LÂDİKLİ HACI AHMET AĞA MEZARI – SARAYÖNÜ – KONYA
Lâdikli Hacı Ahmet Ağa ( 1303/1887- 8 Haziran 1969)
Lâdikli Hacı Ahmet Ağa, 1303-1887 yılında Sarayönü kazasının Lâdik köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşlarından itibaren çiftçilik ve çobanlıkla uğraştı. Osmanlı’nın buhranlı günlerinde, iki ağabeyi ile birlikte cepheye sevk edildi. Cepheden cepheye koştu. Çatalca, Makedonya, Yunanistan, Arnavutluk ve Bulgaristan savaşlarına katıldı. Balkan Harbi’ne iştirak etti. Ahmet Ağa Birinci Cihan Harbi’nde yine cephededir. Çanakkale savaşlarına katıldı. Ağabeyinin birisini Çanakkale’de, diğerini de Kırkgaziler’de şehit verdi. Burada ikinci defa yaralandı. Düşmana karşı Hicaz savunmasında Arabistan çöllerinde savaştı. Kanal Harekâtı’nda üçüncü defa yaralandı. Askerlik hayatı, yirmi beş yılı aşan Ahmet Ağa, gerçek bir “Gazi Veli” idi. Bu mânevî haline de Hicaz savunmasında aldığı bir yara ile ulaştı.
Hacı Ahmet Ağa, “Ümmî” idi, okunması yazması yoktu, ama Ariferdendi. Bu sebeple cahillikle ümmiliği, kesin çizgilerle biribirinden ayırmak gerekir. Zira hiçbir zaman Allah, cahil bir kimseyi kendisine dost edinmez. Dost edineceği kimseye, önce ilm-i ledünninden ilim verir ve onu hikmet sahibi yapar, sonra velâyet mertebesine yükseltir. İşte Ahmet Ağa da, böyle hikmet sahibi, müstesna şahsiyetlerden birisi idi. Kendisini çölden kurtaran atlının Hızır Aleyhisselâm olduğu ve sonradan kendisiyle sık sık görüştüğü söylentisi yaygındır. Hacı Ahmet Ağa, açık keramet izhar eder ve kendisine verilen manevi görevleri hiç çekinmeden anlatırdı.
Lâdikli Hacı Ahmet Ağa, rahatsızlığı sebebiyle bir süre kaldırıldığı Devlet Hastanesi’nde yattı. Taburcu olup evine döndükten sonra, Mevlâ’ya kavuşma vaktinin geldiğini anlamış ve vasiyetlerini yaparak tevhit ve şahadetlerle “Allah Allah” diyerek 8 Haziran 1969’da hasretini çektiği Mevlâ’sına kavuştu.
Cenazesine Sami Efendi İstanbul’dan gelerek iştirak etti ve mübarek naşı Lâdik Kabristanı’nda toprağa verildi. Kabir taşının bir yüzünde:
Hüve’l-Bâkî
Burada kibar-ı evliyadan
Lâdikli Hacı Ahmet Ağa
Metfundur.
Diğer yüzünde ise:
Fazl-u irfan sahibiydi
Hakikat hâdimi
Züht ü takva ile mamur
Olmuş idi batını
Nur içinde irtihal
Eyledi dâr-ı bekaya
Fatiha diler ziyaret
Edenlerden kabrini. Yazılıydı.
KAYNAK: KONYA’ NIN VELİLERİ, ÂLİMLERİ