PAZARYERİ (HAN BEY ) CAMİ – İZMİR
Tarihi XV. Yüzyıl belki de daha eskiye çıkabilen bir camidir. Bugünkü yapısı da yeni olmalıdır. 948 Sokak’ta olup, eskiden yanında bir zaviyesi vardı. Evliya Çelebi ayrıca burada Hacı İbrahim Camii’nden bahsediyor. Pazaryeri Camii diye ünlü olup, aslî ismi Han-Bey olsa gerektir.
Pazaryeri (Agora) Mahallesi, 948. Sokak’ta yer almaktadır. Mahallenin Agora’nın yakınında yer aldığı için Pazaryeri olarak anıldığı, Osmanlı ya da Aydınoğulları Döneminde ise isminin Hanbey olarak değiştirilmesine rağmen eski adını da korumaya devam ettiği söylenmektedir.
İnşası 15. yüzyıl veya daha erken bir tarihe dayandırılan yapı, kentin en erken tarihli camilerinden biridir ve Aydınoğulları’ndan Han Bey’e ait olduğu ifade edilmektedir.
Yapı bulunduğu mahalden dolayı Pazaryeri Camii, banisinden dolayı da Han Bey Camii olarak anılmaktadır.
Değişik tarihlerde onarım görmüş olan cami, fevkani kuruluşlu bir yapıdır. Araştırmacılar, İzmir’de bir mescid ve zaviye yaptıran Han Bey’in zaviyesinin muhtemelen camisinin alt katındaydı demektedirler.
Cami kare planlı bir harim ile “L” biçimli bir son cemaat yeri (kuzey cephesinin tamamını batı cephesinin ise yaklaşık yarısını kapatan) ve doğu cephesine bitişik bir minareden oluşur. Doğu ve batı tarafındaki merdivenlerle ulaşılan son cemaat yeri, düz ahşap tavanla örtülmüş, batıdakinin güney duvarına bir mihrap nişi yapılmıştır. Kaidesi, iki kat boyunca, saçak hizasına kadar, yükselen silindirik minare, tek şerefelidir. Kare planlı harimin üzeri geçişleri pandantif benzeri unsurlarla sağlanan ve muhtemelen ahşap olan bir kubbeyle örtülmüştür. Harimin kuzey duvarı boyunca uzanan ahşap kadınlar mahfili, kare kesitli altı ahşap sütunla taşınmaktadır.
Yarım daire planlı mihrap nişini iki tarafından sınırlayan kompozit başlıklı sütuncelerin üzerindeki çiçekli vazo motiflerinin yanından başlayarak niş kemerini çevreleyen alçıdan akant yapraklan ve kıvrımlı dallardan oluşan süslemelerin içine kitabe levhası yerleştirilmiştir.
Harimde kubbe yüzeyini bezeyen kalemişi süslemelerin 1956 yılında Gaziantepli Müslim Gökçek tarafından yapıldığı kubbe eteğindeki yazıdan anlaşılmaktadır. Yapı içindeki açıklıkların etrafını çevreleyen kalemişi bezemeler ile de aynı karakterlidir.
KAYNAK: İZMİR KENT ANSİKLOPEDİSİ (İnci KUYULU ERSOY )