ORHAN CAMİİ – BEÇİN / MİLAS
Ahmet Gazi Medresesi’nin karşısında, Mültezim Evi ve Sofuhane’nin batısındadır. Yapının, güney ve batı kenarı boyunca uzanan bir avlusu vardır. Camiden günümüze çok az bir kısım ulaşabilmiştir. Günümüze ulaşan bu kısımlar; beden duvarlarının bir kısmı, mihrap nişi, kuzey cephedeki mermer söve ve lentolardan oluşan giriş kapısıdır.
Ahmed Gazi Medresesi’nin çapraz karşısında yer alan yapı, kentin ana caddesine cephelidir. Ters L şekilli avlu, caminin güney kenarını da kuşatmaktadır. Cami cephesinin batı yarısına bitişik, 30-40cm. yüksekliğindeki seki, ah- şap destekler üzerine oturan, sundurma çatılı bir son cemaat yerinin varlığını düşündürmektedir. Caminin doğu ve batı kenarı ile kuzey ve güney kenarları birbirine paralel olmakla birlikte, yapı dikdörtgen şekilli değildir. Harim zemininde, sekiz adet ah- şap desteğin oturduğu noktalar saptanabilmiştir. Desteklerin sıralanışı, bugün izleri kaybolmuş dört adet daha destek bulunduğunu düşündürmektedir. Böylece cami hariminin, dörderli üç sıra destekle, kuzey-güney yönlü dört sahına bölündüğü anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi, caminin inşa kitabesinin metnini vermektedir.10 Açık hatalar içeren bu metin, İbn Batuta’nın verdiği bilgilerle tamamlandığında, Caminin, 1330-1335 yılları arasında inşa edilmiş olabileceği söylenebilmektedir.
Beçin Örenyeri’ndeki kitabeli iki yapıdan biri olan Orhan Camii’nin kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Caminin kitabesine dair bilgileri 17. yüzyılın ünlü seyyahı Evliya Çelebi’nin (1611-1682) Seyahatnâme’sinden öğreniyoruz. Evliya Çelebi Orhan Camii için eserinde şu ifadeleri kullanmıştır:
“Bu mübarek cami, muazzam, mufahham, mansur ve muzaffer Emir, Türk Gazilerinin Sultanı, Şucaü’d-devle’d-din Orhan İbn. Mesud 732 senesinde yaptı. Allah zaferlerini mübarek kılsın”… “Minaresi yoktur ve toprak örtülü cami kadimdir. Tulen ve arzan yüzer ayaktır ve cami içerisinde on altı çam direğinde sütunlar vardır”.
Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiler caminin ayakta iken nasıl göründüğünü anlamamız açısından son derece önemlidir. Yapının günümüzde örtüsünün tamamen yok olduğu, beden duvarları ve diğer mekânlarının da büyük ölçüde harap olduğu düşünüldüğünde bu önem daha da artmaktadır.
Caminin planı hakkında kalan izler bilgi vericidir. Eldeki mevcut bilgiler harimin dörderli üç destek sırasıyla dört şahına bölündüğü gösterir. Ortadaki destek sırasının mihrap ekseninde yer alması sık rastlanan bir özellik değildir. Caminin zemini devşirme mermer bloklarla kaplıdır. Dikdörtgen profilli mihrabın kesme taşlarla örüldüğü anlaşılmaktadır.
Kazı sırasında rastlanan yanık ahşap parçaları caminin bir yangın sonucu tahrip olduğunu göstermektedir. Harimin kuzey kesimindeki duvar kalıntıları, ilk cami harap olduktan sonra inşa edilen daha küçük boyutlu ikinci camiye aittir.
İlk cami, İbn-i Battûta’nın Beçin’i ziyareti esnasında inşa edilen ve1335 yılına doğru tamamlanan yapı olmalıdır.
Kaynak: TC. Kültür Ve Turizm Bakanlığı Beçin Kalesi
Fotoğraflar: Mustafa Gürelli