün içinde iki camii ile ünlüdür. Birisi Halime Sultan’ın yaptırdığı camii, diğeride İbrahim Paşanın kızı Şahuban Hatun’un yaptırdığı camidir. Saruhanoğlu İshak Çelebi’nin Mahmut Danişmend’e Marmara’da bir çiftlik vakfettiği ve bunun çocukları olan Mehmet ve Ali’ye de Padişah Beraatı ile Mutasarraflık verildiği belirtilmektedir. Yine İshak Çelebi Marmara’nın bir köyündeki çiftliği Ahi Ali’ye vakfetmiş ve onun çocukları Cafer, Ahmet ve Mahmut Padişah beratı ile mutasarrıf olmuşlardır. Saruhanoğlu Marmara’da Saka Hacı denilen yeri vakfetmiş, Marmara’daki İçhisar mahallesinde imam olan Mahsur Padişah Beratı ile buraya Mutasarrıf olmuştur.
Marmara 1628 yılından itibaren Manisa’ya bağlı olarak görülmektedir.1987 yılında ilçe olan Marmara şimdiki Gölmarmara ismini çok yakındaki göl ve Mermer ocaklarından almıştır. Bir süre Gölmermere olarak geçen isim dile daha kolay gelmesi açısından Gölmarmara olmuştur.
Dr. Baki Satış’ın kitabındaki bilgilere göre Marmara’daki Aşiretler, Gökçe Dutak Aşireti, Ozancalı Aşireti, Gündüz Aşireti. Milli Mücadele yıllarında İlçemiz üç yıl boyunca Yunan işgali altında kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı sona erip Osmanlı İmparatorluğu yenik düşünce Mondros Mütarekesi imzalandı. Mondros Mütarekesinin imzalanması ile birlikte Yunan Başkanı Venizelos savaşa girmelerinin ödülü olarak itilaf devletlerinin Yunanistan’a vermeyi önerdikleri Osmanlı toprakları ile ilgili bir nota hazırlandı. Paris Barış konferansına (30 Aralık 1918) sunulan bu nota ile Marmara Denizi kıyısındaki Kurşunlu’dan başlayan, Uşak’ın batısından geçen ve güneyde Akdeniz kıyısındaki Kalkan’da sona eren
hattın içinde kalan toprakların Yunanistan’a verilmesi isteniyordu. Bu bölge içinde Manisa ve çevresinde bulunuyordu.05 Mayıs 1919’da komisyonun kararı Yunan Başkanına bildirilerek, işgalin başlaması istendi. Bunun üzerine 15 Mayıs 1919 da İngiliz donanması yardımı ile Yunan Askerleri İzmir’e çıktılar ve şehri işgal etmeye başladılar.20 Mayıs’tan itibaren iç bölgeleri işgal etmeye başladılar. 26 Mayıs’tan itibaren Manisa ve çevresi işgal altında kalmış oldu.
Bu arada Yunan hatlarına karşı cepheler oluşturulmaya başlandı. Bu cepheler daha sonra Müdafa-i Hukuk adını alacak olan Redd-i İlhak cemiyetleridir. Bu cemiyetler işgali takip eden aylarda bir çok kongreler yaptılar. Bunların en önemlisi Alaşehir Kongresidir. Burada Kuvva-yı Milliye varlığı kabul edilmiştir. Alaşehir Kongresi Kuvva-yı Milliye’nin Manisa ve yöresinde teşkilatlanmasında kolaylıklar sağladı.
Alaşehir Kongresine Marmara’dan Reşat ve Hüsnü Bey katılmıştır. Kongreden sonra Salihli, Alaşehir, Akhisar ve Soma direniş cepheleri daha merkezi ve daha disiplinli birer yapıya kavuşmuştur. Yunanlılara önemli kayıplar verdirilmiştir. Akhisar Mıntıkası Komutanı Binbaşı Hüsnü, kuvvet olarak 188 alaydan bir miktar nizamiye askeri ile Akhisar Kazası ve Marmara nahiyesi ahalisinden müteşekkil Milli kuvvetler toplamıştır. Milli Kuvvetlerin başında Halit Paşa ile Hafız Hüseyin Bey ve Dramalı Rıza Bey vardır.
26 Ağustos 1922 den başlayan büyük taarruzla Yunan ordusu büyük bir yenilgiye uğratılmıştır. Yunan ordusu kaçarken birçok katliamlar yapmış yangınlar çıkartmışlardır. 30 Ağustos Dumlupınar meydan muharebesinde Yunanlılar tam bir yenilgiye uğramış bu tarihten sonraki tarihlerde Manisa ve çevre ilçeleri birer birer Yunanlılardan arındırılmıştır. 6 Eylül 1922 de Gölmarmara düşman işgalinden kurtulmuştur.
Kayna: Gölmarmara Belediyesi