ŞİRİNCE – SELÇUK / İZMİR
Şirince’nin kuruluşuyla ilgili kesin bir kaynak bulunmamakta olup. Kuruluşunun M.S 6 yy kadar indiği tahmin edilmektedir. Resmi kaynaklarda kırkınca-çirkince en yakın 16.yy da 1583 tarihli Aydın Vakıf Defteri vb. Osmanlı İmparatorluğu kayıtlarında geçmektedir. Şirince hakkında pek fazla resmi kaynak olmadığı için halk tarafından en kabul görmüş kuruluş hikayesi şu şekildedir.
Roma imparatorluğu zamanında Efes dünyanın en büyük ticaret merkezi ve kentlerinden birisidir. Efesliler civarda başlayan su baskınlarından, sıtma salgınından korunmak, ayrıca daha güvenli, bulunduğu konum itibariyle daha korunaklı olduğu için Şirince’ye sığınırlar. Bundan dolayı buraya aynı zamanda dağdaki Efes denilmektedir.
Kyrkindje, Kirkincdsche, Kirkidje, Kırkıca, Kırkınca şeklinde Kiepert haritalarında adı geçen şirince, Aydınoğulları döneminde azat edilen bir grup rum köye yerleşmişlerdir. Köy başkasına verilmesin diye Beyin sorduğu köyünüz nasıl sorusana verdikleri çirkince cevabı üzerine köy Ayasuluk (Selçuk) ve diğer yerlerde çirkince diye anılmaya başlar. Kırkınca çirkince olur.
Aydınoğulları Beyliğini Osmanlıların almasıyla, Şirince Osmanlı topraklarına katılır.
Osmanlı döneminde şirince iki büyük incir tüccarı yetiştirmiş, İnciri ile ün yapmıştır. Şirince de toplanan incirler develerle kemeraltına (İzmir) götürülüp satılırmış. Bundan dolayı Şirince’de günümüzde sadece bir tane kalmış deve ahırları çok fazlaydı.
1910 yılına kadar huzur içinde yaşayan Şirinceliler, Yunanistan dan sürülmüş göçebelerin kışkırtmalarıyla hareketlenmeye başlamış, Balkan savaşında Osmanlıya zaman zaman direnişte bulunmuşlar. Kurtuluş savaşında Yunanistan tarafında yer alan bazı Şirinceliler kurtuluş savaşının kazanılmasıyla Yunanistan a kaçmıştır. Köyde kalan birkaç yaşlı dışında da yapılan mübadele ile Şirinceliler Yunanistan a yerleştirilmiştir.
1924 yılındaki göçmen mübadelesi ile Yunanistan’da (Selanik, Provusta, Kavala, vb.. gibi) yaşayan Türkler bu köye yerleştirilir.
Cumhuriyet yıllarında İzmir Valisi olan Kazım Divrik Paşanın buraya yaptığı ziyareti sırasında böyle güzel bir yer Çirkince olamaz; olsa olsa Şirince olur. demesiyle Çirkince Şirince olmuştur.