FRAKTİN KAYA ANITI – DEVELİ / KAYSERİ
Develi ilçesinin Ferhattin (Gümüşören) köyü yakınında, Karasu ırmağı kenarında bir kaya üzerine işlenen kabartmalar, ilk defa Sayce tarafından bulunup, Ramsay ve Hoogart’ın ziyaret ettiği anıt Messerschmidt ve Guterbock’un yayınlamasıyla önem kazanmıştır. K. Karamete 1934 yılında kitabenin bir fotoğrafım yayınlamıştır. Burada iyi korunmuş iki parçada kral ve kraliçenin tanrı ve tanrıça huzurunda libasyon yapmaları tasvir edilmiştir. Her iki tasvirde de hiyeroglif yazıtlarla III. Hattuşili ve eşi kraliçe Puduhepa’nın isimleri tespit edilmiştir. III. Hattuşili Fırtına tanrısı Tesub’un önünde, Puduhepa ise tanrıça Hepafın önünde libasyon yapmaktadırlar. Sağ taraftaki kabartmada, büyük hiyerogliflerle kraliçenin ismi ülkesiyle birlikte yazılmıştır. Anıtın sağ tarafında yer alan kraliçenin tasviri daha uzun olup, tanrıça figürü kraliçeden daha kısadır. Ayrıca kralın tasviri de kısa yapılmıştır. Kraliçe Puduhepa diğer tasvirlerden daha yüksekte dururken oturan tanrıça bacaklarım uzatmış halde görülür. Kraliçenin üzerindeki hiyeroglif yazıt, kralın üzerindeki yazıttan iki kat büyük gözükür. Bu farklılıkların iki ayrı heykeltıraş grubu tarafından farklı zamanlarda yapıldığı şeklinde yorumlanmıştır. Tasvirdeki tanrı ve kralın kıyafetleri birbirine benzerdir. Tanrı betimi kısa giysili, sivri uçlu ayakkabılarıyla tipik Hitit tanrısını yansıtır, sol elinde bir üçgen iyilik işareti, sağ elinde omuzladığı ucu kıvrık bir bastonla gösterilir. Tanrının kimliğim gösteren işaret bulunmayıp yalnızca tanrı anlamına gelen oval işaret belirgindir.
Bu tanrı genelde Fırtına tanrısı olarak algılanmıştır. Görsel olarak Koruyucu tanrı LAMA/KAL/e benzer. Buradaki tasvirlerde görülen altar önünde dua etme sahnesinin İ.Ö. 2. bin yılda Hitit sanatının oluşum safhasında ortaya çıktığı, külahlı adam motifinin İ.Ö. 13. yüz yıl gliptiğinde sıkça görüldüğü belirtilir. Mızraklı adam figürü yüksek bir tabakayı temsil eder ve Urhi-Tesub’un mühründe ve Hattusa’d’d 11. Suppiîuliuma’nın bir portresinde vardır. Tasvirdeki bir başka değişiklik büyük kralın omuzu üzerinde bir yay bulunması ve sicimi belinde tutması olarak görülür.
Buradaki sunağın bir benzeri Alacahöyük’te tanrı-boğa ile kral arasındaki sunak olduğu, ayrıca Eski Hitit Dönemi’ne ait olan inandık Vazosu’nun üzerinde de betimlendiği ve tüm 2. bin yıl boyunca kullanıldığı vurgulanmıştır. Fraktin kabartmasının sol sahnesinde tanrı karşısında duran kral tasvirinde, tek boynuzlu, sivri uçlu konik bir külahla III. Hattuşili’nintanrı gibi gösterilmiş olduğundan bu kabartmanın kralın ölümünden sonra yapıldığı şeklinde yorumlanmıştır. Sol tarafta üst köşede bir takım figürlerden parçaların korunduğu, çok boynuzlu tanrısal külahı taşıyan sağa bakan bir erkek başı ve rölyef kalıntılarının varlığı, ince bir yazıt ve rölyef tirizi bulunduğu ve sonradan silinerek onun yerine III. Hattuşili’nin ölümündensonra, oğlu ve halefi IV. Tutkalla zamanında bu kabartmanın işlendiği belirtilmiştir. Sol taraftaki kabartmada “tanrılar tarafından sevilen Kizzuwatna’nm kızı Puduhepa” yazısı okunmaktadır. Burada hanedanın açık bir propagandası görülür. Ayrıca Puduhepa’nın yönetimdeki eşit statüsü vurgulanır. III. Hattuşili’nin ölümünden sonra da eşi Puduhepa’ma. tavanna unvanını koruyarak ülkeyi yönetmeye devam ettiğini biliyoruz. Fraktin’de Puduhepa tasvirinin, Ugarit’te bulunan IV. Tuthalia’nın bir mührü üzerindeki Arinna’nın Güneş Tanrıçası figürüne benzerliğine bakılarak, III. Hattuşili’yi aştığı anlaşılmaktadır.
Bu durum M. Darga tarafından, Ugarit mührü gibi Fraktin anıtının da Ptiduhepa’nın oğlu IV. Tutkalla ile birlikte ülkeyi yönettikleri döneme ait olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Fraktin anıtıyla ilgili bir diğer yorum H. Gonnet tarafından yapılmıştır. Tasvirlerin, III. Hattuşili ile Puduhepa’nın evlenme ritüelinibetimlediği ve Hattuşili’nin başındaki tacın Mısır geleneklerini yansıttığı, Hepat’ın ise kraliçe şerefine kadeh kaldırmak suretiyle rahibesi Puduhepa’nm kraliçeliğini kutsadığı belirtilmiştir. Fraktin kabartmalarının yanında, kayalık platform üzerinde açılmış iki adet çukur bulunmaktadır. Bunlardan birincisi rölyefin bulunduğu blok kaya üzerinde dikdörtgen şeklinde kesilmiştir. Uçurumun dik yüzeyinden 120 cm. uzaklıkta yer alır. Kaba tarafı dikey olup, dibe doğru daralmaktadır. Çukurun üst kısmı kırılmış ve eksik durumdadır. Bu çukur 70 cm derinliğinde üst kısmı 35 cm çapında, alt kısmı 16 cm çapındadır. İkinci çukur, rölyefin sağında Kayseri Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri 881 birincinin 15 metre güneyinde kaya yüzeyinde kesilmiştir. Düzensiz biçimde oyulmuş, üst kısmı tabana doğru daralmaktadır. Çukurun en dar yeri 12 cm derinliğindedir. Üst kısmının çapı 45 cm, alt kısmı 22 cm ve tabanı ise 30 cm’dir. İkinci çukurdan 15metre uzaklıktadır. Bu çukurlar dini törenlerle ilgili olup, Sirkeli ve Yazılıkaya’daki çukurlarabenzerliği görülür. Sirkeli ve Fraktin’dekiçukurların Hitit kaya kabartmalarının yakınında yer aldığı, libasyon sırasında kullanıldıkları iddia edilmiştir. Fraktin’de III. Hattuşili ve Puduhepa’nın Fırtına tanrısı ve Hepafa libasyon sahnelerinden hareketle bu dini törenlerin kullanmasıesnasında çukurlara sıvı doldurulduğu şeklinde yorumlanmıştır. Ancak bu çukurların ölüm ritüellerinde kullanıldığı da düşünülmektedir. Fraktin’deki tasvirlerin de kraliçenin ölümü anısına yapıldığı iddiasından hareketle çukurların ölüm ritüelinde kullanıldığı belirtilmiştir.
Buradaki anıtın 300 metre doğusunda 1947 yılında T. Özgüçtarafından yapılan kazıda Eski Bronz Çağı’na ait yerleşim yeri bulunmuştur. Burada 12×9 metre büyüklüğünde andezitten bir evin temelleri ortaya çıkmıştır. Ev üç adet dar odalardan oluşmakta ve merdiven yerleşiminden itibaren iki katlı olduğu tahmin edilmektedir. Obsidiyen eserler ve seramikler İ.Ö. III. Bin yıla aittir. T. Özgüç’e göre bu ev zengin bir toprak ağasınındır.
Kaynak: Kayseri Valiliği